Multi: Bahsedilen kaset.
"Televizyondan nefret ediyorum, başımı ağrıtıyor." diyerek inledi Sara.
"Biliyor musun televizyon ve telefon sayesinde, manyetik boyutta yolculuk etmenin bir çok yolu olduğunu duydum. Bunu yapanlar beyinlerini 10 kat daha hızlı kullanıyorlarmış, Sanki kafamızın içindeki bütün moleküller sabitmiş gibi sanki hareket etmekten özellikle kaçınıyormuş gibi.. Gerçekten karmaşık bir konu." dedi Kumsal Sara'yı takmayarak.
Sara Kumsal'ın bu dediklerine göz devirip derin bir nefes aldı, ardından televizyon kumandasını ona uzattı.
"Kanalı sen seçebilirsin, umrumda değil." dedi omuz silkerek.
Kumsal şaşkın bir şekilde kumandayı alıp televizyonu kapattı sonra ise gözlerini Sara'ya çevirdi."Her saniye kafanın içinde kaç tane elektriksel işlem yapıldığının farkında mısın acaba ?"
Sara Kumsal'ın bu dediğine güldü ve oturduğu zeminden kalkıp, yatağın üstüne yerleşti.
"Benim hikâyem daha iyi. Seyrettiğin zaman seni öldüren video kasetini duydun mu?" diye sordu.
Kumsal oturduğu yerde dikleşti.
"Nasıl bir kasetmiş bu?"Omuz silkti "Basit sıradan bir kaset,herkesin seyrettiğinden. Kaseti takıyor başkasının kabusunu seyrediyorsun ve aniden bir kadın görünüyor. Sana doğru gülümsüyor, seni seyrediyor, camdan bakıyor. Kaset biter bitmez ise telefonun çalıyor. Biri kaseti seyrettiğini biliyor, ve telefonda ki ses sana şunu söylüyor '7 gün içinde öleceksin.' ardından 7 gün sonra ölüyorsun."
korkulu gözlerle dinledi Kumsal Sara'yı.
"Sana bunu kim anlattı?""Okuldan bir arkada-"
"Kim anlattı dedim!" diyerek sesini yükseltti Kumsal.
"Senin derdin ne?"
"Kaseti seyrettim!"
Sara gözlerini devirdi.
"Bu bir hikâye Kumsal.""Hayır değil, Arda ile hafta sonu seyrettik onu."
"Ailenle olduğunu sanıyordum?"
"Sana söylemek istemiştim."
"Hafta sonu Arda'nın yanında mıydın?"
"Dağların tepesinde bir arkadaşının yeri vardı,bir futbol maçını kaydetmeye çalışıyorlardı. Sanırım kayıt cihazı çok kötüydü-"
"Ne diyorsun?" diye sordu Sara Kumsal'ı bölüp anlamaz bakışlarını yollayarak.
"Beni dinle! kaseti takıp seyrettik. Maç kaydedilmemişti...Kasette.."
"Ne? ne vardı?"
"Başka bir şey vardı." ağlamaya başladı Kumsal "Biz bir şaka olduğunu düşündük ve sonra telefon çaldı, bundan bir hafta öncesiydi, gece yarısıydı."
Başını iki yana salladı Sara "Beni korkutmaya çalışıyorsun."
Kumsal elini boğazına götürüp tuhaf sesler çıkardı ve çığlık atmaya başladı.
"Kumsal, Kumsal iyi misin!!"
Kumsal yataktan kendini atıp kahkaha atmaya başladı.
"Seni serseri!" diyip elindeki yastığı ona doğru fırlattı Sara. Gerçekten korkmuştu.
"Hey,Seni kandırdım!"
"Hayır, peki ikiniz bilirsin şey yaptınız mı?" sinsice sırıttı.
"Ne gibi?" dedi bilmezden gelmeye çalışarak.
