Saat on ikiydi, Taehyung geç kalmak istememişti. Dört saat önceden geldiği yerde o'nu bekliyordu.
Hava oldukça sıcaktı, ya da aptal aşık heyecandan terliyordu. Elini yelpaze gibi sallayarak serinlemeye çalıştı.
"Efendim, bir şeyler içmek/yemek ister misiniz?"
"Su rica etsem?"
"Menüyü getirmemi ister miydiniz?"
"Vazgeçtim, limonata olsun. İçine koyabildiğiniz kadar buz koyarsanız sevinirim."
"Aralık ayındayız, hasta etmez mi sizi, emin misiniz?"
"Limonata yoksa kola da olabilir. Sadece dediğim gibi buzu unutmayın lütfen."
"Peki, efendim."Taehyung bıkkınlıkla iç çekti, aklı tamamen Jimin ile dolmuştu. Jimin nelerden hoşlanır, neler yapmayı sever, onunla ortak yönleri var mı, onu sever mi ve bunlar gibi milyonlarca soru.
Taehyung, korkuyordu.
Aradan üç saat geçti, ona konumu attı. Yaklaşık bir saat kalmıştı, yaklaşık bir saat içinde o güzel yüzü görecekti.
Kalbi ağzından çıkacakmışcasına atıyordu.
Geçen kırk dakikanın ardından o minik beden görüş alanına girdi. Tekrardan siyaha boyattığı saçlarıyla gülümsüyordu, büyüleyici.
"Selam Taehyung-ah!"
Taehyung konuşamamıştı. Sadece ağzı açık bir şekilde ona bakıyordu, bu kadar güzel olmasını beklememişti.
"Ah tanrım, çok şirinsin!" Jimin yeniden gülümsedi.
Taehyung, kelimelerini kaybetmişti.
_
uzun bölüm yazmayı unutmuşum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wish you were gay | vmin
Fanfiction❝sadece ağır ol koca bebek❞ ❝resmen bana bebeğim dedin!❞ instagram au ↬yoonkook, namjin, hopeson ©️sxirwen