03:21
Loş ışıklarla aydınlanan odama giriyorum ve gün boyu takındığım maskemi yüzümden çıkarıyorum. Aynanın önündeki ufak sandalyeye oturuyorum ve yavaşça yüzümdeki makyajı temizlemeye başlıyorum. Silinen fondöten ile beraber gözümün altındaki siyah halkalar ve yüzümdeki çizikler yavaşça açığa çıkmaya başlıyor. Makyajımı temizledikten sonra uzunca bakıyorum kendime. "Bu ben miyim?" diye düşünüyorum. Gözlerimin altındaki siyah halkalar ve soluk, cansız tenim ile tamamıyla bir ölüye benziyorum. Kendime karşı hissettiğim yabancılık hissi ile bir zamanlar beraber uyuduğumuz yatağımıza giriyorum ve yorganı üzerime çekiyorum. Yatağın soğukluğunun bedenimi titretmesine izin veriyorum ve gözlerimi kapatıyorum. Yine düşüncelerimle birlikte içimdeki boşluğa çekilmeye başlıyorum. Gittiği günden beri başımı yastığa koyduğumda hissettiğim pişmanlık hissiyle sabahlara kadar düşünüyorum. Tanıştığımız günden itibaren yaşadığımız her şeyi teker teker düşünmeye başlıyorum. Başlarda gülümsüyorum, sıkı sıkı tutunduğum anılarımız kalbimle beraber soğuk bedenimi de ısıtmaya başlıyor. Kısa süreliğine de olsa mutluluk hissini anılarımızda buluyorum. Düşünmeye devam ediyorum, yavaş yavaş sona doğru yaklaşıyorum. Yüzümdeki gülümseme kalbimdeki sıcaklığın aksine yavaşça kayboluyor. Kalbimin sıcaklığı artmaya devam ediyor fakat az önce hissettiğim sıcaklık gibi değil, delicesine yakıyor. Gözlerimden süzülen yaşlarla nefesimin kesilmeye başladığını hissediyorum. Göz yaşlarımın doldurduğu anılarımın kuyusuna doğru yavaşça ilerliyorum. Ayağıma pişmanlıklarımı bağlayarak kendimi ağzına kadar dolmuş olan kuyuya yavaşça bırakıyorum. Ciğerlerim ve kalbimdeki dayanılmaz acıyla tırnaklarımı derime geçirerek yüzümdeki çiziklerin yanına yenilerini ekliyorum. Bir anda kendimi kaybederek çığlık çığlığa kalıyorum. Sesim bomboş olan evimizin duvarlarında yankılanarak bana geri dönüyor. Göz yaşlarımdan bulanık gören gözlerlerimle beni kurtarmaya geleceğini umarak gözlerimi odanın kapısına dikiyorum.
Yoksun.
Yine de beklemeye devam ediyorum. Dönmeyeceğini kabullenmek istemiyorum, kabullenemiyorum. Her an elini uzatıp beni kurtaracakmış gibi hissediyorum. Zayıf bedenin ve incecik kollarınla beni yine saracakmış gibi hissediyorum. Her gece bu kuyuda boğulana kadar seni bekliyorum. Ölümün damarlarıma işlediğini hissederken yavaş yavaş gözlerim kapanıyor, kendimi karanlığın kollarına bırakıyorum. Her gece yeniden ve yeniden ölüyorum. Görmüyorsun, görmüyorlar...
Görmeyin.
