anne yüreği

70 8 3
                                    

                                             JACQUELİNE        HOFFMAN                                                                                                                                                   Evli oğluyla yaptığı hararetli görüşme. Jacqueline Hoffman’ın sinirlerini bozmuştu. Geliniyle ilgili kötü düşünceleri dile getirmemek için gerçekten büyük çaba sarf etmişti. Ama oğlu Paul telefonu açıp gelini Tammie Lee’nin 5 buçuk aylık hamile olduğunu söyleyince Jacqueline’nin tepesinin tası atmıştır; Kadın söylememesi gereken şeyler söylemiş, Paul’de telefonu annesini suratına kapatmıştır.

Bunlar yetmezmiş gibi hemen ardından kocası telefon açmış ve inşaat planlarını Blossom Sokağı’ndaki şantiyeye bırakmasını istemişti. Paul ile tartışmasını kafasından atamayan Jacqueline, oğluna anlattıklarını kocası Reesse’ye anlatmıştı. Artık Reesse’de ona kızgındı. Doğrusunu söylemek gerekirse Jacqueline kocasının ne düşündüğünü önemsemiyordu. Ama oğlu, tek oğlu Paul, onun için çok ama çok değerliydi. Kocasıyla yaptığı konuşmadan sonra Reese eve gelip dosyayı kendi alacağını söylemişti.

Jacqueline birden saate baktı. Saat 16:40’ı gösteriyordu. Ama kızı Lydıa hala eve gelmemişti. Tam tamına 40 dakika gecikmişti. Endişelenen Jacqueline, kızını aramıştı fakat açan olmamıştı. Jacqueline’nin içine bir kurt düşmüştü ve dayanamayarak, ceketini ve çantasını aldığı gibi evden fırlayarak cıktı. Okula doğru ilerlerken aklından bin türlü şey geçmişti. Kızı Lydıa annesinden habersiz bir yerlere gitmişti ya da olmasını istemediği bir şekilde birisi kaçırmıştı. Her ihtimale karşın okula varmıştı. O telaşla hemen sınıfa çıktı. Fakat sınıf bomboştu. Teneffüs olduğundan olsa gerek. Ama bir an gözü sıradaki Lydıa’nın çantası ve kitaplarına takıldı. Okulda olduğunu anladığında derin bir OH çekti. Lydıa’yı aramak üzere okulun çevresinde dört dönmüş ve okulun her yerine bakmıştı. Kızını yinede bulamadı. Jacqueline öfkesini ve gözyaşlarını tutmak için elinden geleni yapıyordu. bahçedeki banka oturup dersin başlamasını bekleyecekti.

Nihayet ders başlamıştı ve bahçede kimse kalmamıştı. Sınıfa giderek kızını alıp eve gideceğini düşünen Jacqueline hiçbir şeyden habersiz çaresizce koridorda ilerliyordu. Sınıfın kapısını tıklatarak içeri girdi.

‘’Dersinizi böldüm ama Lydıa burada mı onu almaya gelmiştim’’

‘’Siz nesi oluyorsunuz’’

‘’Annesi olurum’’

‘’İlk dersteki haylazlığından dolayı sınıftan gönderdim. O zamandan beri ortalıkta gözükmüyor ama çantası burada okuldadır büyük ihtimal’’  bir anda duygu karmaşası içerisinde donup kalmıştım. Tüm sınıf bize bakıyordu’’ ne diyeceğimi şaşmış bir vaziyette;

‘’okulu aradım ama bulamadım yinede çok teşekkürler’’ Lydıa’nın çantasını ve hırkasını alarak sınıftan çıktım. Çok çaresizdim. Ve bir o kadar umutsuz. Hayattan bezmiş bir hali vardı ve yorgunluğu yüzünden okunur bir şekilde müdürün kapısını çaldı:

‘’afedersiniz müdür bey ama…’’

‘’öncelikle Buyrun şöyle oturun’’

‘’10-A sınıfından Lydıa’nın annesiyim. Lydıa’yı okuldan almaya gelmiştim ama ilk dersten beri kimse görmediğini söyledi.’’

‘’Bir saniye’’ diyerek önüme bir sürü dosya sermişti ve arasından Lydıa’nın dosyasını önüme açmıştı.

‘’Kızınızın dosyası bu mu yoksa…’’ daha sözünü bitirmeden;

‘’Evet bu müdür bey’’

Müdür bu sırada bilgisayarından kamera görüntülerini arıyordu ve tam bu sırada;

‘’Kızınız en son arkadaşıyla tuvalete girerken görüntüleri var ondan sonrası ise kızınız ortalıkta gözükmüyor’’

‘’Çok saolun müdür bey ’’ diyerek iki kat aşağıdaki kızlar tuvaletine indim. Fakat Lydıa yoktu. Tuvalette olan kızların hepsine lydıa’yı görüp görmediklerini sorduğumda kimisi görmediğini, kimisi tanımadığını söylemişti. Çaresizlik içinde tuvaletin içindeki kapılara teker,  teker bakarken kitli bir kapı dikkatimi çekmişti. Kapıların arkasındaydı kızım fakat bunu bilmiyordum. Biran avazım çıktığı kadar içimi dökercesine;

‘’Lydıa, kızım nerdesin’’ herhangi bir ses alamadığımdan tam tuvaletten çıkacaktım ki kilitli kapının arkasından tıkırtı ve inleme sesi duydum. Biran duyduğum sesin umuduyla gözlerim pörtlercesine açılmıştı ve kapıyı açıp kızımı kurtarma çabasına kapıyı zorluyordu.

Tuvalette ki kızlar ise başıma toplanmış benim gözler önüne serdiğim çaresizlik içinde çırpınışlarımı izliyorlardı ve bir anda anlamadığım bir şekilde kalabalık toplandı. Bir anda bir ses duydum;

‘’ne oluyor burada Çekilin bir saniye toplanmayın hadi sınıflara’’ bu ses müdür beyin sesiydi. Biraz olsun Kalabalık dağılmıştı. Müdür beyi görmüştüm ve beni bu halde görünce;

‘’kızım git görevliyi çağır hemen gelsin’’ bu sözler üzerine müdür bey beni kollarımdan tutmuş kapıdan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Bir anda müdür bey beni sakinleştirmek için kollarının arasına almıştı yorgun bedenimi. Gelen görevliyi gördüğümde ise kalbim yerinden fırlayacak gibi olmuştu. benim zorlayarak açamadığım kapı biran da açılmıştı. Ve açıldığını gördüğümde kızım hırpalanmış ve baygın bir şekilde yatıyordu. Müdür hemen hastaneyi arayarak okula ambulans yollamıştı. Kızımın endişesiyle dünyam biran değişti. Her şey ne çabuk gelişiyordu daha sabah böyle hayal etmezken şuan kızımı sedyeyle ambulansa kaldırıyorlardı.

‘’Anneee’’ baygın bir sesle kızımın sesini duydum.

‘’Tamam bitanem yorma kendini yanındayım’’…. Ambulans hastaneye doğru yola çıkmıştı… Kendimi bir an tutamadım ve olanlara karşı ağlamaya başladım…

 

NOT: Yeni bölümde görüşmek üzere…

yaşamaktan vazgeçilmezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin