Bir yerlerde çalan müzik elbette insana bir şekilde hissettirerek dokunur. Benim ellerime dokunuyordu .
Öncelikle mantığımın olduğunu var sayarak nasıl bir psikolojiyle saatleri ve zamanın bendeki etkileri nasıl ilerliyor anlatmak istedim bian.
Hayal denen uç noktalarıma ulaşamadım. Üşütmemek elde mi ? Kapıların kapanışı bir kaç senaryo sonunda idrak etsende bir yolunun olacağını düşünme çabasındayken , kurallarla dolu kanunların içinde kabullenmiş gibi boş şeyler çevresinde uğraşırken buldum yine kendimi.
Bazen flash tv deki insan kalabalığında hissediyorum. O espride ilerleyen bir boş beyin olduğumu düşünüyorum. Yine ne yazık ki bulamadım özgür şehrimi, göremedim başardığımı.
Bunlarıda düşünmeme yol açan yer ise ne garip ki salondaki koltuktan , karşı apartmandaki asılı renkli havlulara bakarken buluyorum kendimi. Joy türk kapalı.
Salonda bulunan yerdeki şeyleri tasfirlemek isterdim kalsın 12 tane... büfe kiraz heralde .
Hayallerim karşımda bir biblo, eski fil objeleri gibi inanç var neye göre cansız şekilde durmaları ne ürkütücü değil mi ?#YozgatBlues'u izlediniz mi ? ben ondan önce böyleydim. Sadece film olmuş bazı şeyler. Yozgat gibi bir yerde yaşamanın izahını size anlatıcaktım birgün o da bugün.
2013
Kendimi şu sıralar, bir çizgi dizi karakteri olarak görüyorum. Çünkü üzerimden! çok çizilip, karalanıyor. DemistimBu aralar kendimi bulamıyorum bulursanız sakince bir yere oturtturun onu.
İyi misin? gibi sırandan, sapıkça ve hatta beyinsizce, embesil cümleler kurmayın. İnsanların benzer, cümlelerinde beslenemeyen türev sel yaklaşımlara karşıdır. Zira cevap vermez.
Ona Çello'sunu getirin çalamasada çalsın biraz.
iyi gelicektir. İnanıyorum. Annesiyim çünkü ben onun.
Bırakın onu biraz gezsin sokaklarda.* Bir Amsterdam ülkesinde su satan bey amca! Seninde gökyüzün bu kadar derin mi?
- Evet,
Der ve müşterisine
- Lütfen lügatı büyük kadın alır mısınız? 5 papel
- Peki ya Senin?
* Tabi Açıklayım,
Küçük ince bir sudayım. Incesu'da oturuyorum. Tanımlarsak eğer 24 kilo, 4 papel eder. Satılık değil kiralık. Uçmak için zaman varsa eğer.Bu yüzden derine inmemek için gökyüzüne daha yakınım.
- neye göre söyledin? Bunu
* Bana göre söyledim.
- Gökyüzüne neden bu kadar takıldın?
*Çünkü beni içlerinde bulamıyorlar. Hem Gökyüzünde insan yok, beyinleri yok.
- Bakk seni araştıran bir kaç kişi olmalı, bir kaç insan topluluğu, tıpkı denizin derinliklerinde araştırmacılar gibi herkesten habersiz bir kaç akıl sadece
Biliyorum,
-ne olucak peki bu durum!
Viyolonsel yalnızlığı...Devamı yarın :)
Özür diliyorum özür diliyorum.
Kendimden .
Azizim bir gerçek var ki söylemeye lüzum görmüyorum . Insanlar riyakar vicdanlar riyakarken .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Viyolonsel Loneliness
Non-FictionBir yerlerde çalan müzik elbette insana bir şekilde hissettirerek dokunur. Benim ellerime dokunuyor .