00

3.4K 235 111
                                    

"Yani... seni yatılı okula gönderiyoruz."

"Ne yapıyorsunuz?!"

"Jungkook... Davranışların berbat hale gelmeye başladı ve bunun sana yardımı olacağını düşünüyoruz." Bayan Jeon, şarabından bir yudum almadan önce konuştu.

"Ne zamandan beri davranışlarım kötüleşti?"

"Baban öldüğünde-"

"Hayır, sen babamın yerine o piçle evlendiğinde!" Jungkook, annesinin lafını bölüp, sesini yükseltirken, yumruğunu masaya vurdu.

"O orospu çocuğunu hayatımıza soktuğundan beri öfke sorunlarım var!"

"Baban hakkında böyle konuşma!"

Jungkook'un yüzü kırmızıya döndü, "Kaç defa daha söyleyeceğim? O. benim. babam. değil."

"Odana git Jungkook."

Jungkook elinde tuttuğu tereyağı bıçağını daha da sıktı. Annesine yemek için teşekkür etmemeyi unutmayarak, iç çekti ve yukarı çıktı. Bayan Jeon, bulaşıkları yıkadıktan bir saat sonra, oğlunu kontrol etmek için üst kata çıktı.

Bayan Jeon, bu yaptıklarının doğru olduğunu biliyordu ve bunları Bay Jeon  gelmeden söylemek en iyisiydi. Eğer Jungkook, üvey babasına karşı böyle çıldırmış olsaydı, çoktan yanağına bir morluk alabilir ve dudağı kanayabilirdi.

Hatta belki Jungkook, her zaman 'babasının' konuşmalarına karşılık verdiği için morarmış bir göz. Aslında, sadece kötü bir ruh halinde olduğu zaman. Ama hep kötü bir ruh halindeydi.

Tıklatma gereği duymadan kapıyı açtı. Jungkook yatağında uzanmış, arkadaşıyla mesajlaşıyordu. Tek arkadaşı. İsmi Yoongi'ydi. Babası öldükten sonra herkes onunla arkadaşlık bağını koparmıştı çünkü değişmişti.

Jungkook sosyal ve mutluydu ama babasının ölümü onu değiştirdi. Annesi,  'o adam' ile evlendiğinde herşey daha kötüye gitmişti. Jungkook'un öfke sorunları vardı ve üvey babasına karşı ağzı bozuk davranıyordu. Zorba olmuştu, korkulacak biri. Depresif ve kızgındı.

Yoongi onun yanında olan tek kişiydi çünkü ona gerçekte ne olduğunu da sadece o biliyordu. Jungkook sadece Yoongi'ye güveniyordu. Başkasına değil, hatta annesine bile değil. O adamla evlendikten sonra asla.

"Tatlım?" Jungkook tek kaşını kaldırdı.

"Yatılı okul, Seoul'de. Kız kardeşim yarın seni oraya götürecek." Jungkook karşılık olarak göz devirdi, "Bana trenle gönderecek kadar güvenmiyor musun?"

Kadın omuz silkti, "Seni direkt olarak oraya götürmesi daha kolay."

"Harika," Jungkook iç çekip, Yoongi'nin mesajını okumaya odaklandı, "Ben gidiyorum," Ayağa kalkıp ceketini giyindi.

"Nereye?"

"Yoongi ile parkta buluşacağım."

"Çok fazla sigara ve alkol alma." Jungkook hafif büyümüş gözleriyle annesine baktı, "Nereden biliyor-"

"Hadi ama, ceketin hep sigara ve bira kokuyor." Jungkook onun yanından geçip gidecekken, fazla uzaklaşamadan annesi elini kendi omzuna yerleştirdi. Jungkook sürekli olarak sigara içerdi ama çok az alkol alırdı. En azından bu konuda endişelenmesine gerek yoktu.

Sigara içmesi hakkında o kadar da ilgileniyor gibi görünmüyordu. Önceden Jungkook sigara içmeyi aklından bile geçirmezdi. Melek gibi olduğundan değil ama sağlığı için kötü olduğunu biliyordu... Ama Jungkook bunu artık o kadar da önemsemiyordu. Yaşamak için heyecanı kalmamıştı.

"Yatılı okulda daha iyi arkadaşlar bulmanı umuyorum."

"Ah anne, dürüst olalım. Ben insanları Yoongi'den daha kötü etkiliyorum," gitmeden önce acı bir gülüşle konuştu. Dışarısı nerdeyse kararmıştı ama çokta değil. Yaz mevsimi olduğundan, günler daha uzundu.

Jungkook, Busan sokaklarında bir süre yürüdükten sonra parkı buldu. Kimse yoktu. Zaten burayı kimse olmayacağı için seçmişlerdi.

Jungkook arkasında birini hissettiğinde, onun Yoongi olduğunu hemen farketti, "Hey," elleri cebinde ona giderken seslendi.

Yoongi arkadaşının eline bir şişe bira tutuşturduğunda, Jungkook onu alıp yanına oturdu. "Demek... Yatılı okul," Yoongi konuşup bir yudum aldı. "Öyle," Jungkook hafifçe sızlanıp burnunu kaşıdı, "Ve Seoul'de." Yoongi kaşlarını çattı.

"Elimden geldiğince seni görmeye geleceğim," dedi Jungkook. Yoongi'yi kolunun altına aldı. Sarışın genç ofladı, "Bende elimden geldiğince ziyarete gelirim. Büyük kardeşim Seoul'de yaşıyor biliyorsun. Onu bahane olarak kullanabilirim."

Jungkook ve Yoongi'nin ebeveynleri, onların arkadaştan öte oldukları hakkında şüpheleniyorlardı. Jungkook'un annesi bu konuda pek konuşmasa da, üvey babası Yoongi hakkındaki memnuniyetsizliğini açıkça ve sürekli dile getiriyordu.

Yoongi'nin ebeveynleri Jungkook'dan nefret etmiyordu ama oğullarının düz olmamasından korkuyorlardı. Yoongi panseksüeldi ve bunu onlara asla söylemeyecekti. "Gitmeni istemiyorum, Jungkook."

"Ben de istemiyorum," Jungkook kıkırdadı. "Ciddiyim, neden kaçmıyorsun veya başka bir şey?"

"Hapse girmiyorum Yoongi, sadece Seoul'de aptal ve yatılı bir okul."

Yoongi iç çekti, "Evet, iyi olacaksın. Bir kaç iyi arkadaş edin, iyi notlar al ve diğer saçmalıklar işte." Jungkook bir süre gökyüzüne baktı.

"...Hayır, annemi ve o adamı, beni oraya gönderdiklerine pişman edeceğim," Jungkook sırıtarak konuştu ve ceketinin  bir cebinden bir paket sigara, diğer cebinden de çakmağını çıkardı.

"Hadi ama Jungkook, yapma öyle bir şey." Jungkook arkadaşına tek kaşını kaldırdı, "Güven bana, eve gelemezsem, okulu bana uyduracağım."

Yoongi iç çekti, "Şimdiden oda arkadaşın için üzülüyorum."

____

Evet, bir tane daha vjlkcşeğckeödlvkrme

Bunu da sevip, okuyacağınızı umuyorum

Bence seversiniz

Niye sevmeyesiniz ki

Sevin

Neyse, bye ♥

Neyse, bye ♥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

The owner is Btswritings

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

The owner is Btswritings

Boarding School || Taekook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin