Haplara ihtiyaç duymadan yaşamaya çalışmak ne kadar zor.
-Migrenin derinliklerinde yatan sır nedir bilir misin?
-Kapa çeneni Klauss.
Sesini duydukça sinirlerim bozuluyordu. Neden buradaydık?
-Bence ufak aptal bi çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
Dönüp Klauss'a baktım. Suratını dağıtma isteğimi elimden alan tek şey bileklerime geçirilmiş kelepçelerin, kalorifer borusuna bağlı olmasıydı. Hayır buna engel olabilirdim. Ama yapamıyordum.
-Evet yapabilirsin. Ama beceremiyorsun di mi? Seni küçük zavallı.
Bu herifin beni kapattığı yere inanamıyordum. İnsan kendi bünyesinde nasıl olur da bu kadar zorlu odalar açar? Kabuslarıma hapsolmuş durumdayım resmen. Keşler bile badtrip'ten daha çabuk çıkıyordur eminim.
-Sence şu an Marta ne yapıyordur?
-Kapa çeneni Klauss.
-Onu hiç beğenmediğimi biliyorsun. Söylesene ne buluyorsun o kızda?
Başımı kaldırıp ona baktım.
-Sen kim olduğunu sanıyorsun?
Avaz avaz bir kahkaha yükseldi gri, nemli ve loş ışıklı odanın duvarlarında.
-En sevdiğin dostunum ben Lucas.
-Bu yüzden beni böyle bi odaya kelepçeledin di mi?
-Prosedür diyelim. Şimdilerde buna herkes ihtiyaç duyuyor. Bir çeşit güven problemi gibi gör.
Başıma yeniden ağrılar saplanmaya başladı. Nasıl oldu da buraya geldiğimi hatırlamaya çalışıyordum. Başa dönmem gerekliydi. Başlangıca geri gitmeliydim.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Gün ışıkları, perdelerin arasından geçip vucüdunun hatlarını belli edercesine üstündeki çarşafın içinden geçerek yatağıma gölgesini bırakıyordu. Uyanmaya çalışan gözlerimi ondan ayırmamaya çalışıyordum. Bu kadar güzel bir kadına sahip olmak egomu tatmin ediyordu. Nedense içimde bir kısım bu kadına bağlanmamı engelleyici şekilde duvarlar koymuştu. