Uçaktan indiğimde saat 06.00'dı.Havaalanının bu kadar kalabalık olacağını tahmin etmemiştim. Gözlerimi kıstım ve etrafı taradım. Annemi göremedim. Annem ben söz konusu olunca hiçbir şeye geç kalmazdı ancak bu bir istisnaydı sanırım. Yorgunluktan göz kapaklarım ağırlaşmıştı. Oturacak-uyuyacak mı desem bir yer aradım ama yoktu. Gözüme en uygun köşeyi kestirip bağdaş kurdum. Telefonumdan Skylar Grey-Words'u açtım. Gözlerimi kapadım. İşte huzur buydu. Ancak bu huzur pek uzun sürmedi. Kafama bir şey fırladı. Gözlerimi aniden açtım. Karşımda alayla sırıtan çocuğu görmemle ayağa fırladım.
-Sen ne yapıyorsun ya?
-Ne yapıyor muşum?
-Kafama ne attın?
-Kahve bardağı?
-Neden attığını sorabilir miyim?
-Oturduğun köşeye baksaydın çöp kutusunun yanında olduğunu görebilirdin.
Kafamı arkaya çevirmemle çöp kutusuyla burun buruna gelmem bir oldu. Ben bunu nasıl fark edememiştim? Hem sinirden hem utançtan kıpkırmızı olduğumu hissettim.
-Yalnız çöp kutusu yanımda sen kafama attın. Iska oldu sanırım.
Dedim ve alayla sırıttım. Tabi cevap beni tam anlamıyla kızgın bir boğaya çevirdi.
-Bilerek yapmadığımı kim söyledi?
Derin bir nefes alıp lavaboyu bulmaya gittim. Lavaboya girince aynadaki yansımama hiç şaşırmadım. Kırmızının en son tonu halinde boy gösteriyordum. Yüzüme soğuk suyu çarptım ve telefonum çaldı. Arayana bakmadan açtım. Annemin sesini duymamla fırladım. Annem yine söylenmeye başlamıştı.
-Neredesin sen Umay? Zaten kaç saattir trafikteyim. Birde seni mi bekleyeceğim?
-Tamam anne , hemen geliyorum.
Hemen geldiğim köşeye geri döndüm. Annemi gördüm. Yanına gittim ve sarıldım. Annemin birkaç özlem cümlesini onayladım ve yürümeye başladık.
Türkiye'ye ilk gelişimdi. Annem Türk'tü ama babam beni Türkiye'ye yollamamıştı.-en azından reşit olana kadar-Türkçem gayet iyiydi. Evde hepimiz Türkçe konuşuyorduk. Dışarıda da Almanca. Keyifli bir aile sayılırdık. Babamın otoriterliği, benim umursamazlığım, annemin siniri olsa da. Gerçekten az arkadaşım vardı. En yakın arkadaşımı da babam sayesinde kaybettim. En yakın arkadaşım Tiffany ile okuldan dönüyorduk. Sapağı döndüğümüz anda ikimizde donup kaldık. Benim babam ve onun annesi... Babam bize baktı. Bende koşarak oradan uzaklaştım. Babam bana bittiğini ve anneme anlatmamam gerektiğini söylüyordu. Bir yıl kadar dayandım ama bu sır bana fazla ağır gelmeye başladı ve sonunda anneme her şeyi anlattım.1 hafta içerisinde boşandılar. Annem Türkiye' döndü. Ben de dönmek için yaz tatilini bekledim ve şimdi buradayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALBUNEA.
Teen FictionHani sevince mutlu olurmuş insan derler ya.Yalan.Īnsan asıl sevdikçe üzülür,sevdikçe ırpalanır.Türkiye'ye ilk gelişimdi benim.Belki de babamın bize yaptıklarını unutmak için gelmiştim.Yeni bir hayat için.Ama nerden bilebilirdim ki burda daha fazla y...