HAYATIMIN SOL YANI

1 - Kahrolası Tanışma

Sabah farklı bir sesle uyandım. Şarkının melodisi bile yataktan kalkmama yetti. OneRepublic-Counting Stars çalıyordu. Alarmımın sesi değişmişti. Ah bu kesinlikle Tuğçe'nin işiydi. En sevdiğimiz şarkılardan biriydi. Sanırım ninni gibi gelmiş olacak ki 7 kere çaldıktan sonra uyanmıştım. Hemen banyoya koştum ve yüzüme buz gibi suyu çarptım. Dün geceden sonra ayılmak mucizeydi. Burak ve Tuğçe'yle bi araya geldik mi sınır tanımıyorduk. İçkide de. Üçümüzün arasında mükemmel bir dostluk bağı vardı ve koparılması güçtü. Dolabıma yöneldim ve Jack Daniels yazılı t-shirt le kot şortumu üzerime geçirip mutfağa indim. Kahvaltı yapmak için zamanım yoktu ve meyveli yoğurtla arabanın anahtarlarını kapıp dışarı çıktım. Babamın en güzel hediyesiydi bu kırmızı vosvos. Okula geldiğimde ilk dersi çoktan kaçırmıştım. Ders tarihti ve çok sıkıcı geçerdi. Öğretmenin de çok genç olduğu söylenemezdi. Tam bir işkence. Sınıfa girdim ve hemen Tuğçe'nin yanındaki yerime geçtim. Hemen konuşmaya başladı. "Neredeydin Buse? Neden geç kaldın? Sana anlatacaklarım var" diye çıkıştı. Alarm yüzünden olduğu söyleyince gözlerini devirdi sonra dayanamayıp güldük. "Sen ne anlatacaktın yeni bir boy friend mi yoksa okulda bir dedikodu mu var" diyip kıkırdadım. "Hayır tatlım Burak dün bizi eve bıraktıktan sonra biriyle kavga etmiş ve kim olduğunu hatırlamıyor sarhoş olduğu için. Ha bir de burnu kırılmış ama endişelenme sadece burnundaki şişlikle okula gelmek istemiyormuş" deyip güldü. Ama ben endişelendim ve görmeden rahat edemezdim. Zil hemen çalmıştı ve arabaya atlayıp Buraklara doğru yola koyulmuştum. Kasabamız küçük olduğu için bir yerden bir yere gitmek uzun sürmüyordu. Küçük bir yer olmasına rağmen herkesin maddi durumu iyiydi. Ve veliler bağış yaparak bu sene kasabadaki tek lisemizi tadilat yaptırdılar. Mükemmel olmuştu ve beni en çok sevindiren voleybol sahasında ki yeniliklerdi. Burak için yolda ki pastanede durup ıslak kek aldım. Muhtemelen dayak yediği için morali bozuktu. Akşam Burak'ı ve Tuğçe'yi bize film gecesi yapmak için çağırmayı düşünüyordum ani fren yapmadan önce. Az kalsın kalbim duruyordu. Önüme bir motor çıkmıştı ve sanki bunu bilerek yapmış gibiydi. Kesinlikle onun suçuydu. Derin bir nefes aldıktan sonra arabadan indim ve yanık lastik kokusunu göz ardı ederek motorun yanına geldim. Hiç sesini çıkarmaması üzerine sinirlenerek "Sen ne yapıyorsun? Daha dikkatli olsana. Az daha eziyordum seni. Bu freni yapabildiğime şükretmelisin bence" diye bağırdım. Hala sesini çıkarmıyordu ve kıpırdamıyordu da. Tam konuşmak üzereyken kaskını çıkardı ve aman Tanrım. Yüz hatları muhteşemdi. Çekici bakışları vardı ve rüzgarla gelen kokusu beni etkisi altına almaya yetmişti. Konuşmaya başlamasıyla kendime geldim. "Şu küçücük yerde bile araba kullanamıyorsan anahtarını babana vermelisin küçük kız" dedi ve kaskını takıp toz bulutu arasında gözden kayboldu. Şaşkınlıktan dilimi yutmuş gibiydim. Suçlu olan kendisi ve özür dilemesi gereken yerde egosunu konuşturdu. Ben az önce ona çekicimi demiştim. Hayır ahmağın teki. Baştan aşağı siyah ve dar giyinip kendini bir şey zannediyor. Kaslarını olabilir ama beyni kesinlikle yoktu. Onunla bir daha karşılaşmamak üzere arabaya bindim ve gazı kökledim. Bütün gün Buraklar da kaldım ve gece eve gittim. Tek başına yaşıyorsanız eve gitmek için pek de isteğiniz olmayabilir. Babamın işi genellikle İstanbulda'ydı. Annem 2 sene önce ölünce tamamen oraya bağladı kendini. Beni de yanında götürmek istemesine rağmen tercihim annemin anılarıyla dolu evimizde kalmak olmuştu. Merdivenlerden çıkıp banyoya girdim ve kendimi ılık suyun altına bıraktım. Duştan çıktım ve başka bir şey yapmaya halim olmadığı için kendimi yatağa attım. Sabah Tuğçe'yi de alıp okula geçtik. En arkadaki yerimize yerleştikten 5 dakika sonra öğretmen geldi. Biraz konuştuktan sonra bugün yeni bir öğrenci geleceğini ve kim olduğunu anlatırken kapı çaldı ve sözü yarı da kesildi. Yeni öğrenci içeri girdi ve ah lanet olsun.

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN.