Alev o kadar kırmızıydı ki cehennemden kopmuş bir parça gibi görünüyordu. Etrafa yayılan duman, burada ne olup bittiğini anlamayı zorlaştırıyordu. Duyulan siren sesleri, kurtarmaya gelen insanların olduğunu belli ediyordu ama kimse bu enkaza yaklaşamıyordu. Görünüşe göre bu bir trafik kazasıydı. Harıl harıl yanan ateş, arabaları öyle bir kül haline getirmişti ki kaç aracın çarpıştığı anlaşılmıyordu. Enkazın içinden ses gelmiyordu. Belli ki sağ çıkan olmamıştı. Ana caddenin tam ortasında meydana gelen bu kaza, trafiği de tıkamıştı.
Kirli dumanın her tarafı kapladığı bu enkazın içinde kimsenin görmediği bir adam duruyordu. İnsanın ciğerlerini mahvedecek güçte olan bu dumandan etkilenmiyor gibiydi. Yavaşça üst üste binen arabalardan geriye kalan harabeye doğru yaklaştı. Üzerinde yırtık pırtık mavi bir giysi, altında ise şalvara benzeyen altın renginde garip bir şey vardı. Sağ omzunda saman renginde olan orta büyüklükte bir çuval taşıyordu. Saçları, önünde gürleyen alev gibi kırmızı, gözleri ise yemyeşildi. Donuk bir şekilde önündeki enkaza bakıyordu. Bir süre daha bu korkunç manzarayı izledikten sonra ayakta durmaktan sıkıldığını fark etti. Arkada kendisine bir köşe buldu ve yere oturdu. Çuvalını omzundan indirip yanına koydu. Olay yerinden biraz uzaklaşmasına rağmen yoğun duman, oraya kadar geliyordu. Derin bir nefes alıp dumanı içine çekti ve gülümsedi.
Yanık hayal kokusu... Siz alamazsınız bu kokuyu, ben alırım. Havada uçuşup duran gerçekleşmemiş hayaller... Siz anlayamazsınız bu kalplerin kırgınlığını, ben anlarım. Hayaller, zaman parçacıklarından yapılmıştır. Teknik olarak, "zaman" dediğimiz kavram, "hayal" ile aynı şeydir. Zaman bedavadır, hayal de öyle. Zaman geri gelmez, hayaller de gelmez. Bir kere salıverdiniz mi hayalinizi, bir daha aynı samimiyette inanamazsınız ona.
Kızıl saçlı adam, oturduğu yerden kalktı ve enkaza doğru yaklaşmaya başladı. Yürürken dumanı içine doya doya çekmeye devam ediyordu. "yanık hayal kokusu" diye bahsettiği şey, onu çok iyi hissettiriyordu. Siren seslerinin yaklaştığını duydu. Acele etmesi gerektiğini biliyordu. Basit bir zevki yüzünden görmemesi gereken kişiler tarafından görülmek istemiyordu. Enkaza iyice yaklaştı. Etrafını kontrol edip kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra omzundan çuvalını indirdi ve içini açtı. Kül olmuş araçların içinden küçük, tane tane ışık parçacıkları çıkmaya başladı. Bu ışık parçacıkları kısa bir süre sonra arttı ve birleşerek üç ayrı yuvarlak ışık demeti haline geldi. Üç ışık demeti, sanki canlılarmış da çok istiyorlarmış gibi birden çuvalın içine girdi. Adam gülümsedi ve geri çekilerek enkazdan biraz uzaklaştı.
Az sonra, ambulans ve itfaiye olay yerine vardı. Etrafa toplanan meraklı insanlar, görevlilerin işini zorlaştırıyordu. Büyük bir koşuşturma başladı. Ağlayan insanlar, enkazdan çıkarılan kişileri ambulansa götürmeye çalışan görevliler, biraz olsun şiddetini azaltmayan yangını söndürmeye çalışan itfaiyeciler... İnsanlar bu kazayı kolay kolay unutmayacak gibi görünüyordu.
Kızıl saçlı adam, koşuşturan görevlileri izlerken hiçbir şey hissetmiyordu. Bunca insanın duyduğu acı, onun bir tepki vermesine neden olmuyordu. Bundan rahatsızlık duyup duymadığından da emin değildi.
Çoğu insan, hayallerini boşa kullanır. Size şöyle açıklayayım; Hayaller, sürelidir. Bir tanesine sahip olduğunuzda size belli bir vakit verilir. Siz hayalinizi boşa harcarsanız, sonuçta elinize hiçbir şey geçmez. İnsanların büyük bir kısmı, harekete geçip bir şeyler yapmak yerine evlerinde oturup ulaşmak istedikleri amaç hakkında fantezi kurmayı daha çok seviyor. Keşke bilselerdi. O zaman her şey daha farklı olurdu. Belki o zaman, ben de var olmazdım. Ben olmasam, ne olurdu? Bilmiyorum ama ben olmasam bu döngü, dönmezmiş gibi geliyor. Yani, hayalleri har vurup harman savurmak insanların doğasında mı var? Böyle mi yaratılmışlar? Bunun hakkında kafa yorması gereken ben değilim, sizsiniz ama söylemek istediğim bir şey var. "Madem böyle yaratıldım, böyle olmak zorundayım." diye düşünmek yerine, insan olarak asıl "hayalimizin", doğamızı terbiye etmek olduğunu fark etsek, bunların hiçbiri olmazdı. Size anlatmak istediğim daha çok şey var ama önce bir yere gideceğiz. Daha doğrusu, üç kişiyi ziyaret edeceğiz. Bu üç kişinin ortak noktasını, az önce anlattıklarımdan yola çıkarak bulabilirsiniz. Size bir daha görmeye fırsat bulamayacağınız şeyler göstereceğim. Hazır mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYÂL TÜCCARI (TEK BÖLÜM 3500 KELİME)
Kısa HikayeHayaller Av , Hayal Tüccarı Avcıdır. Hayalin Ne Kadar?