Bir fotoğraf gördüm ve neden diye sormak geldi içimden . Neden artık kerpiç duvarlarımız yok? Neden ayaģımızı topraktan uzaklaştıran koltuklarda oturuyoruz? Neden süslü yemek masalarında binbir çeşit çatal kaşık tabağın içersinde kaybolduk? Oysa biz , bir sobanın dibinde kurulmuş yer sofrasında diz üstü oturur, aynı sahana kaşık uzatırdık. Çok değiştik aman Allahım!
Bir kuru gürültü gibi şimdi şehir. Medine olmaklıktan uzakta , metropol olma sevdasına kapılmış azgın bir insan gibi. Yeşili sevmeyen , toprağa hürmet bilmeyen, maviyle boğuşup duran bir insan gibi , şehir. İnsan diyorum ama lafın gelişi. Çünkü insan tüm bu hayasızlıklardan uzak olan , her bir zerreyi incitmekten kaçınan Kuranî hitapla şereflenmiş zübde-i alemdir ki o , Allah'ın biricik kuludur. İnsan diyeceğim yine , yaşamı göklere çıkaran, göğe çıktıkça yerdekine veyahutta kendisinden gayri her şeye üstten bakan , bakan ama görmek istemeyen , arzdan fersah fersah kaçıp metrelerce yüksekte dört duvar arasına sıkışan , biçare , şaşkın insan ..
Sen ey kâri, hangisine talipsin?
Bakıyorum da şimdi ne insanımız halife, ne şehrimiz medine!
Son olarak bir söz bırakıyorum Mim Kemal Öke üstaddan
" Kirli çevre insanın ruhunu kirletir , kirli ruhlar da çevreyi kirletir "
Bir düşünelim!