One

1K 36 5
                                    


Medyada ki şarkıyı dinlerseniz sevinirim çok sevdiğim bir şarkıdır. İyi okumalar💜
______________________________

"Seni onu izlerken izlemek kadar can yakıcı bir şey hatırlamıyorum.  İnsanlar sizin çıkmanızı zaten istiyorken onlara bunu verip okul başkanlığına aday olmak zekice kabul etmeliyim. Zekice fakat acınası tıpkı benim şuan ki durumum gibi acınası ve zavallı.

Aslında senin için harika bir fırsattı hem hoşlandığın kişiyle mantık ilişkisi içerisinde olucaktın hemde hayalini kurduğun okul başkanlığı altın tepside eline verilecekti. Cidden bu kadar şanslı olmayı nasıl başardın? Şanslı ve aptal, daha doğrusu kör. Gözünün önünde olan ve sana sırılsıklam aşık birini görmek yerine senden sadece çıkarı olduğu için çıkan birini istemek, gerçekten çok mu aşıksında önünü görmüyorsun? Neden seni üzen birinin peşinde  koşuyorsun hala?

Sanırım seni en iyi anlayacak olan benim. Ne kadar yorucu bir şey olduğunu biliyorum ama ben hep senin yanındayım 'en yakın arkadaşın' olarak. "

Yazdıklarına son kez bakıp sol gözünden akan yaşı elinin tersiyle sildi genç adam. Derin bir nefes alıp masaya dayadığı ellerinden destek alarak ayağa kalktı. Masadaki günlüğün kapağını kapatıp, günlük kapağına ufak, ürkek bir öpücük kondurdu. Şuan fazla duygu yüklüydü ve bu onun uzuvlarını iyi kullanamamsına yol açıyordu.

"Tae~" salondan gelen sesi duyduğu gibi günlüğü kitaplığın üçüncü rafına kırmızı kapaklı defterin yanına koydu. Odasının kapısının açılmasıyla kapıya doğru döndü.

"Sana sesleniyorum duymuyor musun? " Koyu renkli irislere bakarken yutkundu genç adam. "Üzgünüm duymamışım. Ne oldu neden geldin sen? "

"Seçimlerde posterleri okula asmama yardım edicektin unuttun mu? " Aklına yeni gelen düşüncelerle alnına sertçe vurdu genç adam. "Aklımdan tamamen çıkmış. Saat geç oldu okul kapalı yarın mı yapsak? " Karşısında duran bedenin irislerine bakmamaya özen göstererek kurmuştu cümlelerini.

"Okuldan izin aldım istersek şimdi gidip yapabilirmişiz. " Saat akşam sekiz, karanlık okul,  platonik bir aşık, platoniği en yakın arkadaşı olarak gören bir aptal bunlar yanyana geldiği zaman genç adamın kalbini durdurabilicek düzeyde stres demekti.

"İ-iyi gidelim o zaman. " Bileğine dolanan el ile bedeninin üst kısmı kaskatı kesilmişti. Aşık olduğu adamın elinin dokunduğu yerlerin yandığını hissetmeye başlamıştı. (Y/N: BU NASIL BİR CÜMLE BÖLE XJKEMXIBEIXLPSM)

🌠🌌🌌🌠

Kapalı okul kapısının üstünden atlamaya çalışan aptal çocuğu izlerken söylendi Tae. "İzin aldığını söylememiş miydin sen? "

"Öyle mi demişim?  Dememişimdir sen yanlış anlamışsındır? " Umursamazca cevap veren bedenin arkasından söylenerek kapıya tırmanmaya çalıştı. "Bu olay bitsin ağzına sıçmazsam bana Tae demesinler! " Duyduğu cümleyle kıkırdamaya başlayan cocuğu kafasına vurdu Tae.

Kapının arkasına geçtikleri sırada Kook çantasından posterleri çıkartıp birazını Tae'ye verdi.  "Sen bunları bahçeye yapıştır ben de okulun içine işin bitince sahada buluşuruz tamam mı? " Eline aldığı posterlerle onayladığını belirten Tae bahçenin bir köşesinden posterleri asmaya başladı. Posterleri incelerken farketti Kook'un ne kadar yakışıklı çıktığını. Kafasına gelen bir anlık düşünceyle ne bok yediğinin farkına vardı.  Kook'un bu güzel fotoğrafını bütün okul görecekti, ona herkesin ulaşabilecek olması sinirlerini bozmuştu.

İkisi de posterleri asmayı bitirmiş okuldan çıkıp evlerine geçmişlerdi. Tabi Tae evden hemen geri çıkıp okula gitmiş ve posterleri sökmeye başlamıştı. Korkuyordu birine yakalanmaktan fakat bu posterleri sökmezse hem Kook'un başı belaya girecekti hem de insanlar onun bu halini görecekti. Ve birinci kısım daha çok canını yakıyordu.

Bahçede asılı olan bütün posterleri söküp çöpe attığında içeri girmek için hazırlanıyordu ki ensesine gelen el ile neye uğradığını şaşırdı.

"Minho?!  Senin derdin ne?" Ensesini ovalarken delici bakışlarınıda eksik etmemişti. "Bunu benim demem gerekmiyor muydu?  Ne arıyorsun bu saatte burada? " Diyip saatini göstermişti. Saat 10'a geliyordu ve daha içeride nereye asıldığı belli olmayan posterleri sökmesi gerekiyordu.

"Minho bana yardım edersen istediğin bir şeyi yapacağım söz veriyorum! " Dedi Tae yalvaran gözler ve önünde birleştirdiği elleriyle ne kadar tatlı olduğunu bilmeden. Görüntüye karşı yutkunmasının ardından Minho ağzını araladı.

"Henüz aklımda bir şey yok ama yardım edersem istediğimi yapacaksın değil mi? " Suratında ki sinsi gülümsemeyle bu sefer yutkunan Tae olmuştu. Başını yukarı aşağı 'Tamam. ' anlamında sallayıp Minho'nun elini tutup okul binasının içine girdi.

"Jungkook'un başkanlık için yapıştırdığı posterleri sökmeme yardım edeceksin. " Diyip Minho'yu üst kata gönderdi. Okul altı katlıydı ve Jungkook'un ne kadar poster asmış olabileceği aklına geldikçe boncuk boncuk terlemesine engel olamıyordu.

Karanlık koridorun ışığını açtığında ağzından istemeden de olsa bir cümle çıkmıştı.

"Hay sikeyim bunlar ne?! "

🌠🌌🌌🌠

Saat 12'yi geçmiş okulun en üst katında olan son posteri çıkartıp Minho ile aşağı inmeye ve sızlanmaya başlamıştı Tae.

"Bu çocuk bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar şeyi astı? " Yanındaki bedenden onaylayan mırıltılar bile olsa bir şey duymayı beklerken doğru bir cümle duyup sustu.

"Arkadaşın çok şanslı birisi ilk defa bir arkadaşı için bunları yapan birini görüyorum." Diyip Tae'nin sırtını sıvazladı Minho.

"Ayrıca ne istediğimi biliyorum artık.  Şimdi fazla yorulduğun için bir şey demiyorum yarın okulda söylerim. " Diyip göz kırpıp sinsice gülmüştü.

Tae yutkunup Minho'nun suratına korku dolu bir ifadeyle bakmıştı ve lanet olsunki yine çok tatlıydı.

"Korkmam gerekiyor mu Minho? " Arkası dönük yürümekte olan Minho duyduklarına karşı sırıtıp cevap verdi.

"Evet, hem de çok. " İçinden 'Sıçtın Tae dikecek tüy ara şimdi. ' diye geçirmeden edemedi genç adam.

_____________________________

Öncelikle selam! Bu benim ilk ficim ve hatalarım olursa şimdiden özür dilerim

Bana ve ficime iyi davranın lütfen seviyorum sizi💜💜💜

Let Me Love You//TaeKook//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin