1● İlk

557 85 35
                                    

(Son Hyejoo, Olivia Hye
Park Chaewon, Gowon)


Sarı saçlı kız, yeni boyattığı saçlarını göstererek fikrini soruyordu karşısındaki siyah saçlı ve uzunlu boylu Hyejoo'ya. Buradaki fiil "soruyordu", kesinlikle doğru bir ifadeydi. Zira Hyejoo herhangi bir yorum yapmak şöyle dursun, Chaewon'un yüzüne bile bakmıyordu ki. Bu yüzden Chaewon sorusunu yinelemek zorundaydı.

"Eee ne düşünüyorsun?" Sevimlice sordu fakat aldığı tek yanıt Hyejoo'nun yanaklarını şişirmesiydi. Uzun boylu olan bakışlarını yere dikmiş, geldiğinden beri bir kez olsun sarışına bakmamıştı. Fakat Hyejoo inatçıysa, Chaewon da pek farklı değildi ondan.

Hyejoo ile göz teması kurabilmek için yere eğildi ve böylece Hyejoo'nun görüş alanına girmeyi başardı. Fakat, gözgöze gelişlerinden en fazla bir saniye sonra siyah saçlı olan kafasını sağa çevirdi. Chaewon'a ayar oluyordu. Neden Hyejoo kitap okurken birden ortaya çıkıp onu rahatsız etmek zorundaydı ki? Ona daha önce söylemişti kitap okurken ve özellikle de onun tarafından rahatsız edilmekten hoşlanmadığını. Bu ısrar ve dışarıda yağmur yağdığı hâlde, yanaklarındaki sönmek bilmeyen yangın da neyin nesiydi?

Hyejoo en çok da o yangından korkuyordu. Chaewon denen kız onu hasta ediyordu. Bu yüzden sarışın olan bir kez daha onunla göz teması kurmaya çalıştığında, birkaç şey zırvalayıp geçiştirmeye karar verdi. "Çok yakışmış. Oldu mu?" Aynı anda kafasını yukarı kaldırmış ve bakışlarını tavana dikmişti. Nasıl olsa o cüce buraya ulaşamazdı. Bu fikir yüzünden az daha sesli gülecekti.

Fakat Hyejoo'nun düşündüğü senaryo gerçekleşmedi. Chaewon teşekkür edip uzaklaşmak yerine tekrardan göz teması kurmaya çalışıyordu. "Cidden miii?" Kullandığı ton mu, yoksa Hyejoo ile aynı boya ulaşabilmek için zıplaması mı daha tatlıydı, kestirmek güçtü.

Ve o an, Chaewon için de beklediği senaryo gerçekleşmedi. Belki de fazla ileri gitmişti. Evet, Hyejoo sonunda ona bakmıştı ama gözlerinde şimdiye kadarki en soğuk, en korkutucu ifadeyi taşıyordu. Sanki bir kurtmuş da, Chaewon'u oracıkta paramparça edebilirmiş gibiydi. Sarışın olan yutkundu istemsizce. En ufak bir harekette bulunmaya bile cesaret edemiyordu.

Bu arada Hyejoo'nun gözleri ise, avını süzüyormuşçasına Chaewon'un yüzünde geziniyordu. "Çok yakışmış." dedi birden. Hiç de vahşi bir kurda benzemiyordu kullandığı ton. Daha çok, küçük bir çocuğun masumluğu sinmişti sesine. Ve zaten hemen sonra,  tam da çocukların yapacağı bir şey yaparak, arkasına bakmaksızın koşmaya başladı. Fakat daha da garibi, "Yardım edin!" diye bağırıyordu. Yangın artıyordu.

Az sonra bir öğretmen onu durdurdu ve problemini sordu. Hyejoo sanki az önce bağıran kendisi değilmiş gibi, "Ne problemi? Kimin problemi varmış? Boşverin hocam siz, ben yardımcı olurum." diyince, bu süreç Hyejoo'nun son derste rehberlik servisine çağrılmasıyla son buldu.

Elbette Chaewon olayın koşu kısmına şahit olmuştu yalnızca. Neden Hyejoo iki yıldır ondan kaçıyordu? Anlam vermesi imkânsızdı. Bazen Chaewon, onun kendisinden nefret ettiğini bile düşünüyordu. Ama nefret etse böyle yapmazdı ki? Yoksa yapar mıydı?

Rainy Day | Golivia ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin