‘’Aaa bak bizimkiler orada, köşedeki masada hadi yanlarına gidelim’’ Ayşegül ile birlikte yanlarına gittik. Mert anıra anıra ‘’oo nerdesiniz be kızım’’ diye söylendi. Bu sırada Efe yan masadan oturmamız için iki sandalye çekti.
Çağla gözünü telefondan ayırıp ‘’kızlar yeni bir alışveriş merkezi açılmış gidelim mi?’’ diye sordu. Ayşegül ‘’iyi tamam bir ara gideriz’’ diye kestirip attı.
Biz yedi kişilik bir gruptuk. Beraber büyüdük. Çağla grubun süslü, çatlak, alışveriş bağımlısı olan kızıydı. Ayşegül ise bütün gününü anime izleyerek geçirebilecek bir kızdı. Mert ve Efe grubun eğlenceleriydi. Fakat tek zıt yönleri Mert’in fanatik Fenerbahçeli Efe’nin ise fanatik Beşiktaşlı olmasıydı. Emre müzikten anlayan, ailesinin kafesinde garsonluk yaparken çaldığı şarkılarla bunu kanıtlayan bir tipti.
Gözümün önünde sallanan el ile kendime geldim. Uygardı. Uygar Allah için taş gibi çocuktu.
Ben Elif. Size flamingonun hikayesini anlatacak olan kişiyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flamingo
Teen FictionKoca bir çölde kum tanesi olmak yada okyanusta su damlası olmak… Ama en güzeli milyonlarca insan arasından senin en iyi arkadaşın olmak