Bölüm 1

225 17 7
                                    

Remus Lupin geniş tahta masasının üzerine yayılmış kağıt tomarını karıştırıp içerisinden el yazısı en tanıdık olanı bulmaya çalışırken Severus Snape’e gençlik yıllarında arkadaşlarının çektirdiği tüm acılar için pişman olmaması gerektiğini düşündü. İşte yine yapacağını yapmıştı, Snape’in katılımı olmadan Karargahta gerçekleştirdikleri sakin toplantıda onun düşünceleri doğru kabul edilmiş ve o doğrultuda kararlar alınmıştı fakat ertesi akşam, kararlar yaşlı yarasaya iletildiğinde, Snape karşı çıkmış bir de üzerine nasıl bu kadar aptal olabilecekleri hakkında yazdığı mektubu çok geçmeden Remus’a göndermişti.  Adam sol eliyle kumral ve karmaşık saçlarını biraz daha karıştırırken sağ elinde  tuttuğu mektuba tekrar göz gezdiriyordu. Profesör Lupin öteki adama olan kızgınlığının yalnızca kendisinin planlarını bozduğu için olduğunu kabullenmeye çalıştığından olsa gerek sinirle masasına oturdu ve iksir profesörüne güzel bir cevap vermek için tüy kalemini çıkarttı. Neden sonra elindeki kalemi bir kenara fırlatıp o adamın, yazacağı yazıya bile değmeyeceğine karar vererek çocuklar gibi davranıp onunla konuşmayacaktı.

Duvardaki saate gözü takıldığında son ders vaktinin gelip çattığını fark eden profesör hızla odasını terk ettiğinde Snape çoktan dersine başlamıştı bile.

“Kitaplarınızdaki 112. Sayfayı açın ve iksiri yapmaya başlayın. Unutmayın, iksirin adını onu hazırladıktan sonra içerek bulacaksınız. Bu yüzden doğru hazırlamanız çok önemli. Ne iksiri olduğunu ve içtikten sonra ne hissettiğinizi bir sonraki derse bir metrelik parşömene yazdığınız raporla getireceksiniz. Başlayın. ” Snape bir kez daha öğrencilerine niçin Zihnebend  yapmadığını hatırlayıp masasına oturdu şayet öğrencilerinin bir metrelik ödevinden sonra hakkında ne düşündüğünü duymak son isteyeceği şeydi. Bu şekilde ders işlemek onun tarzı değildi fakat bugün aklı yeterince doluydu ve daha fazlasına katlanabileceğinden emin değildi. Eline birkaç kağıt parçası alıp karıştırırken  Lupin denen lanet kırılgan herife karşı fazla mı kaba olduğunu düşünürken buldu kendini. Fakat toplantıda aldırdığı kararlar çok tehlikeliydi olur da uygulamaya sokulursa en önemli ayrıca da en yetenekli  seherbazlarını  kaybedecekleri anlamına gelirdi ki bu, savaş gittikçe yaklaşırken onların lehine bir durum olmazdı. Onu düşüncelerinden sıyırıp sınıfa döndüren büyük bir patlama sesi oldu, yerinden sinirle kalkıp  önündeki kazanı beceriksizliği yüzünden yine patlatan Ronald Weasley ve onun kıçını toparlamaya çalışan Harry Potter ve Hermione Granger’a soğuk bir bakış attı.

“Bay Weasley, başarısızlığınızla binanızı utandırmaya gayretle devam ediyorsunuz, Gryffindordan 10 puan.” Sonrasında tatmin olmamış olacak ki siyah gözlerini Harry ve Hermione’ye odakladığında dudaklarından bir cümle daha döküldü.

“Gryffindordan 10 puan daha.” Sebebini açıklamasına gerek yoktu, zaten birazdan Bayan Granger sayesinde binaları kaybettiği puanı alacaktı, yüzünde soğuk bir gülümseme belirirken biraz olsun keyiflenerek yerine geri döndü. 

Ders sorunsuzca sona erdiğinde öğrenciler arasında gerginlik hakimdi, hepsi yaptığı iksiri içmiş ve başarılı sonuca yalnızca Hermione Granger ile Draco Malfoy ulaşabilmişti bu sayede Gryffindor kaybettiği 20 puanı, Slytherin ise fazladan 30 puan kazanmıştı. Malfoy, Granger’a iğrenen bir bakış attığında Severus Snape içten içe güldü, o ikisinin arasında sürtüşme yalnızca iksir profesörüne keyif veriyordu. Sarışın adam sınıftan çıkarken Weasley ve Potter’ın beceriksizliğinden dem vurup bir de üzerine Granger’a omuz attığında iki genç Gryffindorlu sinirinden yerinde duramıyordu fakat genç cadı onları sakinleştirmiş ve profesörlerinin dikkatini daha fazla çekmemek için Ortak Salonlarına doğru sürükledi.

