Tangled

19 4 4
                                    

"Şşt, saksocu!" Bağırtının geldiği yöne bakmamaya özen göstererek okul koridorunda yürümeye devam ettim. Az önce beni aşağılayanların beni takip ettiklerini hissedebiliyordum. Kafamı kaldırmadan adımlarımı hızlandırdım.

Chanyeol ve çetesi.

Liseye başladığımdan beridir peşimdelerdi, aklınıza hayalinize gelebilecek bütün zorbalık çeşitlerini de üzerimde uygulamışlardı.

"Hey, yavaşlasana ezik!" Yavaşlayayım da beni bir güzel dövün değil mi Chanyeol? Asla.
Daha önce hiç bu kadar uzun süre takip edilmemiş olmanın verdiği korkuyla var gücümle koşmaya başladım. Arkamdaki küçük gruptan yükselen kahkahalar birazdan köşeye sıkışacağımın habercisiydi adeta.

"Yolun sonu, sürtük." Beni kendime getiren Luhan'ın sesi miydi yoksa çarptığım dolaplar mı, orasını bilemiyorum. Okulda olmamın dezavantajı da buydu işte, Chanyeol'un çetesi tarafından tacize açıktım.

Onlar tarafından zorbalığa uğramam için beni uzaktan görmeleri bile yeterdi. Çoğu zaman beni köşeye sıkıştırıp dövmelerinin bile bir sebebi yoktu, onlar için bir eğlence aracıydım.
Genelde bana çektirdikleri birkaç tekmeden öteye gitmezdi fakat bugün Sehun yoktu.

Sehun...

Sehun hep beni diğerlerinin şiddetinden korurdu, Chanyeol'un çetesinin içindeki tek iyi kalpli insandı.

Ancak bugün Sehun yoktu ve ben az önce çarptığım kırmızı okul dolaplarının başında, yerde iki büklüm olmuş bir şekilde gelmeyecek olan kurtarıcımı bekliyordum.

"Sence ona ne yapalım Kai?" dedi Tao.

Kai bir süre düşündü:
"Hmm, bu sefer bizden kaçma cüretinde bulundu. Bu yüzden cezası daha ağır olmalı. Sen ne dersin Chan?"

Chanyeol bir süre gözlerimin içine baktı. Tanrım, bu çocuk ne kadar iğrenç bir kişiliğe sahipti böyle.

"Fikirler hep benden çıkıyor Kai, bu sefer sıra sende." Chanyeol sırıtarak bana bakmayı sürdürdü.

"Kameralar burayı görmüyordu değil mi?" dedi Kai dudaklarını istemsizce yalayarak.

"Evet, ne olmuş yani?"

"Bence onun ırzına geçebiliriz."

"Kai, sen ciddi misin? Şu eziğe mi?" dedi

Chanyeol beni göstererek. Fazlasıyla utanmış ve gerilmiştim. Şimdi ayağa kalkıp kaçmaya çalışsam büyük ihtimalle -titremesini karşımdakilerden gizlemeye çalıştığım- fazlasıyla adrenalin dolu bacaklarım beni yarı yolda bırakacaktı. Karşımdakiler henüz bana ne olacağı konusunda bir fikir birliğine varmamışken kaçmak fazlasıyla iyi bir fikirdi ama bir fare gibi köşeye sıkışmıştım. Kendimi kurtarabilmemin tek bir yolu vardı...

"Sizin beni sürekli taciz etmenizin sebebi 'ibne' olmam değil mi? Şimdi bana yapmayı düşündüğünüz şeyi yaparsanız benden bir farkınız kalmaz."

Sözlü taciz... Her zaman işe yarardı.
Chanyeol'un ifadesiz suratına baktım bir süre. Bakışlarından yoğun bir acıma duygusu akıyordu. 'Lütfen kurtar beni.' dedim içimden.

Sessiz çığlıklarımı duymasını da beklemiyordum zaten.

Chanyeol'un tepkisizliğine karşın diğerleri beni becermeye fazlasıyla hevesli görünüyordu.

"Çocuklar, ne yaparsanız yapın ama beni bu işin içine katmayın." dedi Chanyeol. Yüzüme bir an olsun bakmadan şimşek gibi bir hızla arkasını döndü ve uzaklaştı.

"Beni onların eline bırakırsan onlardan bir farkın kalmaz!" diye var gücümle bağırdım ona doğru. Chanyeol olduğu yerde kaldı. Arkası hala bana dönüktü.

"Başının çaresine bak Baekhyun."
Açıkçası, bütün bu olaylar içinde en çok şaşırdığım şey Chanyeol'un adımı doğru bilmesiydi.

Chanyeol yavaş ve kararlı adımlarla ilerideki koridordan sağa dönüp görüş mesafemden çıktı.

"Şimdi..." dedi Kai hafifçe gülümseyerek. "Bakalım deliğin ne kadar sağlammış?"

Rebirth //CB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin