"Kestiiik!"
Yönetmenin sesini duymalarıyla genç kızların ve adamın yüzündeki ciddiyetin yerini yumuşak bir ifade almıştı. İlk sahnelerini çekmenin heyecanıyla kendilerini az önceki sahneyi izlemek için kameranın yanında buldular.
"Çok iyiydiniz çocuklar, bu sahne ilerideki sahneleriniz için bir mihenk taşı adeta. Aranızdaki gerilim tam da olması gerektiği gibi."
Yönetmenin bu sözleriyle Miray ve Boran derin birer nefes alırken Pınar'ın biraz keyfi kaçmıştı. Set çalışanlarından birinin ona doğru seslenmesiyle bir sonraki sahnesine hazırlanmak üzere oradan uzaklaştı.
"Boran bugün senin sahnelerin bu kadardı, Miray seninle daha işimiz var ama hava kararana kadar yaklaşık 1 saat mola veriyoruz, dinlenebilirsin.""İlk sahnemizi bir çayla kutlayalım mı, ne dersin?" Boran'ın sorusuyla yüzüne geniş bir gülümseme yayılan Miray, adamı hevesli bir şekilde başını sallayarak onayladı. Birlikte karavana doğru yürümeye başladılar. Yol üzerindeki içecek tezgahından iki çay alıp kendilerini karavana attılar.
"Çok gerildim bugün sahneyi çekerken. Senaryoyu biliyorsun, ileride Hilal ve Leon'un arasında bir aşk başlayacak. Bugünkü sahne ilerisi için çok önemliydi." Boran genç kızın söylediklerine belli belirsiz kafa sallayarak katıldı..
"Sence sevilecekler mi? Ben dizideki diğer ilişkilerle kıyaslarsak Hilal ve Leon'un çok ilgi görmeyeceğini düşünüyorum." dedi Boran. Leon rolü için beş kere seçmelere katılmıştı. Hayatında bu kadar çok istediği başka bir şey olmamıştı belki de. Konservatuardan sonra defalarca proje seçmelerine gitmiş, kapılar yüzüne bir bir kapanmıştı. Sen sadece kötü adamı oynayabilirsin, iyi bir adam, aşık bir adam senin harcın değil, demişti yapımcılardan biri. Vatanım Sensin senaryosunu okuduğunda, karakterinin ileride bir Türk kızıyla aralarında masalsı bir aşk başlayacağını öğrenen adam bu iş için iyice can atar olmuştu. Şimdi buradaydı işte, rolü kapmıştı ve ilk bölümün sahnelerini çekiyorlardı. Yine de karakterleri kafalarında belli prototiplere oturtmuş insanlar adamın ruhuna özgüvensizlik tohumları ekmişti. İlk sahnelerinde Miray'ın oyunculuğuna hayran kalsa da iyi bir aşk hikayesi çıkarabileceklerinden emin değildi. Hele de dizinin başrolleri Türkiye ve Arap ülkelerinde çokça sevilen Halit ve Bergüzar ikilisiyken dizinin aşk aksı olarak onlardan rol çalabileceklerine dair inancı yoktu.
"İlginç bir hikayeleri olacak. Bence çok geniş kitlelere ulaşamasak da sevenler olacaktır. Güveniyorum ben hikayemize." Başını kaldırarak yüzünü aydınlatan gülümsemesini bahşetti adama.
Boran bu güzel gülümsemeye karşılık verdi. Aniden yüzü aklına önemli bir şey gelmiş gibi çağladı. "Biz hala birbirimizin numaralarını almadık."
"Hah! Doğru söyledin. Her seferinde lafa dalıp unutuyoruz." O sırada telefonunu kendisine doğru uzatan adamın elinden telefonu aldı. Numarasını tuşladıktan sonra,
"Miray Daner diye kaydediyorum." dedi.
Adam gülümseyerek sağ elinin baş parmağını yukarı doğru kaldırdı.
"Tamamdır."
Küçük karavanda sohbetlerine devam ederlerken bu sıcak Eylül
akşamında
birbirlerini kaydettikleri isimlerini bir gün değiştireceklerini, başkaları sorduğundaysa bu ilk kaydettikleri isimleri söylemeye devam edeceklerini bilmiyorlardı.Merhabalar! İlk defa birilerinin okuması için bir şeyler yazıyorum. Hikayeye devam edip etmeyeceğim sizin tepkilerinize bağlı. Lütfen eğer okursanız iyi kötü yorumlarınızı esirgemeyin. Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA
FanfictionBu hikayede 2016 Eylül ayından günümüze uzanan Miran yolculuğuna şait olacaksınız. Yazılanlar tamamiyle hayal ürünüdür.