1. BÖLÜM: |Bir Yaprak ve Sert Bir Rüzgâr|

0 0 0
                                    

Deniz mavisi gözleri gökyüzünü arıyor gibiydi. Dışarıdan bakılırsa soğuk ve umutsuzdu aslında. Öyleydi belki de? Kimse bilemezdi. Belki o da bilmiyordu. Dışarıda bir yerde bir güzellik olduğuna inanmak istiyor gibiydi. Kitaplarda arıyordu o istediğini, bambaşka şeyi. Ne olduğunu bilmiyordu, buluna öğrenecekti. Rüzgârla yüzüne gelen saçları onu rahatsız etmiyordu. Çok farklıydı. Hep o ağacın altındaki banka oturur kitap okurdu.

Gökdeniz, diğer insanlara baktığı zaman, onu onlarla kıyasladığı zaman artık iyice anlamıştı ondaki farklılığı. Diğer banklardaki insanlara bakınca onun buraya ait olmadığı belliydi. Ama aynı zamanda orası tamamen ona aitti. Yakışıyordu oraya, o ağaca mesela. Kendisi gibiydi onun ağacı, bahçedeki diğer ağaçlardan farklıydı. Sonbaharda ağaçlar yaprak beni dökerken o hep en güzel olurdu. Yaz geldiğinde ve çiçekler açtığında duru ve keskin bir görünüşe bürünürdü. Dikkatli bakanlar görür de onun mest edici güzelliğini ve ihtişamını. Diğer ağaçlar cıvıl cıvıl olurdu. O yalnız başına yalnız başına köşesine çekilir gibi dururdu. Belki de aynı olmayı sevmiyordu. O özgür olmalıydı. Kışın soğunda da, çiçekleri yokken de göz alıcı gözükmeliydi. Diğer ağaçlar gösteriş yaptığını düşünebilir ama o umursamazdı böyle şeyleri. Zaten onun için önemli olan insanların ona hayran olması değildir. O sadece güzel hissetmek istiyordu.

İyi hissetmek istiyordu.

Ve iyi hissetmek için kendini bir kalıba sokmaya çalışmaması gerektiğini biliyordu. Başkaları tarafından beğenilmeye düşkün biri onların seveceği gibi olmak isterdi. Ama mevsimlerin ne kadar çabuk geçip gittiğini gören ağaç bunun yanlış olduğunu kavrayabilmişti. Şurada ne kadar zamanı vardı ki zaten? O kısacık zaman diliminde de mutlu olmak istiyorsa kendisi olmalıydı. Doğal olmalıydı. Diğer türlü o kısacık ve eninde sonunda acıların en büyüklerini tattıracak olan hayat bir zindana dönüşürdü.

Ve ağaç her gün insanların kendilerini o zindana hapsedişini izledi.

Bazen acıttı bu, o ne yaptığından haberi olmayan insan için üzüldü. Bazen de insanların aptallığına sinirlendi. Bir konuşabilseydi... Ah, bir konuşabilseydi, içinde zamanla biriken zehri dökebilseydi...

Hiçbir zaman bunu yapamayacağını biliyordu.

Ama hiç iyi vakit geçirmiyor da değildi. O deniz gözlü kızın onu anladığını biliyordu. İlk başta onu sevmemişti. Soğuk ve umursamaz bakışlarıyla onu itici bulmuştu ama çok uzun zaman geçmeden utandı bunlar için. Düşündükleri için, hemen bir kalıba sokmaya çalıştığı için utandı. Bu da ona iyi bir ders olmuştu. O kız hiç kimseye benzemiyordu. Bir şeyler eksikti onun için, bir şey bekliyordu. Bir insan, bir olay, bir söz, bir yaprak belki de...

Bir rüzgâr esmeli, bir yağmur yağmalıydı.

Bir kıvılcım, bir dize şiir...

Ağaç, deniz gözlü kızın kendisini anladığını biliyordu. O konuşamazdı belki ama kızı dinlerdi. Kız da anlatırdı ona bazen. Güzel şeyler anlatırdı. Ağaca her şeyini söylerdi. Ağaç da buradan anlamıştı kızın onunla dost olduğunu. Ve üstelik bir defasında bir yaprağını düşürdüğünde kız onu alıp kitabının arasına koymuştu. Kız kitapları çok severdi. E bu hareketin bir anlamı olmalıydı değil mi?

Ağaç artık kızı izlemeye ve onu dinlemeye alışmıştı. Ama bir süre sonra yalnız olmadığını anladı.

Bir çocuk vardı. Uzaktaki bir banktan kızı izliyordu. Ağaç bunu fark edince biraz sinirlenmişti. Üstelik çocuğun gözleri gülümseyişine renk katarcasına gökyüzü mavisiydi. Biraz da kıskanmıştı. Ama çocuk kızla konuşmaya çalışmıyordu ve kızın da zaten hiçbir şeyden haberi yoktu. Çocuğu bir süre, uzun bir süre, inceledi ve iyi biri olduğuna karar verdi. Ama çocuk hiçbir şey yapmadı zaten.

Yıllar geçti.

İkisi de son sınıftı artık. Geçen yıllar boyunca çocuğun tek yaptığı kızı izlemekti. Mesela arkadaşlarıyla bahçeye çıktığında gözü hemen onu arardı. Gülümserdi ona. O görmezdi ama yine de gülümserdi. Gülümseyince gözlerinin yanında küçük çizgiler belirirdi. İşte bu, çok güzel bir ayrıntıydı.

İşte yine aynı şey oluyordu. Mavisel'in dersi boş olduğundan zaten buradaydı ve her zamanki gibi kitap okuyordu. Gökdeniz de direkt ağaca bakmış ve kızı görmüştü. Gülümsüyordu zaten ama yine gülümsedi. Daha fazla gülümsedi. Ağaç bir yaprağını düşürdü usulca.

Bir rüzgâr esti.

Yaprak sürüklendi. Mavisel yaprağı izliyordu. Yaprak Gökdeniz'e kadar sürüklendi. Ağaç bu gülümseyişi kızın da fark etmesini istemişti. Ama Mavi, sadece yaprağın gittiği yere baktı ve çocuğu fark etti. Sadece bakmıştı aslında. Yani görmemişti. Tek yaptığı bakmaktı.

Görmedi.

O gözleri göremedi.

Ve hırçın bir rüzgâr çıktı bu sefer. Ağaçtan birkaç yaprak daha düştü ama Mavisel, görmedi. Rüzgâr da, ağaç da üzülmüştü.

Ama görmedi işte.

Göremedi.

•••

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir Yaprak ve Sert Bir RüzgârHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin