Söyle Gitsin!

1.4K 80 18
                                    

MERHABALAR!!!

Normalde, Portakallı Kek final yapana kadar Söyle Gitsin!'in düzenlenmiş bölümlerini atmayacaktım kararlıydım. Ancak yeni yıl sebebiyle kendime ödül olarak paylaşıyorum bu bölümü.

Bölüme geçmeden önce, kısacık bir yeni yıl mesajı yazmak istiyorum.

Hepimiz de farkındayız ki 2016 birçok açıdan kötü geçen bir yıldı. 15 temmuz, patlamalar, şehitler... Birçok şey...
Umarım 2017 bize böyle şeyler yaşatmaz. En güzel dileklerim sizlerle. Umarım yeni yıl, sağlıklı, mutlu ve huzurlu geçer. Tabi biraz da aşık. Ve biraz da paralı.

Hepimize mutlu yıllar!!!:)))

1. BÖLÜM

Evimizin yakınlarındaki parkta koşmaktan yorulmuş bir halde kendimi çimenlere bıraktım. Yaz boyu her gün saatlerce egzersiz yaparak, dans ederek, yediklerimi yarıya indirerek biraz olsun değişmeye çalışmış bir kızım.

Ben Mevsim Güney. Aslında babam küçüklüğünden beri bir kızı olursa adını Bahar koymak istermiş ama annemin adı Bahar olunca ta da! Mevsim Güney. Neredeyse 18 yaşında, kızıl saçlı, zaman zaman kendini gösteren çilleri olan bir kızım. Aslında çok sıradanım ama okulumun dışında. Okulda, pek sevilen bir tip olmadığımı söyleyebilirim.

"Kendini fazla yorduğunu düşünmüyor musun?"

Yanıma oturan yakışıklıya baktım. Deniz, benim lise ikinci sınıfta tanıştığım, okuldaki tek arkadaşım. Yana doğru kayıp başımı dizlerine koydum ve gözlerimi kapattım.

"Düşünüyorum."

"O zaman yapma."

Gözlerimden birini açıp "Kabul etmelisin ki çok zayıfladım ve çok güzelleştim," dedim.

Kafama hafifçe vurup "Salak salak konuşma," dediğinde güldüm.

"Ezgi ne yapıyor?"

"Bilmem. Ayrıldık sanırım."

Hiç şaşırmamıştım. Haftada en az iki veya üç kez ayrılıyorlardı. Bunun sağlıksız bir durum olduğunun farkındaydım ama Deniz'i üzmek istemediğim için bir şey söyleyemiyordum.

"Bu sefer neden ayrıldınız?"

Omuz silkip "Bilmem," dedi. "Bildiğim tek şey artık onu hayatımda istemediğim."

Ne? Doğru mu duydum? Şaşkınlıkla yerimde doğrulup "Ne diyorsun?" diye sordum.

"Bu sefer geri dönüşü yok diyorum Mevsim."

"Ezgi'ye?"

"Evet."

"İki yıla?"

"Hı-hı."

Başımı yeniden Deniz'in dizine koyup gün batımı renklerine boyanmış gökyüzüne baktım. Ezgi hakkında konuşmak istemiyordum. Deniz bir karar verdiyse kendi için en doğru kararı vermiştir diye düşünüyordum.

"Yarın hakkında ne düşünüyorsun? Nasıl olacak sence?"

"Üç ayda on beş kilo vermiş biri için fazla özgüvensizsin. Ne olursa olsun dik duracaksın. Karşılarında eski Mevsim yok artık!"

"Evet!"

Çimenlerin üzerindeki telefonum çalınca yerimden doğrulmadan elimle uzanmaya çalıştım ama uzanamadım. Deniz beni onaylamayan sesler çıkarıp telefonu bana uzattı ve "Bu üşengeçlikle nasıl kilo verdin sen?" diye sordu.

"Bilmiyorum," deyip güldükten sonra gelen mesajı açtım.

Kimden: Annem

Yemek on dakika içinde hazır olacak annem, bir an önce eve gel.

Söyle Gitsin! (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin