yirmi dokuz

28K 2.6K 1.1K
                                    

"baba, jungkook gelmeyecek mi?"

taehyung'un dizlerine uzanmış ve saçlarında gezinen eller sayesinde mayışan minho mırıldandığında, saat gece yarısına yaklaşıyordu. kardeşi uyuyalı birkaç saat olsa da onu uyku tutmamıştı ve babasının gelmesini beklemişti. "onun işleri uzamış bebeğim. gelecek birazdan ama senin uyuman gerekiyor." dedi taehyung, yanındaki kumanda ile ekranda dönen çizgi filmi kapattığında. içine düşen ağırlığa rağmen oğlunun uykulu gözlerine gülümsüyor, endişesini belli etmemeye çalışıyordu.

"babacığım, bugün seninle uyusam olur mu?" minho'nun kısık sesi taehyung'un kulaklarına dolduğunda, geçen günlerde konuştukları konu aklına gelmiş ve hızlıca küçüğü onaylamıştı. kucağına aldığı beden ile merdivenlerden çıktığında önce bogum'u kontrol etmiş, uyuduğundan emin olduktan sonra yatak odasına geçmişlerdi. ince kollarını babasının boynuna sıkıca sarmış olan minho, çoktan taehyung'un omzunda uyuklamaya başlamıştı. "bebeğim uyuma hemen, üzerini değiştirelim önce, olur mu?" yatak örtüsünü kaldırarak minho'yu kendi tarafına yatırdığında alnına bir öpücük kondurmuş, küçüğün odasına pijamalarını almak üzere ilerlemişti. elindeki lila takım ile yatak odasına geri döndüğünde hızlıca minho'nun üzerini değiştirmiş, küçüğün yanına uzanmıştı.

"sen jungkook'un gelmesini mi bekleyeceksin baba?"

"evet meleğim, sen uyu tamam mı?" göğsüne uzanan minho'nun saçlarını okşamaya başladığında, küçükten onaylayan mırıltılar almıştı. kısa süre sonra uykuya dalan ve nefesleri düzene giren minho'yu yanına yatırarak üzerini örttüğünde yataktan kalkmış, pencerenin yanına ilerlemişti. yatak odasında bahçeyi gören ufak bir balkonları vardı ve jungkook'un gelip gelmediğini görebilmesi için en iyi yer burasıydı.

üzerinde saten pijamaları varken balkon demirlerine yaslanmış bahçeyi izliyordu. serin hava onu biraz üşütse de jungkook gelip bir açıklama yapmadan uyuyamazdı.

yıllardır birlikte olmalarına rağmen hiç bir zaman büyük kavgaları olmamış, yalnızca kıskançlıkları nedeniyle ufak sürtüşmeler yaşamışlardı. hepsinin sonu tatlıya bağlanmış olsa da bu sefer çabuk çözülecekmiş gibi görünen bir sorun söz konusu değildi. jungkook'un söyledikleri, yalnızca kendi üzerinde bir sorumluluk varmış gibi konuşması taehyung'u hem üzmüş, hem de sinirlendirmişti.

evin önüne yansıyan far ışıkları jungkook'un geldiğini belli ederken, siyah araba park konumuna gelmiş, içerisinden el çantası ile jungkook çıkmıştı. taehyung toparlanarak içeri girdiğinde, minho'nun üşümemesi adına balkon kapısını örtmüş, perdelerini çekmişti. korkmaması için gece lambasını da açıp odadan çıktığı sırada, dış kapının açıldığını gelen anahtar sesi ile fark etmişti.

jungkook yavaşça kapıyı kapatıp çantasını kenara bıraktığı sırada, merdivenlerden inen ve uykusuzluğu gözlerinden okunan eşini görmüştü. "taehyung," fısıltı gibi çıkan sesi esmer olanın kulaklarına ulaştığında karşı karşıyalardı.

"konuşalım." dedi taehyung, adımlarını oturma odasına yönlendirirken. jungkook da arkasından ilerlemeden önce üzerindeki ceketi çıkarmış, askılığa bırakmıştı.

ikili koltuğa yan yana oturduklarında taehyung dirseklerini dizlerine yaslamış jungkook'un konuşmasını bekliyordu. açıklamalara her zamankinden daha çok ihtiyacı vardı.

"taehyung," dedi jungkook, eşine dönerek konuşmaya başladığında. "bak, söylediklerimi geri alamam, biliyorum." taehyung'un ona dönmesiyle cesaret aldığında konuşmaya devam etti. "özür dilerim, çok özür dilerim. biliyorum, tek sorumluluk bende değil, hatta neredeyse her şeyi sen üstleniyorsun ama, o an boğuluyormuş gibi hissettim. annemin baskısı, işlerin yoğunluğu, çok, sıkışmış hissettim." derin bir nefes aldıktan sonra yarım kalan sözlerine devam etti. "seni çok seviyorum, güzelim. sana aşığım ve yemin ederim, çocuklarımızla ve seninle ilgili verdiğim hiçbir karardan pişman olmadım." titreyen sesi, taehyung'un da gözlerinin dolmasını sağlarken, esmer olan sessizce ona bakmaya devam ediyordu.

rich & married | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin