Huzur evleri ;hüzün dolu ,mahsun bir ortamdır.Ezilmişlerin , yalnızlığa terk edilmişlerin ,boşluğa bırakılmışların bir araya geldiği ,geceleri gözyaşlarının yastıklarını sırılsıklam ettiği hüzün yuvası ...Hüzün yuvasında nur yüzlü bir nine Allah celle celaluhu nun zikri ile kıpırdayan dili ve yüreğinin Mahzunluğu gözlerinden okunanAyşe nine 65 yılın yükünü artık taşıyamaz olmuş yüreği ...Yükü ise acı hasret ve gözyaşı ...7 yıldır buradadır .Kader arkadaşları arasında en sessiz ve ibadetle meşgul olan odur .Dudaklarından dökülen bir kaç kelime hep Allah'ı (cc) anlatır .Gözlerinden akan her damla da "Ya Sabır" çeker Ayşe Nine ...kalabalıklar arasında çekilen yalnızlığın ,özlediği yavrularının ve torunlarının hasreti bir başka kavuruyor yüreğini ...Her pazartesi ziyaret günüdür .Hüzün yuvasında gözler kapılarda ve pencereler dedir .Her biri hasretle bekler yıllardır gelmeyenleri...Belki yine gelmeyecekler ama ümit işte !iki yavrusu ,üç torunu var Ayşe nine'nin ... Hüzün yüklü gözleri uzaklara dalar ne de zorluklar arasında büyük fedakarlıklarla büyütmüştür onları yıllar önce eşini Kaybettiğinde 25 yaşındaydı ...Kızı Selma üç yaşında ,oğlu Ahmet henüz bir yaşındaydı ..Hayat sahnesinin zorlukları içerisinde İstanbul gibi imtihanların katlandığı bir şehirde ...saçını süpürge etmiş ,gece gündüz onlar için çırpınmış ,oğlu Ahmet doktor olup yıllar sonra evlendiğinde ,annesini bayramlarda bile hatırlamayacak deselerdi kim inanırdı ?Selma hiçbir zaman fakirhaneyi benimseyememiş ...buralar bana göre değil okuyup bir yerlere gelmeliyim diyerek çok çabalamış ve avukat olup zengin bir aileye gelin gitmişti. Ve fedakar annesini unutalı yıllar olmuştu ...torunlarının haberlerini alıyor ,henüz hiçbirini görememiş olsada..Görmeden seviyor ve kanayan yüreğini teselli ediyordu .Her bayram bir coşku bir hasret güneşi doğar hüzün bahçesine birkaç ziyaretçi gelir sadece ...gecenin karanlığı çökünceye dek hasretle bekler gözler ve özlemle yanan yürekler ve usul usul İnen gözyaşları yastıkları sırılsıklam yapar bayram gecelerinde... hüzün yuvasında ...Ayşe nine ,ne kadar mahsun olsa da acı ve ızdırap ile ağlasada ,vefasız gönül parçacıkları için ağzından hep dualar dökülürdü onlar adına ...ana yüreği işte kaçıp gitmek isterdi bazen yavrularının evlerini bulsa ...uzaktan gözleyip sadece simalarını görse ve geriye dönse ...hayal eder ama hayaller ulaşılmazdır Ayşe nine için... Hasretle secdelere kapanır ...Yaradan'a (cc) açar yüreğindeki sızıları ...Seherlerde fısıldar dualarını ...
Birkaç yıl sonra iki kişi gelir hüzün yuvasına ,çok telaşlı ve heyecanlıdırlar .Herkesin gözleri üzerlerindedir. Acaba benim yavrum mu geldi ,diye özlemle bakan gözlerin arasından geçerler, birini arıyorlar ...
-Ayşe Şen burada mı ?
-Almaya mı geldiniz yoksa ziyarete mi ?diye sorar görevli..
- Sadece görüşecektik diye cevap verirler..
