1

4 0 0
                                    

Bip ...

Bu gelen kaçıncı mesajdı? Sinirle yorganı kafama çektim. Bunalmıştım. Her şey o kadar aynıydı ki... Depresyonda olduğumu biliyordum. Evet son derece emindim bundan ama çıkmak için her hangi bir mücadelem olduğu söylenemezdi. Sanırım herşeyin iyi gittiği her hangi bir aksiyonun olmadığı hayatımdan sıkılmıştım. Zengin depresyonu evet sanırım bu sıralar yaşadığım buydu. İyi ailem iyi arkadaşlarım harika yakışıklılıkta bir sevgilim vardı. Ama bir şeyler eksikti hissediyordum.

Bip.

Gelen mesajı uyuşuk hareketler ile açtım. Evet bir yerden sonra mesajlara cevap vermemek için bahanem kalmıyordu. Her ne kadar istemesemde arkadaşlarıma ayıp etmemek için mesajlara kısa da olsa cevaplar veriyordum. Sıkıntı ile nefesimi dışarı üfleyip ekran kilidini açtım.

568 mesaj

"Şaka mı bu ne buldunuz bu kadar konusacak" evet bir kaç ay öncesinde bende saatlerce o mesajlarda kızlarla dedikodu yapardım. Ama bir süredir herşeyden elimi eteğimi çekmiştim. Bilinçli değildi aslında. Ama çekmiştim işte.

Kızların mesajlarından son 3 tanesini okuyup ki konu berrak'ın platonik aşkı önderin yeni kız arkadaşı buseydi. Evet kızlar berrak kadar güzel olmadığını söyleyerek (ki kesinlikle kız çok daha güzeldi) arkadaşımı rahatlatıyorlardı.
Bende kankalık görevi olarak yada kalp kırmayı beceremeyen bir salak olarak ona benzer bir mesaj atarak cevapladım.

"Asya!"

Annemin seslenmesi ile yataktan kalkmam gerektiğini düşünerek ayaklandım. İki avukat ebeveynin birinci Kızlarıydım. Evet benden iki yaş küçük bir kız kardeşim vardı mira. Ailem harika kariyerlerinde üçüncü bir çocuk istememişlerdi. Harika insanlar oldukları doğruydu hele Türkiye şartlarında ama biz doyumsuz bencil bir tür oldugumuz için ailemizin imkanları sanırım hep az geliyordu. Annem bizimle ilgilenmeye çalışırdı ancak babam sadece para ile iyi baba olacağını sanıyordu. Ne istersek almış bir dediğimizi iki etmemişti. Bağırmışlığı yada bir kez vurmuşluğu yoktu belki ama bizi bir kere sinemaya götürmüşlüğü de yoktu. Tatminsiz çoçuklar olup çıkmıştık. Özellikle kız kardeşim mira. Ben genelde ilgiyi onlardan beklerdim. Sanırım nedeni benden iki yaş küçük kı kardeşime zaten az olan ilgilerinin hepsini vermiş bana fazla bir şey bırakmamış olmalarıydı. O her zaman benden üstün tutulmuştu. O küçüktü ve onun istediği olurdu. Senede bir telefon değiştirir her ay binlerce liralık kıyafet alışverişine gider ailem yeter dedikleri anda ağlayarak yine de istediğini yaptırırdı. Ona kızmıyordum bunun suçlusu kesinlikle o degildi.

Ben ise ailede sessiz sakin olan hakkını aramaya çalıştığında kimse onu anlamadığı için bir yerden sonra susan kızıydım. Evet böyle bir beceriksizliğim vardı. Hislerimi yada düşüncelerimi savunamamak yada bir şekilde tartışmanın sonunda haklılığımı savunamamak. Evet annemle tartışmalarımız genelde bu sekilde biterdi. O sucunu kabullenmez ben ise anlatmaktan yorulduğum için susardım. O an konuyu kapatır hiç bir şey olmamış gibi davranırdım. Hoş davranmasam bile değişen bir şey olmaz başa sarardım sadece.

"Efendim anne"

"Sofrayı kurmama yardım et. Koca kız oldun işten gelip bunları benim hazırlamam gerekmiyor. Yemekleri hazırlamayı öğren artık"

Annemi bıraksam saatlerce konuşabilme potansiyeline sahip olan bir kadın olduğunu biliyordum. Defalarca kez yemek yapmış ama hee seferinde eleştiri almış olduğumdan hevesim kaçmıştı. Ancak bunu ona söyleyip yine bir tartışma çıkartmamak için hızla tabakları masaya görürdüm.

"Miraa! Sofraya gel şu teşefonu bırak artık elinden"

"Tamam ya!"

Sofrayı kurma işlemi bitmiş babam oturduğu koltuktan kalkarak masaya geçmişti. Annem makarna köfte leri tabaklarımıza servis ederken kardeşimin sözleri yine her zamanki bencil mirayı ortaya koymuş aynı zamanda bir tartışmanın fitilini de ateşlemeye yetmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Neptün Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin