1K 118 736
                                    

Mart ayı Yazma Günleri için yayımladığım bu hikaye, kısıtlı saatler içerisinde yazıldı ve bugüne dek ilk 'Kısa Hikaye' deneyimim olduğu için oldukça heyecanlandırdı.

Yazarken çok ama çok farklı duygular hissettim ve üzerinde fazla oynama yapmadan yayımlayayım dedim. Bakalım sonucunda neler çıkmış, düşüncelerinizi oldukça merak etmekteyim!^^

Keyifli okumalar!

Umutlar tükendiğinde neye koşarsın?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umutlar tükendiğinde neye koşarsın?

Tanrının ince eleyip sık dokuduğu bu dünyaya gelişimizi sorgulamayı sürdürürken tanrıcılık oynayanlar, tıpkı yüzlerindeki yalancı gülücükler gibi egolarını tatmin etmeye yeminliydiler. Ah, onların ameliyatlarla güzelleştirilmiş o meleğimsi çehreleri! Bir sirk burası, çılgınların ince iplerden sallandığı.

Bense zihnimde canlandırdığım ateş böcekleri misali göz alan topları havaya atıp, tutup, tekrar havayla buluşturuyorken, karşımdaki çocuğun annesine ağlayarak o oyuncağı istemesini izliyordum; güzel mi güzel bir bebek. Tanrıcılığın bir başka ürünü, kusursuz yüzlere aç, hastalıklı ruhlar.

Gece... Yıldızlar, "Bakın biz de buradayız!" diye haykırıyorken ben burada ne yapıyordum? Bu, duvarları al rengine boyanmış dükkanda; insanların engin hayal güçlerini fabrikalarda üretip kapitalizmin o müthiş açlığına sunduğu mekanlardan sadece birinde, oyuncakçıda. Renk renk bebekler muntazam bir düzenle dizilmişken ben, her birini yılmadan, sıkılmadan inceliyordum.

Gece... Merhaba yıldızlar, yine kavuştum size! Sizler de buradasınız... Peki burası neresi?

Aklımdaki soruların hepsi bir kayışın ucuna toplanmıştı adeta. Çelimsiz bir kayış değildi bu asla! O sorulara yaraşır, kalın bir kayıştı. Kuvvetliydi. Fakat her ne kadar kuvvetli olsa da o kayış, ben artık kopmasını beklemek istemiyordum. Bir yay gibi fırlatmak veyahut kum taneleri gibi avuçlarımdan düşmesini arzuluyordum. Geceye salınmasını... ki yıldızlar da görebilsin nasıl bir girdabın içinde dönüp durduğumu.

Ah, yıldızlar! Keşke insan gibi zalim bir varlığı izlemeseydiniz geceye ortak olup; onu izleme yükümlülüğüne bindirilmek için fazla güzel ve safsınız. Ah, yıldızlar... keşke bir olup yüreğime hücum edebilseydiniz, böylelikle onu aydınlatır, bir ümit, bu geceye de bir son verebilirdiniz. Belki de her şeyin bir sona ulaşacağı bu geceye.

Ansızın, o yıldızlardan biri düşüvermişçesine yüreğime, bir isim canlandı zihnimde. Takeshi. Evet, Takeshi... Koşulsuz sevdiğim...

Kimdi o? Bu geceyle ne bağlantısı vardı? Yürürken dev neon tabelaların işgal ettiği sokaklar boyunca, kayıştaki sorular kopmak için onun isminin üzerinde toplanmıştı.

TAKESHİ.

O da beni düşünüyordu, bunu iliklerimde dahi hissedebiliyordum; yağmur damlaları bir olup beni eritmeye çabalarcasına üzerime üzerime düşerken Takeshi'nin de sabırsızlandığını duyumsayabiliyordum.

ArınmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin