Eliz Su İlbey
Gelen misafirlerden kurtulup ağaç evime çıkmak istiyordum.Olabildiğince çabuk!Şaşırtıcı olan bunu misafirin oğlu sağlamıştı."Ağaç eve çıkabilir miyim?" demişti.Misafirleri memnun bırakmak isteyen dedem anında gözlerime baktı.Bakışlarından yapmam gerekeni anlamıştım.Çocuga dönüp "hadi gidelim" dedim.Geldiklerinden beri ona hiç bakmamıştım.Imm..Yakışıklı çocukmuş. Ayakkıbalırımızı giyip bahçeye doğru ilerledik.Bahçenin köşesine ağacın altına gelince elimle işaret edip "hadi çık" dedim bıkkınca.O da "olur mu öyle şey hadi" dedi.Hmm kibar çocuk.Merdivenleri çıkmaya başladım . Hem yakısıklı hem de kibar . Ayy ne diyorum ben ya böyle. Ne diyceksin canım sadece çocuğa duyduğun hayranlığı anlatıyordun . İç ses ne zamandır yoksun. Evet canım çok mu özledin yoksa .
-Ne özliycem be seni
-Anlamadım
-Iı şey yok bise
-Ama sen bişe söyledin tekrarlar mısın?
-Bi an önce gitse dedim oldu mu?
-Gitmemizi mi istiyorsun?
-Evet
-Pekala
İç sesimle yaptığım ufak tartışmam yüzünden ona gitmelerini söylemiştim resmen oysaki ben kalmalarını istiyordum. Sen adını bile bilmediğin çocuğun kalmasını istiyorsun tatlım . Sen sus iç ses hepsi senin suçun.Kısa bir sessizliğin ardından o hızlı bi şekilde merdivenleri indi.Umarım dedeme bir şey söylemez. Peşinden gittim.Dedemlerin oturduğu yere varınca babasına seslendi."Baba hadi toparlan istenmiyoruz burda" dedi. İstenmiyoruz derken bana bakmıştı. Gözleri kahverengiydi. Gözleri kumral saçlarına o kadar çok yakışmış ki..ne diyorum ben yine yaa. Misafirler gittikten sonra bugün yediğim ikinci dayağı yiycektim. Babası (adı ayhan)yavaş yavaş hazırlandı. Onlar arabaya ilerlerken dedem kolumdan tutup bir tokat attı bana. Bayağı sertti. Bugün yediklerimin en sertiydi. Öyle bir ses çıktı ki...Ayhan amca dönüp baktığında dedem bana bir tokat daha atmıştı. Bunu gören Ayhan amca koşarak dedemi benden uzaklaştırdı. "Kızım hadi git tüm eşyalarını topla"dedi.Dedeme dönüp"bu kızın sizden başka kimsesi var mı?"diye sordu. İçeri gidip tüm eşyalarımı valize doldurdum. Çıkmadan önce son kez aynaya baktım. Dudağım patlamıştı ve gizlediğim morluklar ortaya çıkmıştı. Artık gizleme gereği duymuyordum. Valizimi ve ceketimi alıp dışarı çıktım. Ayhan amca valizimi alıp arabaya koydu. "Bin hadi Eliz Su" dedi. Yavaşça arabaya ilerleyip arka kapıyı açtım.Son kez dedeme bakıp arabaya bindim. Gidiyorduk işte. Karışmış uzun saçlarımı önüme alıp düzelttim. Sessizce "Ayhan amca nereye gidiyoruz" diye sordum. Ayhan amca uzun uzun açıkladı:"Eliz Su dedenle konuşup anlaştık bundan sonra bizimle yaşıycaksın biz nereye sen oraya artık. Bizim yanımızda rahat ol güvendesin. Şimdi ise Kayseri'ye gidiyoruz.Ee ne düşünüyosun peki?"
Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Şimdi ben bu yakışıklı çocukla mı yaşıycaktım? Evet tatlım aynen öyle oldu. Vur beni iç seesss.. "Ayhan amca çok teşekkür ederim size yük olmiym" kibarlığı ve inceliği elden bırakmamaya gayret ediyorum. Benim bu söylediğime ne yükü demişti. Sonra da yanımdaki yakışıklıyla kaynaşmamızı birbirimizi tanımamızı söyleyip kulaklığı takıp arabayı sürmeye devam etti. Ben ise ilk adımı ondan bekleyip sessizce etrafı izledim. Yanımda bi hareketlilik hissedince başımı çevirdim. Uçta oturmayı bırakıp hemen yanıma oturmuştu. Elinde peçete vardı. Sessizce "izin ver temizliyim öyle durma" dedi. Başımı sallayarak onu onayladım. Büyük ihtimal yapacağı şeyi biliyordu. Onun ellerine bakmak yerine yüzünü incelemeyi tercih ettim. Esmer tenli,kahve gözlü,kumral,düz bir burun ve ince dudaklar..Elmacık kemikleri çok belirgin ve yüzünde ufak tefek yaraların bıraktığı izler vardı.Ah tabi yaa. Adını sormadım. O elindekini dudağımın kenarına değdirmeden "Adın ne" diye sordum. Gözleri benimkileri buldu bi müddet bekledikten sonra adını söyledi.Edis...İsimlerimiz benzerdi. "Güzel isim kim koymuş" dedim."Annem" dedi usulca. Başımı salladım. O ise elindekini yavaşca dudağıma sürdü. Onu izlemeye devam ettim. Gözlerimi onun gözlerinden alamıyordum. Elindekileri bıraktıktan sonra yüzü bana bakacak şekilde oturdu. Ben ise hâlâ onu seyrediyordum. Gözlerim bir kez daha onunkilerle buluştu. Gözlerimi kaçırmadım. Sonra önüne döndü. Ben bir müddet daha ona baktım.
-Neden bana öyle bakıyorsun?
-Nasıl bakıyorum?
-Öyle işte tüm dikkatin benim üzerimde sanki
-Rahatsız olduysan özür dilerim ama ben sadece gözlem yapmayı seven biriyim
-Hmm peki yaptığın gözlemleri kaydediyo musun bari?
-Yani sayılır her şeyi hafızamda tutuyorum sonra ise çiziyorum.
-Peki en çok neyin gözlemini yapıyosun?
-Hoşuma giden her şeyin
-Bu demek oluyoki senin hoşuna gittim.
-Hayır hoşuma giden yüzün seni tanımıyorum. Tanıdıkça belki.
-O zaman tanışalım
-Nasıl?
-Mesela ben seni az çok tanıyorum
-Mesela ne gibi?
- Imm mesela çok güzelsin herkesin ilgisini çekebilecek kadar. Diğer kızların aksine makyaj yapmayı hiç sevmiyosun yüzündeki yaraları kapatıyosun bi tek. Spor yapıyosun ve büyük ihtimal dövüş sporu. Hayvanları çok seviyosun. Zeki bi kızsın. Doğaya ilgin var ve ara sıra kamp yapıyosun. Başkaa ...
-Dur bi dakka. Sen tüm bunları nasıl bilebilirsinki?
-Gözlem yapmayı seviyorum diyelim
-Bu kadarı da olmaz bence
-İlk olarak güzel olduğun bariz bi şey makyaj yapmadığın da belli.Kasların var ve ağaç evinde altın madalya vardı. Hayvanlar ise mama ve su kabından anladım. Her insan zekidir ve kamp çantan var ordan ufak bi tahmin yürüttüm. Hepsi doğru mu gerçekten?
-Evet ama ben senin hakkında hiç bi şey bilmiyorum
-Tahmin yürüt
-Pekala yakışıklısın ve bakımlı. Bakım büyük ihtimal kızları biraz daha etkin altında tutmak için. Küçükken çok yaramazdın elini de o yüzden kesmiştin. Derin kesmişin ki dikiş atılmış. Saçlarında ufak bi saç kıran var ve sen bundan rahatsız deilsin. Aksesuar takmayı seviyorsun. Yemek seçmiyosun ama yemek yemeyi sevmiyosun bu yüzdende zayıfsın. Ama zayıflığı kapatacak kadar kasların var. Fotoğraf çekinip paylaşmayı çok seviyosun galibaa doğru mu?
-Gerçekten hiç bi şey bilmiyosun sen daha iyi gözlem yapmışsın.Vay canına.
-Eee meslek sırrı diyelim.
Bunu söylerken göz kırpmıstım ikimizde gülmeye başladık. Beni çok iyi anlatmıştı gerçekten ve ben de karşılığını vermiştim. Ayhan amca gülme sesimize dönüp bakmıştı. Eğlendiğimizi görünce gülümseyip önüne dönmüştü. Edis'le birbirimize baktık o hâlâ gülümsüyordu onu görünce hafifçe tebessüm ettim.Telefonunu çıkarttı.
-Fotoğraf cekinebilir miyiz?
-Hayır Edis
-Neden
-Sevmiyorum
-Ama takipcilerim merak ediyo
-Beni etmiyorlar ya
-Aslında seni merak ediyolar
-Edis naptın çabuk söyle
-Bundan sonra yalnız deilim.Bizimle kalacak bir arkadaşım var diye durum paylaştım.
-Aferin bul birini cekil paylaş artık
-Ya Eliiz nolur ki cekinsek
-Edis nerdeyse aynı yaştayız
-Nolmuş yani
-Yanlış anlarlar
-Bi şey olmaz zaten onlar benim takipcilerim benim hesabımı rahatsız ederler bir tek ve ben zaten onlarla başa çıkmasını tecrübe ettim.
-Ya benim hesabımı bulurlarsa.
-Yüzünü göstermeden cekiniriz fotoğrafları.
-Off peki tamam.
Hemen kamerayı açıp iyice yanıma oturdu.Kolunu omzuma attı. Bende saçlarımı iyice önüme getirip başımı hafifçe onun boynuna doğru gömdüm.Edis ise başını benim kafamın üstüne koydu. Bir kaç tane fotoğraf çekti ve son fotoğrafta gıcıklık yapıp eğdiğim başımı çenemden kaldırıp alnımı öptü. Ben o şoku atlatan kadar çoktan ilk cektigiyle son çektiği fotoğrafı paylaştı. Sonra hemen elinden telefonu alıp paylaştığı fotoğraflara baktım. İkisinde de çok tatlı çıkmıştık aslında. Sinirli sinirli Edis'e baktım dudagını dişliyordu.
-Ama napiym içimden geldi öyle yapmak
-Edis eğer o son fotoğrafın altına ufak bile olsa bi îma yapan olursa Kayseri'ye gidince arabadan iner inmez kaçsan iyi edersin.
-Bana kıyamazsın ki sen
-Görürsün Edis
Elimde onun telefonu ufak bi yorumu bekliyordum. Çok geçmeden o mesaj geldi. Telefonu Edis'e gösterip "arabadan inince kaç"dedim.Edis ise telefonu elimden alıp mesajı okudu.
-Sevgilinle çok tatlı bi çift olmuşsunuz Edis.Mutluluklarr ;)DUYURU!
Bazı durumlardan dolayı ikinci bölüm geç yayınlanacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE
Teen Fictionİki farklı birbirinden bağımsız insan...İkiside birbirine oldukça zıt karakterde.Bu hikaye benim Hikayem. Bu hikaye iki kendini bilmez aşığın hikayesi...Bu bizim hikâyemiz dostum. İçerisinde Text bulunmaktadır (E olsun bi zahmet gençler nasıl konuş...