Sırt Çantası

2 0 0
                                    

Bu sabah her sabahtan daha farklı olmalıydı. Bu sabah her sabah yaptığım gibi uyanmamalıydım. Ama her sabah olduğu gibi çalar saatin kulak tırmalayıcı sesi beni yerimde kaldırmaya yetti de arttı bile. Saat 06.00 en geç 07.00 'de evimden ayrılmalıyım. Yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Sonrasında odama geldim dolabımdan giyeceklerimi çıkardım. O anda yolculuğum için hazırladığım çantam gözüme ilişti. İnsan bir çantaya bakarak ne kadar hayal kurabilir demeyin. Çünkü o çanta bana her daim yolda olmanın verdiği özgürlük hissini hatırlatır bana . Telefonum çaldı annem arıyordu. Cevap vermedim. Telefonum sustu. Gün içinde telefonu duymadığımı ve iyi olduğumu belir milyonuncu mesajımı atacaktım. Evi terk edeli 4 yıl olmuştu. 4 yıl boyunca bu seyahatim için kullanacağım parayı kazanmak için durmadan çalıştım. Restorantlarda, kafelerde, barlarda... 

Edebiyat bölümü bitirdim. Ailem her zaman sayısal bir bölüm bitirmemi istemişti. Ben üniversitenin bile hayalini kuramazken onlar benim için yol çizmişti. Ama tam olarak olmasada onlara borcumu diplomamı alarak ödemiş sayılırdım. 

Tekrar teledonum çaldı tostumu yerken arayanın Solomon olduğunu fark ettim. 

-Solomon: Dostum bugün büyük gün gidiyor muyuz şu lanet şehre.

-Corey: Tostumu bitirir bitirmez iniyorum.

-Solomon: Kapının önündeyim

Corey: Tamam

Solomon çocukluk arkadaşımdı. Bir ay kadar önce Angela'dan ayrılmıştı. Onu New Orleans'a götürme fikrini kabul ettirmem bu olayın büyük bir rolü vardı. 

New Orleans terkedilmiş bir şehirdi. Ve arama moturuna bu şehri taratınca alacağınız sonuçlar çarşaf çarşaf uzuyordu. Büyücüler, vampirler, kurtadamlar yani anlayacağınız saçma sapan bir çok söylenti. Nedendir bilinmez insanlar daima olağanüstü şeylere inanmak ister. Benim için New Orleans demek yol tutkumun ötesinde atalarımın olduğu yerdi. Büyükbabamı hep çok sevmişimdir. Emekli bir askerdi. Yaşına tağmen çok atletik bir yapısı vardı. Ama askerliğin verdiği katılığı ciddiyeti bana hiç yanıstmazdı.Eşini evliliklerinin 10. yılında kanserden kaybetmişti. Ve her Cumartesi mezarına bir adet papatya ve birçok yaşanmışlık bırakmak üzere ziyarette bulunurdu. Ve bana ölmeden bir kaç dakika önce o soğuk hastane odasında bir New Orleans'a geldiğinde hiç gitmemek üzere kalacaksın demişti. 

Aşağı indim. Arabaya bindik. Biraz ilerledikten sonra telefonum çaldı. 

Arayan büyükbabamdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 02, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YoldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin