Ada yine kendi tarzını yansıtan bir Kim Ki Duk filmi.Elbette konuşma az,düşünme çok…Şehirden uzak bir kırsalda balıkçı evlerini işleten sessiz bir kadın…Müşterilerine kendini,avlanma malzemelerini ve yiyecek birşeyler satan,davranışlarından anladığımız kadarıyla sorunlu bir karakter.İlginç intikam yöntemleri geliştirmiş.Film boyunca canını sıkan insanlar üzerinde uygulamalı olarak gösteriyor bize.
Gözlerden uzak bu yüzen odalara kaçaklar,kaçamak yapmak isteyenler gibi kişilikler geliyorlar.Her odada ayrı bir gizem saklı.Geçmişinde sıkıntılı günler geçirdiğini anladığımız bir delikanlı geliyor bir gün.Sessiz ve gizemli kadınımızın bu çocuktan hoşlanması,durağan günler yaşayan yüzen oda tesisinde olayların gidişatını değiştiriyor.Sonrası cinayetler,intiharlar,hayat kurtarmalar…Sessizliğin büyüsü içinde aşk,ölüm,inanç ve kader…
Aklıma gelebilecek en son intihar şekli bu filmdeki gibi olurdu sanırım.İnsan kendisinden kurtulmak için farklı yollara başvurabilir.Ama bir oltanın ucundaki bir avuç kancayı yutmak ve sonrasında olanca kuvvetiyle çekerek ölmeye çalışmak…Ya da kadın karakterin o akıl almaz yöntemi…Sen nasıl bir insansın Kim Ki Duk, acı senin için bir oyun mu,bu kadar basitmiş gibi anlatman daha az acı çekmek istediğinden mi ?Ya o kancaları tek tek çıkarttıktan sonra kalp şeklini verdirmen?Kadına adamı bir balık gibi oltayla çektirmen…İnsanı balık yapman!Mutsuz iki insanın birbirine yaklaşması,birbirini tamamlaması…Ve finale yakın iki suçlunun,iki katilin huzura kavuşması.
Ortadan ikiye yırtılan bir kurbağının parçalarını kuşa yedirme düşüncesi,sinirini tuttuğu balıkları parçalayarak gidermeye çalışmak,’sashimi’ diye adlandırılan yiyeceği yapmak için tuttuğu balığın her iki tarafından da ince parçalar koparıp yedikten sonra hala canlı olan balığı tekrar suya bırakmak…Hadi tüm bunları geçtim de; o nasıl bir kaderdir ki o balık bir başkasının oltasına gelir ve ikinci kez hayata döner…Oysa ölse daha iyiydi diye düşündüm hep…
İşte böyle şaşırtmalarla dolu bir film Seom.O renkli,ünlü oyuncuların oynadığı,yüksek bütçeli, saçma sapan korku filmlerine taş çıkartır.İnce bir çizgide izleyiciyi gerer,düşündürür,ağlatır…Yine bir fotoğraf karesi donukluğunda bir ‘son’la aklınıza kazınır.O görselle yaşarsınız bir müddet.Adam, uyanır ve küçücük bir ada parçası görürüp ona doğru yüzmeye başlar.Kadın, işlediği tüm suçlar ve yaşadığı tüm acılardan arınma yolunda batmak üzere olan bir kayıkta çırılçıplaktır.Ve suyun yüzünde adamın gördüğü o küçük ada parçası kadının kutsal yerinden başka bir şey değildir…