Tüm öğrenciler sınıftan çıktığında adam derin bir nefes aldı, kafasını bu kadar çok meşgul etmek yerine gidip Lupin’le konuşması daha iyi olabilirdi. Fakat bu fikri gerçekleştirecek kişi Severus Snape ise hem huysuz hem de alıngan bunağa kendini affettirmek en zorlu görevlerden birisi oluveriyordu. O bu konularda yeterince iyi değildi ayrıca o adamı niçin bu kadar çok düşündüğünü en baştan sorgulamalıydı. Okul zamanlarında hissettiklerinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala taptaze olması mümkün olabilir miydi ki?

Remus Lupin ona işkence gibi gelen ders saatini bitirdiğinde kendisini yine odasına attı ve biraz olsun rahatlayabilmek için ateş viskisinden bir yudum aldı. Bütün bu kandırmacalar, yalanlar ve iyi olma oyunları onu çok ama çok yoruyordu ki iliklerine kadar karanlığa gömülü bir adamın bunu yapması ona acı veriyordu.

“Neyse ki bu gece Lordumu göreceğim.” Mırıltısı dudaklarından kurtulduğunda kapısı çalındı ve çok geçmeden içeri siyahlar içerisinde bir adam girdi.

“Lupin.”

“Snape.” Kısa bir baş hareketiyle birbirlerini selamladıktan sonra Profesör Lupin Severus Snape’e oturması için koltuğu gösterdi.

“Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.” Siyah saçları geniş omuzlarının hemen üzerinde biten adam bu cümleyi söylediğinde karşısındaki profesörün yüz ifadesindeki telaşı fark edememişti çünkü aynı esnada Lupin’in ona doldurmuş olduğu ateş viskisinin bardağını inceliyordu.

“Yoldaşlığa yararlı olmak istiyorsun Lupin fakat yarardan çok zararın dokunacak! ” Lupin’in kalp atışları biraz olsun sakinlemişken onun aptallığından dem vuran adamın sayesinde yanaklarına hücüm eden kanla yüzüne biraz olsun renk gelebilmişti.

“Sen bana… Sen! Buraya beni kötülemeye mi geldin? Bu işi mektubunla çoktan hallettiğini sanıyordum!” Kumral adam sinirle yakasını gevşetmeye çalışırken bir yandan da odasını arşınlıyordu.

“Öyle bir amacım yok Lupin, yalnızca biraz beynini kullanman gerektiğini söylüyorum.” İksir profesörü odaya özür dilemek için geldiğini unutmuşçasına yargılamaya devam ederken karşısındaki adam sinir krizinin hemen eşiğinde gözlerinden ateş fışkırarak ona bakıyordu. Remus Lupin’i hiç böyle görmemişti ve onun bu haldeyken ne kadar öpülesi olduğu düşüncesi beynine dolarken dişlerini sıktı.

“Söylemek istediğim şu ki, daha dikkatli olmalısın ve mektup için de üzgünüm.” Elindeki viskiyi tek yudumda bitirip masaya bıraktığındatek kelime dahi etmeden Lupin’i özür dilemesinin şokunu yaşarken odasında yapayalnız bıraktı.

Koridora çıktığında ne demeye adamın odasına gittiğini bilmiyordu ve bunun aptalca bir fikir olduğunu fark edememiş miydi? Belki de asıl aptal kendisiydi.

Aynı dakikalar içerisinde odasındaki koltuğa yığılmış ve beyni tarafından hareket edememeye mahkum edilmiş Remus Lupin şaşkınlığı üzerinden bir türlü atamıyordu. Severus odasına gelmiş ve ondan özür dilemişti! Mutluluk bütün bedenine yayılırken dudakları ufak bir gülümsemeyle kıvrıldı neden sonra elini masaya vurup kendisine gelmeye çalıştı. Bu hareketin görevine odaklanmasını engellememesi gerekiyordu fakat o Snape’in bu düşünceli hareketinin ardından mutluluk sarhoşluğunu yaşamaya devam ediyordu.

Saat gece yarısını gösterdiğinde Lupin seyahat pelerinini omuzlarına atıp odasını terk ederken bir kişinin Hogwarts’tan ayrıldığını gördüğünü fark etmemişti. Bahçede sessizce ilerliyor bir yandan da etrafı kontrol ediyorken korunan alanın dışına adım atar atmaz Karargah olarak kullanılan Malfoy Malikanesine cisimlendi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Evidence&VagueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin