schedule#2

759 81 66
                                    


Johnny ve Ten mağazada, daha doğrusu kabinde geçirdikleri bir buçuk saatin ardından Ten'in almaya karar verdiği üç tişörtle çıkmışlardı. Cadde git gide kalabalıklaşırken Ten'in içini tanınma endişesi sardı. Fanlar değerliydi tabii, ancak boş ve sakin bir gün de geçirmeyi istiyordu.

Ten gergince şapkasıyla yüzünü biraz daha kapattığında Johnny onu fark ederek elini tuttu. Etraftaki insanları pek kafaya takmıyordu. Sonuçta elini kalabalığın içinde kaybolmaması için de tutuyor olabilirdi, değil mi?

İkisi caddede yürürken Kun ve Jaemin ile karşılaşmış, bir süre beraber gezdikten sonra Jaemin'in acıkması ve Ten'in canının dondurma istemesi üzerine ayrılmışlardı. Kun ve Jaemin yürüyerek kalabalığın içinde kaybolduktan sonra Johnny ile Ten de tatlı satan büfelerden birine yanaşmıştı.

İkisi de istediği şeyi aldıktan sonra Johnny'nin bildiği birkaç güzel mağazaya da uğradılar. Yaklaşık dört saatin geçmesinden sonra altı kişi bir kafede tekrar buluşmak üzere anlaşmışlardı ve kafeye giderken Johnny ile Ten tekrardan Jaemin'le Kun'u görmüşlerdi.

Dört kişi aynı anda kafeye girdiğinde kendilerine dönen birkaç yabancı bakışa aldırmayarak Taeil ve Mark'ın oturduğu uzun, büyük masaya ilerlemiş ve sandalyelere yerleşmişlerdi. Yarım saat içerisinde kalan dört kişi de gelmiş ve günün ikinci siparişleri verilmişti. Kimse tam olarak aç hissetmediği için, otele döndüklerinde zaten yemek yiyeceklerini de düşünerek ağır şeyler istememişti. Sadece ortaya birkaç atıştırmalık ve içecek sipariş etmişlerdi.

Havanın kararmaya başlamasıyla beraber üyeler hesabı ödeyip kafeden çıkmış, bir süre ne yapacaklarını düşünerek yürümüşlerdi. O sırada Lucas'ın gözüne bir yerin renkli tabelası çarpmış ve oranın bir bar olduğunu görerek sırıtıp yanındaki Kun ve Taeil'i dürtmüştü. Üç kişinin yavaşlayıp bakmaya başladığı yere dönen üyelerin hepsi aynı şeyi düşünüyordu.

"Bekleyin, Chenle ve Jaemin'in girmesine izin verecekler mi? Ayrıca Lucas da reşit sayılmaz." diye sordu Kun bakışlarını üçünün üstünde gezdirerek. Taeil 'bir şey olmaz' anlamında elini salladı.

Johnny,"Oraya girebilmeleri için yanlarında bir yetişkin olması yeterli." dedikten sonra herkes barın girişine ilerledi. Güvenlikler kimliklerini veya yaşlarını bile sormadan geçmelerine izin vermişti.

İçerisi oldukça hoştu. Pek kalabalık olduğu söylenemezdi. Her barda görüldüğü gibi klasik neon ışıklar yoktu. Sadece oturma yerlerinde masaların üzerinde birer lamba vardı ve bu, etraftaki duman ile karışınca ortama farklı bir hava vermişti. Rahatsız edici sesli müziklerin aksine, daha sakin bir şarkı çalıyordu.

Üyeler masaları birleştirerek herkesin sığabileceği bir oturma yeri yarattıktan sonra ellerine gelen menüye baktılar. Gözleri tanıdık bir şeyler ararken birkaç kişi dönerek Johnny'ye baktı. "Neden bana yılın içicisiymişim gibi bakıyorsunuz? Kafanıza göre sipariş verin bir şeyler." Johnny'nin tepkisinden sonra birkaç kişi menüleri bırakarak etrafta dolanan garsonlardan birini çağırdı.

Taeil, Kun, Ten ve Johnny kendi içkilerini sipariş verirken Lucas hala onları alkolsüz kokteyl dışında bir şeyler içmek için ikna etmeye çalışıyordu. Taeil en sonunda kaşlarını çatarak ona döndü. "Sarhoş olursan hangimiz seninle ilgileneceğiz? Daha doğrusu hangimiz ilgilenebileceğiz?"

"Hyung~hadi ama. Tek bir kokteylden bir şey olmaz." Taeil gözlerini devirdi ve pes edercesine nefesini verdi.

"İyi, ne yaparsan yap." Lucas sırıtarak garsonu tekrar çağırdı ve merak ettiği içeceği sipariş ederek diğerleri gibi beklemeye başladı.

schedule//johnten Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin