"neden iksir yapmak bu kadar zor?"
yine kendi kendime konuşuyorum. Yemin ederim, ben onun kokonat kafasına küfür etmekten bıktım, o benim peşimden koşmayı hala bırakmadı. Saçı zaten kokonat gibi, bu neden ondan daha çok nefret etmem için yeterli bence.Oflayıp hava almak için dışarı çıktığımda, sıcak rüzgar yüzüme vurdu ve o an ne kadar terlediğimi anladım. "Yemin ederim götümden terleyeceğim!" diye kendi kendime bağırdım.
"Hayırdır sarışın, neden bağırıyorsun?" diye konuştu biri. Benden biraz daha kısa, mavi soluk boyanmış saçı kahverengi gözlerini daha da ortaya çıkarırken "umrumda değil" bakışıyla çillerine rağmen havalı görünüyordu. Üstüne bol beyaz tişört ve siyah pantalon giymişti.
"Sen kimsin?" diye sordum. Çocuk bana alaylı bir bakış atıp, "eben" dedi. Gülmemi durdurdum. Bu çocuk benimle alay ediyordu ve ben mal gibi gülemezdim.
Çocuk gülümseyip, "ben Yoongi. Min Yoongi. Aynı sınıftayız." - sınıfta sadece jimin'i bilmemin nedeni; hep kitap okumak, çizimler yapmak ve kokonat kafaya küfür etmem olabilir- "Ah...ben Kim-"
"Taehyung. Kim Taehyung. Biliyorum."
Adımı söylediğinde, artık biraz olsun sosyalleşmeyi kafamın bir kenarına not ettim -bunu her ne kadar istemesemde-. Yoongi bana bir mektup verdi ve tekrar konuşmaya başladı,
"Her neyse, Jimin sana bunu vermemi söyledi." dedi ve yoluna devam etti.
1 saat sonra...
Mektupu -nedense- hemen açmak istemediğimden, odamdaki masanın üzerine bırakıp duş almaya gittim.
☼duştan çıktığımda, saçlarımı kurutup, pastel mavi kısa kollu tişörtümü ve beyaz şortumu giydim.
Kendime limonata yapmak için aşağı indim, yine terlemeye başlamıştım. Limonatamı bir bardağa koyup odama çıktım. Annemin bana verdiği bir büyü kitabını alıp yatağımda okumaya başladım.
☼
Aklım mektupta kalmıştı. Neden bu kadar korkuyordumki? -belkide jiminle 2 aydan beri görüşemediğimiz içindir ama neyse- yatağımdan kalkıp, masanın üzerinde duran mektupu açtım.
mektup
Tae, seni bir kaç aylığına bırakmak zorundayım. Çok özür dilerim! Babam cidden çok hastalanmış ve bu hafta sonu senin ile planlarımızı iptal etmek zorunda kaldım.
Şimdi sen diyeceksin 'bu mal niye beni aramadı veya mesaj atmadı' diye. Onun sebebi ise telefonumu tuvalete düşürmem.
Seni çok seviyorum, ben gelene kadar sen kendine iyi bakacağına söz ver.(Çok fazla ramen yeme!)
Ruh eşin,
Jimin.☼
İç çekerek mektupu tekrar masaya yerleştirdim. Bu hafta jimin yoksa, ben kiminle konuşacağım? Belki Yoongi... Aslında kokonat kafada olabilir, ama ona karşı kaybetmek istemiyorum. Kitabıma geri dönmeden önce, jimin ve babası için dua ettim.
☼Min Yoongi...
Mektubun içinde ne olduğunu öğrenmek için götümü yırtsamda, Jimin ısrarla bana söylemeyi reddetti.
Taehyung'ın evine vardığımda, evinin önünde hayvan gibi kendi kendine bağırıyordu.
"Hayırdır sarışın, neden bağırıyorsun?"
Dediğimde dikkatini direk bana çevirdi. Saçları sarı, gözleri kahverengi, pembe yanakları, çilek gibi dudakları ve burnundaki çiller onu çok tatlı gösteriyordu.
Kendine gel Yoongi!
Yuvarlak gözlüklerini yukarı itip, "sen kimsin?" diye sorunca egomu yerde odunla dövmüş gibi oldu ama yüzümü bozmadım.
-eben bölümünü hatırlamak bile istemiyorum-
"Ben Yoongi, Min Yoongi." Dediğimde tebessüm etti, çok tatlıydı.
Lan öküz çocuğa aç hayvan gibi bakıyorsun!
"Ben Kim-"
"Taehyung. Kim Taehyung. Biliyorum." dediğimde kendime tokat atmak istedim. Sanki, 'He bizim sümüklü Taehyung' demiş gibi hissettim.
Daha fazla kendimi utandırmamak için, ona mektupu uzattım. "Her neyse, jimin sana bunu vermemi söyledi." deyip ordan hemen uzaklaştım. Çok tatlı görünüyordu.
Sende çok aç görünüyordun gerizekalı.
☼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☼Rich Witch☼→ TaeKook
Fanfiction"O kokonat kafalıdan nefret ediyorum!" ─Kim Taehyung