-1-

295 10 1
                                    

Yazlığımızdan içeri ilk adımlarımı attığımda hiç zaman kaybetmeden kollarımın sızlamasına sebep olan valizlerimi bir kenara bıraktım.Bir hafta için gerçekten fazla eşya almıştım.Gerçi her ihtimale hazırlıkla olmak gerek değil mi? Bir elimi belime koyup diğer elimle alnımdaki ter damlalarını sildim.Çeşme'nin tek sevmediğim özelliği fazla sıcak olmasıydı.Hava biraz daha serin olsa yıllarca burada kalabilirdim.Tabi tek başıma!

Ailemle tatile çıkmak on altı yaşıma bastığımdan beri pek ilgimi çekmiyordu.Pek arkadaş canlısı olmadığım için birkaç yıldır yalnız kalmayı tercih ediyordum.Bilirsiniz ebeveynlerle tatil bir hayli sıkıcıdır.Tehlike yok! Macera yok! İçerek sabahlamak yok!

Tamam sonuncusu biraz abartıya kaçmış olabilir.Ailem yanımda olmasa bile öyle birşeye cesaret edebileceğimi pek sanmıyorum.Girişte dikilmeye devam ederken arkadan ittirildiğimde söylenerek diğer tarafa geçtim.Annem üç koca bavulu paytak paytak yürüyerek taşımaya çalışıyordu.Hazırlıklarla pek ilgilenmediğim için ne aldıklarına pek dikkat etmemiştim.Gerçekten bu kadar eşya fazlaydı.Başımı açık duran kapıdan dışarıya uzattığımda taşınmak için bekleyen iki bavul daha olduğunu gördüm.Güneş eşyalarını odasına doğru götürürken, "Bir hafta için bu kadar eşya fazla değil mi?" diye sordum.Gözündeki gözlükleri başına doğru çıkarıp alayla sırıttı.

"Birileri fena kandırılmış galiba." dediğinde annem Güneş'e en kötü bakışını yolladı.Ne dönüyordu burda?

"Anne Güneş ne saçmalıyor?" Yüzünde tedirginlik ve korkunun karışımı bir ifade yer alırken bakışlarını benden kaçırmayı ihmal etmemişti.

"Tatlım,buraya bir aylığına geldik." diye bir çırpıda söylediğinde olduğum yerde mıhlanmıştım.Öfke tüm hücrelerimi yakıp kavururken duyduğum şeyi hazmetmeye çalıştım.Buraya geldiğimizde benden kaynaklanan problemlerden dolayı iki yada üç hafta kalırdık.Ona bile zor tahammül ederdim.Burada arkadaşım olmadığı için günümü evde dizi izleyerek geçirmeyi tercih ederdim.Bu halimi gören annemlerinde keyfi kaçtığı için fazla durmazlardı.Bu seneninde öyle geçmesini istemediklerini söyleyip beni bir haftaya ikna edip zorla getirmişti.Bir ay dese gelmeyeceğimi biliyordu çünkü! Sinirime hakim olmaya çalışıyordum.Annem merakla ağzımdan çıkcak bir çift kelimeyi beklerken susmayı ve biraz sakinleşmeyi seçtim.Çünkü eğer konuşursam kalbini kıracağımdan adım kadar emindim.Yapacağım konuşmayı daha sonraya saklıyordum.Hiçbirşey demeden evden çıkıp kapıyı sertçe kapattım.Gökyüzündeki açık tonlar yerini koyu tonlara bırakmaya başlamıştı.Evimiz denize sıfır olduğu için bir kez daha şükrettim.Sadece deniz kenarında huzur bulabiliyordum çünkü.Gözlerimi kapatıp ılık rüzgarın yüzümü yalayıp geçişinin keyfini çıkardım.Denizle aramda üç adımlık mesafe kaldığında olduğum yere çöktüm.Burası kendimle baş başa kalıp hayatımı gözden geçirebildiğim sayılı yerlerdendi.Gözlerimi hafif aralık bırakıp karşımda duran doğa harikasını süzdüm.Benim hayatımda denizin şu anki hali kadar sakin ve dalgasızdı.

Beni düşünen ve en iyisi olabilmem için durmadan çabalayan ebeveynlerim vardı.Hatta buna kendilerini o kadar kaptırmışlardıki başrolde olmam gereken hayatımda onlar başroldeydi.Bense önemsiz bir figürandım.Benim kararlarım pek dikkate alınmazdı.Şu ana kadar onların istediği olmuştu.Okuluma,arkadaş çevreme herşeye onlar karar veriyorlardı işte.Bu her ne kadar can sıkıcı bi durum olsada elimden birşey gelmiyordu.Onları bu durumdan vazgeçirmeyi birçok kez denemiştim ama hepsi sonuçsuz kalınca benimde kabullenmekten başka çarem kalmamıştı.Takılmıyordum artık.Bütün bunların haricinde uyumsuz birde kardeşim vardı tabii...

Güneş'in doğmasını hiçbir zaman istememiştim.Hayır sebebi ilgi kaybetmek istemeyen şımarık bir çocuk olmam falan değildi.Sadece benim yaşadığım şeyleri onunda yaşamasını istemiyordum.Bunu annemlerle konuşmayı denesemde her zamanki gibi tüm çabalarım sonuçsuz kalmıştı.Bende zamanla pek umursamamaya başlamıştım.Güneş benim gibi değildi zaten.Asi ve hırçındı.Arkadaş canlısıydıda.Yani annemlerden pek etkilenecek bir çocuk değildi.Onunla bu kadar farklı olduğumuz için yıldızlarımız hiç barışmamıştı.Onu seviyordum ama aramız sürekli bozuk olduğu için belli edemiyordum.

Böyle derin düşüncelere dalmış hayatımı gözden geçirirken bunu bozan bir grup erkek kahkahası olmuştu.Başımı çevirip sesin geldiği yöne baktım.Karanlıktan dolayı yüzlerini pek seçemiyordum.Sahi hava ne ara bu kadar kararmıştı.Sortumun cebinden telefonumu çıkarıp saate baktım.On bir buçuğa geliyordu.Vay canına neredeyse üç saattir burada oturuyordum.Grup bana iyice yaklaştığında korkuyla ayağa kalktım.Bunlar kesinlikle bulaşmak istemeyeceğiniz tarzda çocuklardı.Aklınıza gelebilecek her türlü kötü maddeyi kullanıyorlardı.Tek bunla kalsa iyi her gece başka bir kızla beraber oluyorlardı.Çeşmenin en bilindik tipleriydi.Bunların hepsini Güneş ve arkadaşları konuşurken duymuştum.Bu çocuklara karşı aşırı bir hayranlık duyuyorlardı.Kabul ediyorum hepsi dergi kapağındsn fırlamış gibiydi ama bu benim için birşey ifade etmiyordu.Her gördüğü rampa saçlı yakışıklı çocuğa asılan basit kızlardan değildim.Üzerime yapışmış kumları silkelerken delici bakışlarını üzerimde hissediyordum.Üzerimde ultra mini bir şort ve göbeğimin yarısını açıkta bırakan su yeşili bir tişört vardı.Üzerimdeki kumları iyice temizlediğimden emin olduktan sonra yan tarafıma bakmamaya çalışarak yürümeye başladım.

"Hey sen o asosyal kız değil misin?" dedi içlerinden biri.Bu sözlerin ardından kahkaha sesleri gelmişti.Topuklarımın üstünde onlara döndüm.Biri diğerlerine göre daha önde duruyordu.Büyük ihtimalle az önceki cümle ona aitti.Elindeki sigaradan bana bakarak derin bir nefes çekti.Hem benim asosyal olduğumu nerden biliyordu?

"Ben asosyal falan değilim." dedim normal bir tonda.Yamuk bir şekilde gülümseyip sigarasından son bir nefes daha çekip yere attı.Düşüncesiz.Şu an doğaya ne kadar zarar verdiğinin farkındamı?

'Haydi ama! Çocuk psikopatın teki.Sence doğayı umursuyor mudur?'

İç sesime hak verip ondan gelecek bir cevabı beklemeye başladım.Tamam onlardan fazlasıyla korkuyor olabilirdim ama bu kendime laf söylettireceğim anlamına gelmiyordu.

"Vay canına asosyal kız insanlarla konuşabiliyormuş!" dedi dalgaya vurarak.Sabahki olaya olan öfkem şimdi öfkemle beraber bir bütün olmuştu.Siniri ayak parmaklarımdan saç diplerime kadar hissedebiliyordum.

"Dediğin gibi insanlarla o yüzden şimdi konuşmayacağım." çocuğun yüzündeki piç sırıtış sözlerimin ardından hemen silinmişti.Arkasındaki çocuklardan 'Uuu' seslerinin yükselmesi bana biraz daha cesaret vermişti.Kollarımı kavuşturup savunma pozisyonuma geçerken oda bana doğru bir adım atmıştı.Bu korkmama yetsede kendimden emin halimden ödün vermemiştim.

"Sana buradan uzaklaşman için on saniye veriyorum." Diğerleri korkup kaçacağımdan emin gözüküyorlardı.Bakışları fazla aşagılarmışcasınaydı.Eğer şimdi gidersem onları mutlu etmiş olacaktım ama eğer gitmezsem başıma büyük bir bela almış olacaktım.Diğerlerini süzdüğüme kararımı vermiştim.Gururumu ayaklar altına almayacaktım.Hele böyle piçlerin ayakları altına asla!

"Bende sana çeneni kapaman için on saniye veriyorum?" dedim soru sorarcasına.Diğerleri hayretle bir bana birde grup lideri olduğunu tahmin ettiğim ego yığınına bakarken zaferle gülümsedim.

"Hatun dişli çıktı beyler!"

"Vay canına çok atesli!"

"Hadi ama Mert şuna gününü göster!"

Her kafadan farklı bir ses çıkmaya başlamıştı.Kimin neyi söylediği anlaşılmıyordu.Adının Mert olduğunu öğrendiğim çocuk burnundan duman çıkaracak derecede öfkelenmişti.Galiba ona karşı gelinmesine alışık değildi.Bende insanlara karşı gelmeye alışık değildim hele böyle tiplere asla ama şu an gerçekten sinirliydim.

"Benim kim olduğumu biliyor musun?!" diye dişlerinin arasından tısladığında omuz silktim.

"Umurumda olduğu söylenemez.Hepinize iyi geceler ego yığınları." deyip hızlı adımlarla yürümeye başladım.Bu tartışmayı sürdürmek istemiyordum.Koşar adım bir şekilde eve yürümeye devam ederken arkamdan "Tekrar görüşeceğiz asosyal!" diye bağırdığını duymuştum.

Küstah SevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin