Hız limiti saatte 80 km'yi göstermeye devam ederken Dedektif Mark Winston geç kalmış oluşunu inatla reddediyordu. D. Mark arabasını 7.bölümün bulunduğu binaya doğru sürdü. Dijital göstergelerden hatırı için ona biraz daha zaman vermelerini ister gibi yüzüncü kez saatine baktı. Ama göstergeler acımasız bir doğrulukla Mark'ın yarım saatten fazla geç kalmış olduğunu gösterdiler.
Şimdi Alex olsaydı, mutlaka bu telaşın bir işe yaramayacağına dikkat çekerdi. İnsan geç kalmışsa kalmıştır. Bir kaç dakika bunu değiştirmez, derdi. Şu anda yeryüzünden on bin metre yükseklikte olan ve şimdiden özlediği karısı.
Mark 7.bölüm koridorunda ilerlemeye devam etti. Neyse ki herkes işin de gücündeydi geç kalmış olmanın verdiği eziklikle sıra dışı vakasını incelemeye koyuldu. Aslında itiraf etmeliydi ki bu vakaya karşı adını koyamadığı gereksiz ilgiden dolayı, tüm reflexleri merak duygusu uyandırmıştı. Ne tür bir kız insanı cinnet geçirtmeye zorlardı ki. 20. Dosya Emma Klark. Dosyayı bi hışım onüne aldı.
Katilin ifadesine göre Emma Klark insan vücüduna sahip iblis başlı bir şeytandı ve ölmesi gerekiyordu. Katil, başta kızın birinden kaçtığını, çıplak olduğunu ve korkmuş göründüğü için onu arabasına aldığını söylemişti.Çok karanlık olduğu için yüzünü görmemiş, orman yolunda bulmuştu onu. Anlam belirten tek kelime konuşmamış fakat sürekli ağzının içinde, inler gibi söylediği 'ffffaactumm' kelimesi olmuştu. Katil Emmayı evine götürdüğü sıra da yüzünü görmüş ve dehşete kapılmıştı. Katile göre kesinlikle insan yüzü olamazdı. Paniğe kapılmamaya çalışarak ona kıyafet getirmeye gitmişti ve döndüğünde Emma denen İblisi karısını keserken bulmuştu. İfadenin altındaki ek notu okudu Mark. Şöyle yazılmıştı cinayetten yarım saat önce karısı 911 i arayıp kocasının cinnet geçirdiğini ve kendisini öldürmek istediği söylemiş, yardım istemişti. Bu durumda Katilin yalan söylediği düşünülebilirdi, fakat Mark deneyimli bir Dedektifti ve olayın üstüne gidilmesi gerektiğini düşündü. Mark'ın asıl amacı Katilin nasıl öldüğünü çözmekti. Aslında katilin ölmesi ve öldürülmesi imkansızdı. Lanet olsun! ne tür bir psikopat polis gözetimindeyken, ardında iz bırakmadan ve alnında 'FACTUM' harfleri yazarken intihar eder ve boğazını kesbilir ki diye düşündü Mark.Olay iyice garip bir hal almıştı. Emma Klark'a gelince şoka girmiş gibi bir hali olduğu için ağır şizofreni hastalarının bulunduğu Orman Kliniğine yatırılmıştı. Şu iblisi birde Mark görmeliydi.
Dedektif arabayı orman yolunda sürmeye devam ederken, Kliniğin bulunduğu ortamı inceleme fırsatını fazlasıyla bulmuştu. İnsanların böyle bir ortam da tutulduğuna şaşırdı doğrusu, oldukça ürkünç, ve dengesiz bir yerdi. Klinik Lanetli bir şato gibi gri rengiyle uzaktan parlarken, Nasıl olurda insanları normalliştirmeye çalışırlardı ki. Saçmalık diye geçirdi içinden.
Arabayı istemeyerkte olsa durdurup indi, aslında ayakları geri basıyordu gitmemek için ya da iç güdü diye düşündü. Lanet olsun benim neyim var dedi bir an. O bir dedektifti ve buraya görevi gereği soruşturma için gelmişti. Lanet bir şizofren olduğu için değil. Çok geçmeden içeriye girdi. Önüne çıkan ilk görevliye, cebinden çıkardığı kimliğini tutarak:
-Merhaba ben Dedektif Mark Winston. Dün gece gelen kız için buradayım, dedi. Adamın sevinmiş bir hali vardı:
- Harika! Şu korkunç kız.
Tüm bu saçmalık da ne diye geçirdi aklından. Hadi ama o bir kızdı ve korkunç olamazdı. Adamı koridor boyunca izledi. Bölümlere ayrılmış, son derece üst korumalı kliniklerden geçtiler, Mark'ın gördüğü tek şey burada ki hastaların bir geri zekalı olduğuydu ve kesinlikle Emma Klark geri zekalı değildi ve burada kalamazdı. Adam kapıyı açtı içerden su sesi geliyordu Emma duştaydı ve yanında güvenlik amacı ile iki hemşire vardı. Mark'ı görür görmez sarıldı. Islak çıplak halde. Bu karısı uzakta ve yalnız olan bir adam için fazlaydı. Dedektif olması hiç bir şeyi değiştirmezsi. Mark'a güveniyordu çünkü onu kurtarmıştı. Ya da kendini inandırmak istiyordu. Mark iç güdüsel olarak kızı koruma altına aldığını belli ederek sorun olmadığını onunlayken kimsenin ona zarar veremeyeceğini söyledi. Tanrım! Bu da neydi şimdi?
Görevli bekledi Dedektifin kızın İblis tarafını görmesini ister gibiydi. Mark Emma'nın saçlarını yüzünden çektiği sıra da dehşete düştü. Tanrım! Bu kadar güzel bir vücuda neden bu kafayı verirsin ki diye düşündü. Emma'nın dosyasına baktı daha önce hiç bir yerde kaydı yoktu. Klark soyadın da ki kimse Emma'yı tanımıyordu. Bu kız nerden gelmişti? Tek bilinen yüzünün yanarak pişmesiydi. Muhtemelen kendisi yapmıştı. Tanınmamak için olabilirdi, ya da tanınmak için.
Emma'yı klinikden çıkartarak arabaya bindirdi. Onunla ne yapacağını bile bilmiyordu. Emma inlemekten başka bir şey yapmıyordu. Mark son derece gergindi, belli etmese de şu cinayetin Emma'yla ilgisi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Polis merkezinde gözetim altında kalmasını sağladı, başından atmaya çalışır gibi hali vardı Mark'ın, sanırım artık o kadar ilgisini çekmiyordu bu vaka.
- Sanırım artık konuşmanın vakti geldi Emma.
Yüzüne baktı.Hareketsizdi, inleyerek kafasını kaldırdı, Mark gözlerine baktı. Donuk simsiyah bakışlar vardı. Gözlerini kaçırarak arkasını döndü, çıkmak için can atıyordu. Kapı kolunu çevirirken Emma'nın soluğunu ensesinde hissetti ve ekledi ;
-Eet ffactummm eisssst! Onlar geldi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onlar
HorrorKötülüğün hiç sizi takip ettiğini hissettiniz mi ? Kendinizi güvende tutmak için ruhunuzu sattınız mı? Onlar yaptı. Ve onlar kötülüğün iyi yüzüydü. İnançla beslenenlere kurban etmişlerdi saflıklarını. Çünkü 'ONLAR' öyle istemişti.