Soğuk hava kendini biraz daha belli ederken, tüm soğuk çelişkiye karşı üstümde kısa kollu ince bir kazak vardı. Yoldan geçen insanların tujaf bakışlarını umursamadan eve doğru yola koyuldum. Bundan yaklaşık 3 yıl önce ailemi kaybetmiş ve miraslarının arasında olan 2 katlı koca bir ev kalmıştı bana. Evin önüne geldiğimde pantolomun arka cebinden çıkardığım anahtarı zar zor deliğe soktum. Ellerim soğuktan dolayı işlevini yitirmişti. Hissetmiyordum. Soğuğun ellerime getirdiği bu hisssizlik keşke kalbimi de hissizleştirse diye içimden geçirdim. İçeri geçtiğimde dışarıya nazaran sıcak bir hava kütlesi vardı. Ellerimi petekin üstüne koyarak yaklaşık bir 10 dakika bekledim. Ağır adımlarla üst katta bulunan odama geçtim. Üstümdekileri çıkararak rahat kalçamın hemen altında bir şort ve sıfır kollu siyah bir t-shirt giydim. Evin içi sıcak olduğu için yaz günüymüş gibi takılırdım. Odadan çıkmadan da kapının dibinde olan pembe üstünde tavşan olan panduflarımı giydim. Saçlarımı ellemeyerek kalçama kadar uzamasına izin verdim. Daha sonra karnımın acıktığını hissettim ve mutfağa gidecekken kapı aniden vuruldu. Yavaş adımlarla kapıya ilerledim ve açtığım anda ağzıma uyuşturucu bir hava geldi. Gözlerimin kapanmasına müsade ederek kendimi bu sefer gecenin olmayan karanlığına hapsettim.