Benim hikayem 17-18 yaşlarımda Bursa'da başladı. Herkesten farklı bir hayatım yoktu. Sürekli dışlanmam dışında. Liseyi güzel bir şekilde bitirmiş elime işimi almış 25 li yaşlarıma yaklaşmıştım. Babamı 6 yaşında kaybetmiştim ve nedenini bu yaşıma kadar hiç öğrenmemiştim. Onu özlüyordum ama aklımda bir siması bile yoktu. Annem onun fotoğraflarını gösterirdi öylece bakardım ona.Elimdeki fotoğrafa da aynı öyle bakıyordum. Sarıya yakın saçları halka olan göz kapakları ve son olarak ta ince dudakları. Ona benzediğimi fark edip gülümsedim.
''Naz telefonun çalıyor duymuyor musun kızım?''
Annemin sesiyle irkilip önümdeki saate baktım. 12 olmuştu bile Savaş az sonra kapımda olurdu. Telefonu elime alıp çalan melodiyi susturdum ve kulağıma yaklaştırdım.
'' Efendim Savaş?''
''Nerdesin be güzelim aşağıda beklerken içim geçti.'' Dediğine ufak çaplı bir kahkaha atıp telefonu kapattım. Son kez saçlarımı toplayıp aşağı indim. Kapıya yaklaştığımda annem saçlarımı öpüp yolladı beni. Savaş'a yaklaşırken koskocaman sırıttım. Aynı sırıtışla bana yaklaşıp sarıldı. Onun kollarında rahattım. Kardeş kokuyordu. En sevdiğim.
''Şükür Naz bi ara gerçekten yıkılıyordum şuraya.''
'' Aman ölmedin be gülüm niye dert ediyorsun bu kadar?'' diyip dişlerimi göstererek sırıttım.
Yanağımdan makas alıp çalıştırdı arabayı. Şirkete geldiğimizde inip odama ilerledim. Bir kadın giyim moda evinde tasarımcıydım. Herkesin yapamazsın demesine inat olmuştum ve başarıyla geldiğim gün dün gibi aklımdaydı. O surat ifadeleri mükemmeldi. Ceketimi gururla düzeltip toplantı salonuna yürüdüm. Yanımda beliren Olga'ya kısa bir bakış atıp yanımda yürümesine izin verdim.
''Naz Hanım içerde sizi bekliyorlar Trans Holding Cio'su Şafak Lidra Özten'le olan toplantınızı iptal edemedim çünkü Beyefendi ısrarcıydı. Sizinle görüşmek istedi.''
''İyi de Olga sana iptal etmeni söylemiştim bu adam da kim oluyor?'' gözlerim adeta ateş saçıyordu Olga bile korkmuştu ama bu haddini bilmez adam bütün planlarımı alt üst ettiği içindi bu sinirim. İçeriye girip koltuğuma doğru ilerledim. Adamın arkası dönüktü ayakkabımın çıkardığı tok sesi duymuş olacak ki ağır hareketlerle arkasını döndü.
''Buyrun benimle görüşmek istemişsiniz Şafak bey?'' Adamın yüzüne bakmamaya çalışıyordum ama boyu benden uzun olduğu için gözlerini bulmam uzun sürdü. O sırada vucudunun tüm uzuvlarını incelemeye başladım. Yüzü sert ve kaşları çizilmiş gibiydi dudakları inceydi ama dolgunduda. Çene kasları çok çıkıktı ve bu onu çekici kılmıştı. Üstünde siyah takım elbise ama ona nazaran altında gri bileklerinde biten bir pantolon vardı. Gözlerinin rengi yeşilimsiydi. Pantolonunun rengine de benziyordu azıcıkta.
''Beni incelemeniz bittiyse sizi bir konu üzerinde tartışmak üzere buyur ediyorum.'' Ses tonu iğneleyiciydi ve bunu farketmem uzun sürmemişti. Fazla ikiletmeden gidip yerime oturdum. Projeksiyonu bana çevirip neredeyse düşman olduğum Ritaos Holding'in afişini gösterdi. Afişte benim yaptığım çalışmalar yer almaktaydı ve bu beni hayli şaşırtmış üstüne üstlük sinirlendirmişti!
''İyi de bu benim çalışmalarım onların eline ne zaman geçti onlara yollamadım bile!'' Sesimdeki siniri seziyor gibiydi. Çenesi seğirince sinirlendiğini ve sabır diler gibi yukarı baktığını gördüm.
''Sesinizi kesin bende biliyorum çalışmaların sizin olduğunu!'' Diye adeta kükredi.Gözlerim şaşkınlıkla açılırken yerimde zıpladım. Bu ise onu mutlu etmiş gibi dudağının sağ üstü kıvrıldı.
''Bana bağırma haddini size kim verebiliyor Şafak Bey kendinizi ne sanıyorsunuz?'' o kadar saçma bir konuşmaydı ki bu yaptığımız şuan düşüneceğim başka konular vardı. Masanın üstündeki kağıtlarımı toplayıp ayaklandım kapıya yönelirken kolumun bir güç tarafından çekildiğini hissettim. ve ardımda arkamda belirdiğini. Sertçe yutkundum.
''Sana gitmeni kim söyledi Naz Keskin? '' Bu dediklerini kulağıma fısıldarmış gibi söyledi ve kalbimin durduğunu hissettim. Hızlı bir hareketle beni kendine çevirdi ve sırtımı duvara yasladı. Tiksinir gibi bakmaya çalıştım ona.
''Ç-çekil!'' Bu onu daha sinirlendirdi ve bana daha çok yaslanmaya başladı her yerini hissediyordum ve bu tiksinçti! Nefes alışverişlerim sıklaştı ve titremeye başladığımı hissettim.
'' Sarı saçların senden tiksinmeme yol açıyor ama dudaklarını her yaladığında beni şehvetlendiriyorsun. '' Bu sözleri ondan duymak iğrençti.
'' N-nefes alamıyorum Şafak Bey çekilin!'' bu sefer kendimi kötü hissediyordum üzerimden azıcık ta olsa çekilmişti. Ve bu işime gelmişti onu hızlı bir şekilde ittirip hızlı adımlarla ondan uzaklaştım. Bu haddini bilmez adamla ne yapacağımı bilemeden yürümeye devam ettim. Arkama baktığımda içimden bir kere daha dua ettim orda ondan kurtulmasam başıma her türlü pis şey gelebilirdi! Arabama yürüyüp hızlı hareketlerle arabama bindim. Kontağı çevirip rahat bir nefes aldım. Arabayı çalıştırıp Ritaos Holding'e gitmek için yol aldım. Yaklaşık 20 dakika sonra ordaydım. Kemerimi çekip arabadan indim. Kapıdan girdiğimde sinirden gözlerim yuvalarından çıkacaktı. Sekreterin yanına gidip ona patronla görüşmek istediğimi söyledim. Telefonla konuşup bir şey geveledikten sonra ''Araz bey sizi odasına bekliyor'' dedi ve önüne döndü.
Odaya çıkıp kapıyı çalmadan içeriye adeta sıçrayarak girdim.
''Seni kendini bilmez bunlar benim çalışmalarım senin afişinde ne işi var!'' Elimdeki afişi gözüne sokarcasına önüne attım.
''Hey hey hey? Önce bağırmayı kes ve beni iyi dinle Naz Keskin.'' İçimden bi ses kafasını kırana kadar cama vur ve en iyi bildiğimiz şeyi yap;kaç! İç sesime ufak çaplı sırıtma gönderip önüme döndüm.
''Sen teklifimizi reddettiğinde bende hırs yaptım ve odana küçük bir ajan gönderdim,ve sen bunun bile farkına varmadın Naz Keskin. Kalın kafalısın neden küçük bir kız sana sekreterlik yapsın ki Olga mesela?'' Dediklerini yeni yeni idrak ederken kulaklarım yalan söylüyor diye uğultu gezindi. Bu uğultu kesilince Olga'nın içerden geldiğini gördüm yüzünde herhangi bir duygu arıyordum ama hiç bir duygu yoktu.
''Naz hanım bakın-'' Dediğine cevap vermeden odadan hızla çıkıp kapıyı çarptım.
Bu ihanet miydi neydi böyle? Nedensizce canım yanmıştı .Arabama binip kapıyı sert bir şekilde örttüm ve saçlarımı çekiştirmeye başladım. O sırada kapım açıldı ve arabaya kimin bindiğini görünce duraksadım.
'' Nereye gidiyoruz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Ait
RomanceSon kez arkama baktım arkamda bıraktığım izdihama. Piç bir gülümseme gönderip yürümeye devam ettim tabiki biri tarafından çekilip karanlığıma merhaba demeden.