Sanırım şuan yapacağım şey hayatımda yaptığım en utanç verici şey olacak...
Öncelikle ben Petunia, her 17 yaşındaki kızın yaşayabileceği olaylar yaşadım. Her 17 yaşındaki kızın üzüleceği kadar üzüldüm, sevineceği kadar sevindim, kızacağı kadar kızdım ve eğleneceği kadar eğlendim. Aslında hayatım gayet monoton ilerliyor. Ailem sürekli kavga ediyor, babam hala annemi aldatmaya devam ediyor, ablam sürekli farklı kişilerle yatıyor ve hepsine aşıkmış gibi davranıyor, arkadaşlarımsa sürekli aynı ruh hali içinde...
Sissy sürekli depresyonda, her akşam ağlarken kız grubumuza snap atıyor. Sevgili olduğu çocukla sadece kendiyle çok ilgileniyor diye çıkıyor. Aşırı güzel ama her zaman çok çirkin olduğunu düşünüyor ve ince olmaktan nefret ediyor.
Önce en sevdiğim iç çamaşırı takımımı giyinmem gerek...
Ilene hiçbir zaman hiçbir şeyi umursamıyor. Çoğu şeyi en az beş kişi söylediğinde kavrayabiliyor ve erkek seçimleri berbat ama sürekli mutlu... Güzel bir yüzü yok ama eğlenceli diye çekici bir yanı olduğunu söylerler bu da onun her zaman farkında. Ha bir de, Ilene benim 17 yıllık arkadaşım. Doğduğumuz ilk andan beri birbirimizi tanırız ve birbirimizin en yakın arkadaşıyız.
Tanrım bunu neden yapıyorum onu bile bilmiyorum.
Carrie 12 yaşından beri aynı çocukla ve o ne isterse yapmaya devam ediyor. Ilene'le yakın zaman küstüler çünkü sevgilisi Ulman Ilene'in umursamazlığını ve rahatlığını hiç sevmiyor ve Carrie'yle konuşmasını istemiyor. Ve güya Ilene'in yakın arkadaşı olan Carrie sırf sevgilisi için arkadaşlığını bitirdi. Her neyse zaten bu hayatta tek yaptığı şey sevgilisinin sözünü dinlemek.
Tamam belki ona üç yıl boyunca aşık kaldım ama bu aşkımı göstermek için uygun bir şey değil sanırım...
Hail'in tek derdi de kendini her ortamda göstermek. Kilosu ortalamanın biraz daha üstünde ama yine de vücut kıvrımları erkekleri baştan çıkarabilir diyebileceğimiz bir kız ve ailesi zengin olduğu için kendini çok beğenmiş ve bir ortamdaki tüm ilgiyi kendi üstüne çekmeye çalışır.
Ona aşığım, ona takıntılıyım, ona saplantılıyım ve kiminle olursam olayım, kimden hoşlanırsam hoşlanayım hep aklımın bir köşesinde dolanıp duruyor. Hem eğlenceli olacak hadi ama
Evetttttt işte benim mükemmel arkadaş ortamım da bu. Bize kısaca Kaşar's On Point diyebilirsiniz.
Bunu yapmalı mıyım bilmiyorum, hayatım boyunca böyle bir şey yapmadım.
Yedi aylık sevgilimden daha yeni ayrıldım. Yaklaşık beş altı gün oldu ve açıkçası ondan ayrıldığımdan beri daha rahatım. Beni sürekli kontrol etmeye çalışması bir yana sürekli kendi hayal dünyasında yaşıyor ve beni sürekli saçma sapan şeylerle suçluyordu. Bir gün ondan ayrılacağım için korkması da işin cabası. İkimiz de mutlu değildik ve sadece birbirimizi yiyip bitiriyorduk, o sürekli geçmişi yüzüme vuruyordu ve ben sinirlendiğim zaman da normale söylemeyeceğim laflar söylüyordum. Sağlıklı bir ilişki değildi, zaten bence ciddi psikolojik rahatsızlıkları vardı ve sanki her söylediği sözü beni üzmek için söylüyordu.
Sürekli kavga ediyorduk. Ben her şeyin konuşularak halledilebileceğini savunurum ancak biz konuştuğumuzda daha çok kavga ediyorduk. Bazı şeyleri halletmemizden üç gün sonra tekrar başka bir konu üzerine kavga ediyor ve yine barışıyor ve yine kavga ediyorduk. Artık sıkıcı olmaya başlayan sinir bozucu bir döngünün içinde gibiydik.
Ondan hala hoşlanıyordum belki de ama ona uzakken onu daha çok seveceğimi biliyorum. Birlikte olduğumuz zaman onu sevdiğimi hissedemiyordum sadece sinirleniyor ve kırılıyordum ama onun olmadığı bir yerde onu özlüyordum. Çok saçma bir ilişkiye sahiptik ve bana kalırsa kesinlikle yapılması gereken şeyi yaptım.
Bence çok da ahlak dışı değil, sonuçta bunu bizim jenerasyonumuzda olan çoğu ergen kız yapıyor. Hem en fazla ne olabilir ki?
Okuduğum okul kesinlikle mükemmel değildi. Her lise gibi eksileri daha fazlaydı. Hatta yaşadığım şehirdeki en garip özel okulda okuyordum diyebilirim. Kız çömezlerin tek amacı mezun olacaklara vermek, erkek çömezlerin tek amacı da hocalarla kesişmekti. Mezun olacaklar üçe ayrılıyordu:
1. İneklemiş, kendini tamamen sosyal açıdan resetlemiş ve ders çalışmaktan ağzından köpük gelen tipler.,
2. Sınav stresi çok olmadığı için gezip tozan ama ders zamanı gelince ders dinleyen, genelde her hafta sonu kulüplerde takılan tipler,
3. Babalarının ve annelerinin şirketlerine güvenen, genelde tek amaçları boş takılmak olan tipler. Kız olanları genelde arabalı, üniversiteli sevgili yapıp hava atıyor; erkek olanları da yeni gelen çömezlerin meme ölçülerini kesin tahmin edene ödül veriyor, iki haftada bir özel grup buluşmalarında ot çekiyorlardı.
Büyük ihtimalle fotoğrafı açıp bakmayacak bile. En azından biraz eğlenmiş olurum ayrıca baksa bile umursamayacağına eminim. Bakmasa zaten kimse bilmeyecek değil mi?
Çömezler ise dörde ayrılıyordu:
1. Lise geçtiği zaman rahatlayacağını düşünmüş ve her şeyi salmış tipler. Bu türler genelde artık liseli olduğu için kendini olgun sanan ve bir anda sigara ve alkole tapan insan taneleri,
2. Utangaçlıklarından dolayı pek de ortamlara girememiş ve her şeye uzak kalmış tipler,
3. Hemen üst dönemindekilerle kanka olup okulda nelerin döndüğünü öğrenip ona göre davranan tipler,
4. Vere vere verem olan, merveler kızları. Tabii ben onlara böyle sesleniyorum. Daha spesifik bir isimleri yok.
Bunu yapıyorum. Evet yapıyorum. Ama önce doğru açıyı bulmam gerek...
Lise 2 ve 3'lerde ise sayamayacağım kadar türde insan topluluğu vardı. Her şey zaten lise 2'de başlıyor ve lise 3'te de ya son buluyor ya da gidişatı belli oluyordu. O yüzden belli bir tipte insan kitlesi sayılamıyordu.
Tamam bu bence gayet iyi oldu. Gönderiyorum...
"G Ö N D E R İ L D İ"
İşte bu benim hayatımı anlamanız için yeterli bilgilerin en kısa özeti.