Gelenler Selma ile Ahmettir .Yıllar sonra onları buraya getiren sebebi merak ederler hüzün yuvasının neferleri...görevli derki:
- Bir yıl önce sabah namazını kılarken secdede vefat etmiş olarak bulduk Ayşe nine 'yi seccadesi sırılsıklamdı ve yatağında ki yastığı ...Ağlamaya başladılar iki vefasız... gecelerde adına dualar gönderdiği iki ciğerparesi ...bu sahneyi seyredenler şaşırır ...Çünkü ağlamak bir hüzün ifadesidir ..Belki mezarını soracaklar ...bir buket çiçek alıp anneciklerine olan vefasızlıklarını mezarı başında dualar göndererek ...kendilerini affettirip ..vicdanlarını rahatlatırlar diye düşünüyorlardı ...
Ahmet görevliye sorar :
-Eşyaları ve çantalarına ne oldu ?burada iseler görebilir miyiz ?
Görevli eşyalarının ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığını söyler .
Selma :
-bir mektup falan bırakmış emanet etmiş olamaz mı ?
Görevli müdüre hanıma soralım der ve gider ...Çok telaşlıdır iki bekleyen... Görevli elinde bir zarf ile geri döner ...Ayşe nine zarfın üzerine bir not yazdırmıştır; bu mektubu Selma ile Ahmet birlikte okusunlar ...içindekileri okumak için sabırsızlanıyorlardı görevli hayret doludur ...onları bu kadar heyecanlandıran ne olabilir di?telaşla açılan zarfın içindeki satırlarda yer yer bulanıklıklar vardı ..anlaşılan gözyaşları ile yazılmıştı bu mektup ;
Yavrularım !ciğer parelerim !"ANA"olmak ne zor bir yolculukmuş ...her adımı acı dolu hüzün kokulu ve sürekli gözyaşı ...yürek yangınımı söndürmeniz için yıllarca yollarınızı gözledim ...Ama artık anladım ki ,bu yangın beni ötelere götürecek ...belki bu mektubu ölümünden yıllar sonra okuyacaksınız ,belki de hiç nasip olmayacak ...ama olsun ben yinede yazmalıyım :elleriniz ile teslim ettiğiniz bu hüzün yuvasında kalmak, her gün acı ve hüzün dolu olmak ,bana unutulmak kadar acı vermedi ...her gece ikinizi rüyamda görür sizlere sımsıkı sarılırken uyanmak çok zor gelirdi.ama her şeye rağmen Çileli yıllar geçiyor çok şükür ...sabırla isyan etmeksizin...yüreğim Sızlasada, beddua etmeksizin geçti bu acı dolu yıllar ..daha ne kadar yaşarım bilmiyorum ..sizleri hep sevdim ve yine severek gideceğim bu alemden ...Umarım vefasızların vefasızlıkları ,onlara da kendileri gibi vefasız yavrular verilerek ödetilmez...Ve bir not vardır mektubun sonunda ;"bana ait bir arsa var İstanbul'da... bu arsayı sizlere hibe etmeyi çok istemiştim ...sizlerin bu kadarcık bir mala ihtiyacı yoktur ...duyduğuma göre maddi imkanlarınız güzelmiş ...ben bu araziyi yeni bir hüzün yuvası yapılması için hibe ettim ..yalnızlığa teslim edilmiş ,hüzün yüklü ,acı dolu gönüller oraya yerleştirilsin..vefasızlar ordusu tükenmiyor bu alemde, hüzün ordusu da tükenmeyecek elbet ...Ne vefasız olun ne de Vefasızların elinde mahzun bir vefalı ...mektubun sonunda Selma ve Ahmet ağlıyordu ...ama gözyaşları haberini gazetede okudukları İstanbul'un en değerli yerindeki arsa için çok yüklü paralar verildiğini ...Arsanında "AYŞE ŞEN" adına olduğunu duyduklarında Onun elinden almak için geldikleri HÜZÜN yuvasından boş döndükleri için mi ?yoksa vefalı bir anneye vefasız evlat oldukları için mi ?bilinmiyor ..
"vefalı kul ,vefalı Ümmet ,vefalı evlat olabilmek duasıyla...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hüzün Yuvası
KurzgeschichtenHuzur evleri adı altında bildiğimiz mekanlara bir de İçerideki güzel insanların gözleri ile bakabilmemize yardımci olacak minik bir hüzün hikayesi...Hüzün yuvası...