Robyn Rihanna Fenty ♛

Huzursuz Bir Ev...

Barbados Saint Michael'de siyah bir anne ve beyaz bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Rihanna kalabalık bir ailede büyüdü. Anne-babasının en büyük çocuğu, iki erkek kardeşi ve babasının daha önceki evliliklerinden iki erkek iki kız kardeşi var. Zaman zaman babasına pazarda kıyafet satarken yardım ettiği, zor bir çocukluğu oldu. Annesi Monica hayatındaki en önemli kişidir. O kızına büyük bir özgüven aşıladı. Babası alkol ve madde bağımlısıydı, Rihanna'nın çocukluğu anne babasının bu yüzden ettiği kavgalarla geçti. Rihanna 8 yaşına bastığında baş ağrıları çekmeye başladı. Bu sorun uzun yıllar devam etti, hatta anne-babası beyninde tümör olabileceği endişesiyle onu doktora götürdü. Ancak bu ağrılara sebep olabilecek hiçbir fiziksel sorun bulunmadı. Rihanna daha sonra, o yıllara dönüp baktığında bu ağrıların ruhsal sorunlardan, aile ortamındaki sıkıntıların yarattığı müthiş stresten kaynaklandığını düşünüyor.

Müzik bu zor hayat içinde en büyük tesellisiydi. Daha 7 yaşındayken Bob Marley dinlemeye ve onun şarkılarını söylemeye başlamıştı. Nitekim genç kadın kendisine ilham veren iki ismi hep anar; Bob Marley ve Madonna.

Anne babası o 14 yaşındayken boşandığında Rihanna epeyce sarsıldı. Barbados'ta gençler yetişkin hayatına erken yaşta geçer. Rihanna da o yıllarda gece çıkmaya ve içki içmee başladı. Ama babasıyla yaşadıkları onu çok etkilemişti, o yüzden bu konuda aşırıya kaçmaktan her zaman korktu. O yıllarla ilgili bir gazeteciye: ''Bizim ülkemizde içkiye erken başlanır, ben de içerdim ama hiçbir zaman Amy Winehouse tarzı bir durumum olmamıştı'' dedi.

Giyimine çok önem veriyordu, herkesten farklı bir tarzı olması onun için çok önemliydi. Güzeldi, güzelliğini göstermekten de hoşlanıyordu. Kısa bir süre içinde çıktığı kulüplerde erkeklerin ilgisini ve beğenisini çekmeye başlamıştı.

O yıllarda arkadaşlarının kıskançlık ve alayla karşıladığı bu özelliklerinin, müzik yeteneğiyle bir araya gelince onu dünyanın en önemli yıldızlarından biri yapacağını aklına bile getirmiyordu, kuşkusuz.

Devamını yarın paylaşmayı düşünüyorum...