Ruhen siyahın en koyu tonundayım. Bazen ruhum siyahın en koyu tonundan çıkmak istemiyordu. Ama en kötüsü de etrafa renk saçerken kendi içimde siyah olmaktı. Nankörlük etmiş olabilirim. Hayatı herzaman renkli yaşamak zevki vermiyordu bana. Bazen de siyah-beyaz yaşamalıydım hayatı. Dışımda kahkahalarımdan bir suret,içimde kan ağlayan bir çocuk vardı. Ben griydim. Hani şu siyah ve beyazın tek ortak yönü olan gri.
Herşeye, bütün bu olanlara karşı sustum. Susmak gece gibidir bazen,en siyah renkleri bile örter. Annemin gülüşü siyahın içinde ki tek umut olan beyaz gibiydi. İnsana göz kırpıyordu. Bize göz kırpan o umut tam 1 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Siz hiç annenizi özleyip de içinizde isyanların çıktığı, fırtınaların koptuğunu ama sözlerinizin boğazınızda düğümlendiğini hissettiniz mi hiç? Ya da her anne kelimesi geçtiğinde içinizde bir sızı, kalbinizde bir burukluk oluştumu?
Kalbim sanki yerinde yok atmıyor. İçimde kocaman kara bir boşluk var. Adını haykırıp da dışa vuramadığım o kelimenin herşeyden değerli olduğunu nasıl anlardı ki insan? Her insanı boş verip hayatımdan sildim tek tek. Fakat bir annemi bitiremedim içimde. Çok ağladım gecelerce adını haykıra haykıra annem diye. Ama ne bir cevap geldi "Geçti kuzum ben burdayım " nede onun o eşsiz kokusu nede teninin sıcaklığıyla atan kalbinin huzuru. Anne kimi insan için dert(!) kimi insan için huzur ama benim için anne kocaman bir bilinmezlik gibi, anlatılamayan sözler gibiydi.
Ben Ağça Kutur. 18'imi yeni bitirmiş annemin ölümünden sonra babamın depresyona girip beni her gece dövmesiyle başlıyor hikayem. Bakalım Ankara 'dan babamın dayaklarından kaçıp hiç bilmediğim
İstanbul 'da ne yapacağım.?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARNİSA
Teen Fiction"Siyah beyazını bulduğunda tamamlanır ve sen benim diğer yarım olarak beni tamamlıyorsun." Ondan duyduğum ilk uzun cümlenin şaşkınlığıyla ona bakarken o cevabımı beklemeden alanı terketti demek ki onun kibarlığı da buraya kadardı. Sevgili okurl...