Sonbahar yaklaşıyor ve yapraklar sararıyordu. Gün geçtikçe ben hayattan, hayatta benden soğuyordu. Neden bilmiyorum ama içimden gülmek hissi yavaş yavaş kayboluyordu. Sanki içimde fırtınalar kopuyordu. Bu fırtınalar dengesiz ve saldırgan bir biçimde etrafıma yayılıyordu. Yaprakların bu kadar hızlı sararacağını hiç düşünmemiştim. Yapraklar sanki sarı ve turuncudan yavaş yavaş kırmızıya dönüşüyor ve beni dahada delirtiyordu. Havadaki koku değişimi ve gökyüzündeki siyah bulutlar beni rahatsız ediyordu. Tatilimin son zamanlarının keyfini çıkarmak için dışarıya çıkmaya karar verdim, üstümü giyindikten sonra saçımı yapmk için aynanın karşısına geçtim. Aynaya baktığımda siyahlar içinde olduğumu farkettim. Normalde kıyafetlerimi özenle seçer ve renkli şeyler giyerdim ama bu sefer giyinirken üstüme geçirdiklerimin siyah olduğunu hiç farketmemiştim. Saçımı yaptıktan sonra sonunda dışarıya kendimi atmayı başarabilmiştim. Neden bilmiyorum ama yasta olan insanlar gibi sürekli üzgün hissediyordum kendimi. Artık bu dünya üzerindeki değişimler beni gerçekten endişelendiriyordu. Galiba yasta olan tek ben değildim, insanların geneli siyah kıyafetler içinde dolaşıyor ve kimsenin yüzü birbirine bakmıyordu. Buranın yazları kalabalık olamsına rağmen ne bir araba sesi nede bir korna sesi duyulabiliyordu. Sadece kuşların hiç hoş olmayan sesleri ve insanların ayak sesleri duyuluyordu. Çarşıların ve caddelerin bu kadar sessiz kalmasını hiç anlamıyordum sadece yürüyordum tıpkı diğer insanlar gibi sessiz ve yaslı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET GÜNÜ
Horrorİnanılmaz korku ve heyecan romanı... Bir inasnın kıyameti yaşadığı anlar..