Atolye

95 9 4
                                    

Aç şu kapıyı lanet olası adam. Aç işte aç!

20 senelik evimizin girişindeki tahtaların cızırdamasını nerde olsa tanırdım. Babam geliyordu. Kapıyı sonunda açabildi. 

Kapıyı her zamankiölü bakışlarıyla beni süzerek açık tutmaya devam etti. Eğer hareket etmesem bunun sonsuza kadar süreceğine inandığımdan,babamı ittirip kenardan geçtim. 

Ev leş gibi sigara kokuyordu. Şaşırmadım. Masanın üzerinde açık olan 2 içki şişesi ve buz kabına baktım. Babam her zamanki gibi çok içiyordu. 

Oturdu ve bana baktı. Bakmaya devam etti. Sanki her zamankinden farklıymışım gibi. Sonra birden bire sanki hiç eve girmemişim gibi beni takmadan at yarışı izlemeye koyuldu.

Küf kokan merdivenlere tırmandım. soluk gri kapının üzerinde mavi bir F olan kapıyı açtım. Odamdı burası. Evin tek sevdiğim yeri.

Yerde dağılmış fotoğrafları, defterleri ve milattan öncesinden beri yatağımın sağ ayağının altına sıkışan cips kutusunu aldım.

Perdeyi araladım, ay ışığının odama girmesini istiyordum. Yavaşça yatağıma uzandım ve karmaşık, düzensiz ve aşırı dik yazıya baktım.

Annemin yazısıydı bu. Annemin ölümünden sonra eşyalarına bakarken kıyafet dolabının içinde bulmuştum bunu.

Her gün düzenli olarak okuyordum, her gün her sayfasında duygulanıyordum. Annemi çok özlemiştim.

Annem babamı nasıl görüyormuş yeni anlıyorum. 4 yaşındaki bir çocuk olarak bile anlıyordum annemin babama ve babamın da anneme deli gibi aşık olduğunu.

Annem benden hep minik yavrum diye bahsetmiş. Bir de beni şimdi görse keşke.

Hani derler ya, boşver lisede uzarsın diye. Aynen öyle oldu bende de. Lisede aniden uzamam basketbol takımına girmeme yarar sağladı.

Basketbol takımının yıldızıydım. Popülerdim tabii o aralar.

Birgün eve geç gelmiştim ve babam bana çok kızmıştı. Neden geç geldin diye böğürdüğünde isyan edip,

''Yeter be! Arkadaşlarımla basketbol da mı oynayamayacağım! Bıktım artık senin beni oyuncağın gibi görmenden , beni oğlun oalrak görüyor olabilirsin ama SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN! Ve bundan sonra da Basketbol oynamama karışmayacaksın.''

''Öyle mi?'' dedi ve kolumu birden pat diye kaldırdı. Kolumun acısından ölüyordum. Derken beni hastaneye götürdü.

Hastanedeki doktor, ''2 ay alçıda bekleyecek. 2 ay sonucunda neler olacağını bilmiyoruz. tekrar kontrole gelirse fizik tedavi yapabiliriz'' dedi. Meğerse kolumdaki kaslar yırtılmış.

2 ay bekledikten sonra tekrar basketbola dönmek istemedim. Doktorlar hiçbir sorunu yok diyordu ama vardı. Sağ kolumu kaldıramıyordum.

Basketbolu nedensiz (!) yere bırakışımdan dolayı okulun parasını basket bursuyla ödediğimden okuldan ayrıldım.

Lise 2de geldim yeni okuluma. SAAL. Okul 2 sene önce açıldığından yeni bi okuldu ve herkes yeni alışıyordu. Rahat gibiydim. Hatta Melih diye bir arkadaş bile bulmuştum.

Yarın okulun ilk günüydü ve ben Lise 3 e geçmiştim. Annemin günlüğünden birkaç paragraf daha okuyup yattım.

**

Sabah annemden kalan çalar saat ötmeye başladı. Ötmek derken, cidden ötmek. Kuşlu saat annemin favorisiydi. 

Geçen seneki kıyafetler hala bana olduğundan yeni kıyafet almamıştım. En son komşumuz Neriman teyze yıkamıştı onu, yıkayıp çekmeceye koymuştu. 

Aynı yerinde görmek beni şaşırtmadı. Yavaşça üstüme geçirip saate baktım. 10 dk sonra çıksam bile yetişiyordum.

Oturdum ve çantamı hazırladım. Herşey tamamdı. Kapıdan parmak üzerimden çıktım. Babamın beni duymasını istemiyordum.

Okula doğru yürüyüşte yolda bir yavru köpek gördüm. Herzamanki gibi çantamda olan küçük kutu sütü ona verdim.

Sevimli bi yüzü vardı. İsmini ''Mıçmıç'' koydum.

Mıçmıç sütünü içerken geç kaldığımı farkettim ve yardırarak okula koştum. 

Nefessiz kalıp durduğumda okulun demirleri gözüküyordu. Hemen sınıfa girdim. Yeni gri saçlı gıcık bir hoca vardı.

''Biz de tam kendimizi tanıtıyordu değil mi çocuklar? Merhaba, ben Serpil,Biyoloji öğretmeniyim, aynı zamanda 11-Tm-C sınıfının da sınıf öğretmeniyim. İlk kuralım derse geç kalınmamasıdır. Lütfen dışarda bekler misin?''

Kadın beni resmen sınıfımdan kovmuştu. Ben de kantine gitmeye karar verdim. İlk gün olduğundan herkes sınıfındaydı ve kimse atolyede değildi. 

Geçen yılımın yarısından fzlasını geçirdiğim atolyeye girdim. Yandan sesler geliyordu.Kapıyı ittirdiğimde turuncu saçlı bir kızı tahta oyarken gördüm.

''Selam'' dedim hafifçe.

Ürktü.' ''Selam' dedi, ''Ben Beril, ya sen?''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TuruncuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin