-Defne!Defne!
Derinden gelen ve gittikçe incelen bir ses kulaklarımdan tüm vücuduma dağılıyordu adeta. o an gözlerimi açmak dünyayı kurtarmaktan zor geldi. Tek gözümü zorlukla açtım,
-Ne var? dedim.
Karşımda yalıkazığı gibi duran İrem bana acıyan gözlerle bakıyordu. Bir şey söylemesini bekledim. Bir ses geldi ama İrem'den gelmiyordu. Hemen ayağa fırladım. Veeeee...Tabiiki Murat hoca kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bana bakıyordu. Hababam sınıfı için Mahmut hoca ne ise bizim içinde Murat hoca aynısıydı.
-Ooooo... Defne hanım günaydınlar! Kahvaltınızı nerede istersiniz efendim?
-Hocam çok özür dilerim. Gece uyuyamamıştım burda uyuyakalmışım. Çok özür dilerim.
-Tamam tamam bu seferlik affettim. Tabiiki yok yazmak şartıyla, dedi. Ve hain bir bakış atıp yerine oturdu.
Sıkıcı bir fizik dersinden sonra nihayet kendimi okulun dışına atabildim.Günlük rutinlerimden biri olan dondurma veya çikolata yiyerek eve gitme geleneğimi bugünde uyguladım Allah'a şükür. Tam sokağın başına geldim ki bizim sipahiler yine nöbette. Sipahiler kim diyeceksiniz şimdi. Bizim sokağın başında ara sıra nöbet tutan askerler gibi gelene geçene havlayan köpek(çik!)ler.Hayvanları severim ama köpekler beni ürkütüyor.
Bugünde eve gidiş rotası belli oldu. Yukarı mahalleden gidecektim. Yolu uzatsa da burayı seviyorum. Çünkü; bizim (Dijital!) mahalleye nazaran Osmanlı'dan kalma bir mahalle havası vardı. Arnavut taşlı yolları, renk renk boyanmış evleri, hiç kavga gürültü yapmayan sakinleriyle insana huzur veren bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANFİLLER
SpiritualBir yanlızlığın başlangıç hikayesi... Sevdiği insanların gerçek yüzünü görmenin verdiği dehşet... Tek güvendiği insanı da kaybetmenin verdiği korku... Veeee... Kaçınılmaz son: YANLIZLIK...