"Aman tanrım! yaptınız değil mi!! çok kötüsün!" diyerek eline geçeni Kumsal'a fırlattı
Kumsal'da ona karşılık verip "Hayır" diye bağırırken telefon çalmaya başladı.
İkiside korkulu gözlerle birbirine baktı. Saat 10 olmuştu. Kim arayabilirdi ki bu saatte?
"Kaseti gerçekten seyrettin mi?"
Kumsal Sara'nın bu sorusuna cevap vermek yerine ayağa kalktı ve odadan çıkıp merdivenlere yöneldi. Yavaş adımlar ile aşağıda çalan telefona gitmeye başladı. İlk defa nefret etmişti telefon sesinden. Sara ise sessiz bir şekilde Kumsal'ı takip ediyordu. Durumu ondan farksızdı.
ikiside koridorda çalan telefonun yanına ulaşıp tekrar birbirlerine baktı. Açıp açmamak arasında gidip geliyorlardı. Kaset hikâyesi yüzünden çok gerilmişlerdi.
Sara dayanamadı ve "Bu çok saçma." diyerek aniden telefonu açtı.
"Sara'ların evi buyurun."
telefonda konuşan kişi Sara'ya bir kaç şey dedi, o ise cevap vermek yerine yavaşça telefonu Kumsal'a uzattı.
Titrek ellerle telefonu alıp kulağına götürdü.
"Alo."
derin bir nefes verdi.
"Merhaba anne."
Sinirli olduğunu belirten bakışlarını Sara'ya yolladı. Onu trollemişti çünkü.Elindeki telefon ile buzdolabına gitti.
"Annem sana selam söylüyor Sara.""Ona en iyi dileklerimi iletirsin." diyip yukarı oturdukları odaya çıktı.
"Evet bizde yatmak üzereydik.
"....."
"Tamam."
"....."
"Tamam,tamam merak etme bunu yapacağım."
"..."
"Hayır merak etme." derken buzdolabından çıkardığı meyve suyunu önündeki bardağa dolduruyordu.
"...."
"Görüşürüz anne."
Elinde ki meyve suyundan bir yudum alıp yukarı çıkacakken salondan televizyon seslerinin gelmesiyle olduğu yere korkudan çivi gibi çakıldı.
Bardağı yanında duran masaya bıraktı ve yavaşca salona gitti.
Televizyon açık olduğu halde aşağı katta kimse görünmüyordu.Derin bir nefes aldı.
"Seni lanet olası sürtük kumanda nerede?" diyip etrafına bakınırken koltukta duran kumandayı fark etti.Hızlıca eline alıp televizyonu kapattı.
Arkasını dönüp odadan çıkarken tekrar televizyon sesinin gelmesiyle durdu.
sinirlenmeye başlamıştı.
Tekrar geri dönüp televizyonun kablosunu çekti.kabloyu çekmesi ile bu sefer mutfaktan gelen ses ile aniden arkasını döndü. Televizyonun yanından ayrıldı ve mutfağı kontrol etmeye gitti.
Mutfak kapısının pervazından gizlice içeriye baktığında buzdolabının kendi kendine açıldığını gördü.
Kafayı yiyecek duruma gelmişti artık. Koşarak buzdolabını kapattı ve geriye yaslanıp titrek nefesler alıp vermeye başladı.Yukarıdan gelen sesi duymasıyla bu sefer hızlıca merdivenlere gitti.
"Sara beni duyuyor musun?" diye seslendi merdivenin başından.Cevap gelmeyince seri adımlarla yukarı çıktı ve odasının kapısının altından çıkan su birikintisini gördü.
Elini ıslak kapı koluna koydu,çevirip açtı.Sonrası Çığlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Halka - The Ring 1
HorrorŞehirde bir efsane dolaşmaktadır. Rivayete göre, insanların seyrettiği bir kaset, bu insanların yedi gün sonra ölümüne sebebiyet vermektedir. Denilen odur ki, dört genç, sırf bu kasetleri izledikleri için şüpheli bir biçimde ölmüşlerdir. Aslı yaşana...