Genç kız odasının penceresinde ki camdan dışarıyı izliyordu. Düşünceli düşünceli Mustafa'nın dediklerini düşünüyordu.
"Gel kaçalım Zehra'm buralardan başka türlü kavuşamayız" demişti. Zehra nasıl yapardı ki bunu annesine zaten hastaydı kadıncağız birde ben bırakıp gidersem annem ne yapar diye düşünüyordu. Nolurdu sanki izin verseydi babası sanki bilmiyodu senelerdir birbirlerine sevdalı olduklarını. "HAYIR" demişti bi kere ismail bey asla geri dönmezdi sözünden. Ablası evlendiğinden beri zehra'nın üstüne daha çok gelir olmuştu.Zehra kaç saat öyle düşündüğünü hatırlamıyordu. Ama ne Mustafa dan vazgeçerdi nede babasını çiğnerdi. Annesinin "Zehram buraya gel" demesiyle kendine çeki düzen verdi. Zaten 2 göz oda olan evlerinden bahçeye çıktığında annesinin bahçede patates söktüğünü gördü. Yanına yaklaştı.
"Ana beni çağırdın buyur" dedi
Yaşlı kadının suratı deyim yerindeyse sirke satıyordu. Kadın kızını kendine cekip sarıldı o da biliyordu son günüydü kızıyla ."kızım az gel hele beri baban duymasın" dedi.
Kız annesinin suratından birşeylerin ters gittiğini anlamıştı. Annesini takip etti. Çaylığın oraya geldiklerinde annesi durdu.
"Benim güzel yavrum bilirim senelerdir sevdalısın Mustafa'ya ama babanın rızası yoktur."dediKızın yüzü kızarmıştı oysa annesi hiç bir gün yüzüne vurmamıştı bu durumu bildiği halde hiç dillendirmemişti cemile hanım.
"Anne biliyorum babam asla kavuşturmayacak bizi ama ben mustafa'm dan vazgeçemem ölürüm"dedi genç kız
"Öyleyse mustafaya haber yolla bu gece kaçırsın seni " anlamıştı kadın kızının canının yandığını başka çaresi yoktu.Ana yüreği kahrolacaktı ama kızının mutluluğu herseyden önemliydi cemile hanım için.
" ana yapamam seni bırakıp gidemem " dedi genç kız.
" üzülme yavrum hem tamamen ayrılmıyoruz ki baban yumuşayınca geri dönersiniz köye " demişti kadın.
Kızın içine buruk bi acı düşmüştü hem annesinden ayrılacağına uzuluyor hemde mustafasına kavuşacağı için seviniyordu.
Arkadaşı sevgiyi gördü ahırın önünde hemen yanına koştu." sevgi nolursun yardım et bana " dedi genç kız nefes nefese.
" noldu kız dur bi soluklan "
"Sevgi mustafama haber ver bu gece beni kaçırsın sabaha karşı gelsin bizim evin önüne" dedi.
Sevgi bozulmuştu bu duruma yıllardır o da sevdalıydı mustafaya bi kere söylemiş cevabını cok net almıştı " benim gönlümde zehram var hem sen benim kardeşimsin amcamın kızısın çıkar bu düşünceyi aklından" demişti genç adam. Bilmiyordu ki sevgi'nin içindeki sevgisi kat kat büyümüştü. Sevgi hâlâ inanamıyodu duyduklarına hep ismail amca zehrayı vermez mecbur benimle evlenecek mustafa diye düşünüp avutuyordu kendini ama bu çok fazla olmuştu.
"He sevgi haber etcen mi mustafaya o senin abin sayılır sen konuşunca kimse laf çıkarmaz ben gidemem yanına" demişti genç kız herseyden habersiz.
"Tamam haber ederim ben nereye gitceksiniz peki kaçınca " diye sormuştu sevgi.
Genç kız bunu hiç dusunmedi ki nereye giderlerdi ki paraları da yoktu zaten. Mustafa kaçalım dediyse mutlaka bi şeyler düşünmüştür diye düşündü genc kız.Sevgi haber vermisti mustafaya o kadar sevinmisti ki duydugu habere neredeyse sevgiye sarılacaktı ama bu doğru olmazdı hele ki sevginin onu sevdiğini bilirken.
Zehra'nın içi içine sığmaz olmuştu yatağında dönüp duruyordu babam uyumuşmudur acaba diye düşündü odasının kapısını usulca açtı. Hiç ses yoktu. Annesi erken yatmıştı bilerek babası da yalnız oturmaktan sıkılmış oda yatmıştı . Cemile hanım dişinden tırnağından artırdığı 3 altını kızının avucuna koymuştu sıkı sıkı sarılmıştı kızına sanki bir daha göremeyecekmiş gibi. Saat sabaha karşıydı kız küçük bi valize sıkıştırmıştı herşeyini. Gözleri parladı mustafayı görünce kızın. Koşarak sarıldı. Adamda aynı şekilde sarıldı kıza.
"Gelmeyeceksin sandım zehram vazgeçtin sandım çok korktum" dedi.burda daha fazla durmamalılardı bi gören olabilirdi. Hemen koştular. Mustafa'nın arkadaşı şenol bir araba ayarlamıştı köyden şehire kadar götürecekti onları sonra otobüsle istanbula gideceklerdi. Orada mustafanin amcası vardı onlarda kalıcaklardı bir süre.
Öglenden sonra varmışlardı istanbul'a ikiside hayran hayran etrafa bakıyorlardı ilk defa köyden farklı bi yere geliyolardı. İsmail bey sabah öğrenmişti çok kızmış esmiş gürlemiş benim öyle bi kızım yok sende bir daha adını geçirmeyeceksin bu evde demisti cemile hanıma. Sadece kafasını sallamıştı cemile hanım. Ama cok merak ediyordu acaba nereye gitmişlerdi.
Genç kız buruktu biraz oysa Mustafa'nın yengesi amcası o kadar iyilerdi ki çocukları olmamıştı mustafayı çok seviyolardı.
Ertesi sabah mustafa ve amcası kazım bey nikah işlemlerini halletmek için belediyeye gitmislerdi hediye hanım ve zehra da ev isleriyle uğraşıyorlardı.
Öğlen sonu mustafa eve gelmiş kazım bey mustafaya iş bulmak için bi kaç kişiyle görüşmüştü.~6 AY SONRA~
Genç kız hala uyuyordu kac haftadır böyleydi birden yorgunluk bastırıyodu. Gerçi kaç aydır kendini harap etmişti. Annesinin ölümünden kendisini suçlu tutuyordu onlar kaçtıktan 1 ay sonra annesinin ölüm haberi gelmişti. Cenazeye gitmişlerdi ancak babası affetmememisti kadını .
Şimdi ise kocası işte o da yengesinden izin istemiş odalarinda uzanıyordu. Mustafa iş bulmuş baya da kazanmaya başlamıştı. Kendi evlerine çıkabilirlerdi ama amcası buna müsade etmemiş biz iki yaşlı insanız size zararımız dokunmaz burayı kendi eviniz bilin demişti.
Kadın kac gündür aynı rüyayı görüyordu boş bir beşik sallaniyordu. Ardından da ağlayan bebek sesi geliyordu sonra uyanıyordu.yine aynı rüyayı görmüştü. Uyandı midesi kötü olmuştu tuvalete koştu öglen yediklerinin hepsini çıkardı. Yengesi sesini duydu yanına geldi.
"Iyi misin kuzum noldu sana ? Mideni mi üşüttün yoksa" dedi
"Galiba yenge kaç haftadır böyleyim" dedi.
"Kac haftadır?" Dedi Hediye hanım.
"3 haftadır böyleyim" dedi genc kadın.
" yavrum yüklü olmayasın sen" dedi
Genç kız neye uğradığını şaşırdı olabilir miydi acaba ?
"bilmem ki yenge "dedi.
Hediye hanım kızı doktora götürdü. Hamile olduğunu öğrendiği zaman çok sevinmişti acaba kocası da sevinirmiydi.~ 3 ay sonra ~
Kadın 4 aylık hamileydi karnı artık büyümüştü zaten zayıf ve çelimsiz olduğu icin hemen belivermisti karnı.
Yine uyuyordu ve yine aynı rüyayı gördü beşik sallanıyordu bebek ağlaması geliyordu kulaklarına beşiğe yaklaştı icinde bi kağıt vardı. Kağıdı eline aldı uzerinde arapça birseyler yaziyordu ama zehra'nın arapçası yoktu ki ne oldugunu okuyamadı ama hafızasına kazıdı tek tek her harfi. Gözünün önünden kayboldu hersey bir anda kendini uykuya teslim etti. Uyandığında yengesinin yanına gitti hediye hanım kağıt verdi zehraya rüyada gördüğü harfleri yazmasını istedi. Zehra hatırladığı şekilde yazdı hediye hanım kağıdı aldı okudu. Ilk basta büyük harflerle "İKRA" yazıyordu altta da "fata" yani oku ve altta da kız yazıyordu . Hediye hanım bunun mucize olabilecegini düşündü.~29.06.1998~
Zehra elinde tuttugu küçük şeye hâlâ inanamiyordu bu onun bebegiydi mustafasından bir parçaydı. O kadar guzel bir bebekti ki bembeyazdı sanki kar gibi. Zehra karar vermişti bu bebek sanki bir mucize gibiydi cok uzun bir kitap gibiydi oku oku bitmeyecek bir kitap. Kızına bu minik bebege İKRA ismini vericekti. Daha guzel bir isim yakışamazdı.
~bölüm sonu~