All the commotion, the kiddie like play
"Tüm bu karmaşa, çocuk oyunları gibi"
Felix ne gördüğünü kimseye söylemeye cesaret edemedi.
Bu sabah her şey yolundaymış gibi okula gitti. Öyleydi. En azından Felix için. Fakat dün akşam gördükleri takılmış bir plak gibi kafasında tekrar tekrar dönüp duruyordu.
"Günaydın Channie-hyung. İlk dersim matematik, senin ki ne?" Hevesle sordu. Korecesi hızlı bir şekilde gelişiyordu ve daha konuşkan olmaya başlamıştı.
"Biyoloji" Chan omuz silkti ve gözlerini hafifçe yuvarladı derken bir enerji demeti onlara doğru sıçradı ve az kaldın Chan'i yere seriyordu.
"Dikkatli ol Minho! Tekrar kendini incilteceksin." Chan iç çekti ve genç olan kıkırdadı. "Afedersin hyung. Seni tekrar görmek güzel."
Felix beceriksizce boynunun arkasını ovuşturdu. Minho'yu birkaç defa etrafta görmüştü. Dans başarılarına rağmen oldukça beceriksiz görünüyordu, ama büyük olanın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu bilmiyordu.
Felix bunu ondan bir üst sınıfta olmasına bağladı. Üst sınıflardan tanıdığı tek kişi Chan'di.
Mucizevi bir şekilde Minho kafasını Felix'e çevirdi. "Merhaba! Ben Lee Minho. Dans kulübünün bir parçasıyım, lideriyim aslında. Müfredat dışı derslere girmeliyim."
Kesinlikle enerjik biriydi ama Felix bunu sevdi.
Belki biri onun enerjisine ayak uydurabilirdi.Nihayet Jeongin ve Seungmin zil çalmadan önce üçlünün yanına gelebilmişlerdi. Seungmin kolunu Felix'in etrafına doladı ve sordu. "Yarım periyod. Her zaman ki öğle yemeği masasında takılmak ister misin?"
Felix kafasını olumsuzca salladı. "Hayır teşekkürler. Eğer sorun değilse kütüphaneye uğrayacaktım."
Seungmin sadece başını salladı ve topuklarının üzerinde dönüp gitmeden önce Felix'in sırtını okşadı. Felix kütüphaneye ilerlerken kendini suçlu hissetmekten alıkoyamadı. Kütüphanede takılabilmek için Seungmin'in teklifini geri çevirmişti.
Suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışıp kütüphanede sessiz bir noktaya oturdu ve bitirmek için çantasından kitabını çıkardı.
Kitabın en heyecanlı yerine geliyordu ki kitap sertçe elinden çekildi. "Ne okuyorsun, güzel çocuk?" Tanıdık bir ses sordu.
"Bülbülü öldürmek...Tch, ne kadar da sıkıcı." Kıkırdadı. Felix göz devirip kitaba ulaşmaya çalıştı. Alay ederek kitabı ondan kaçırdı.
"Lütfen geri ver." Felix sessizce sordu, kızmaya başlıyordu. Changbin sırıttı ve omuz silkti. "Eğer benimle randevuya çıkarsan, kitabını alabilirsin."
Felix'in nefesi kesildi ve gözlerini kıstı. "Asla seni pislik! Sadece kitabımı geri ver!" Biraz sesini yükseltti fakat sesi bir fareninkinden daha yüksek değildi.
"Asla? Peki. Eğer bu oyunu böyle oynamak istiyorsan, öyle olsun. Kitabını asla geri alamayacaksın." Öncekinden daha fazla sırıttı.
Felix iç çekti, yenilgiyle yerine oturdu. Changbin kaşlarını çattı. Felix çok üzgün görünüyordu ve Changbin onu tehdit etmeye devam edip etmemesi konusunda kararsız kaldı.
Kitabı sessizce Felix'in kucağına bıraktı ve Changbin, kütüphaneden çıkmadan önce Felix'in yanağından süzülen gözyaşlarından bihaberdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sex On Fire / Changlix [Türkçe Çeviri]
FanfictionFelix yeni transfer olmuş bir öğrenciydi. Avusturalya'da doğmuş ve orada büyümüştü. Korecesi iyi değildi. Bu sebeple utangaçtı ve arkadaş edinmede sorun yaşıyordu. Felix Changbin'in yeni hedefiydi. Changbin okulda ki en iyi oyuncuydu, bir kıdemli...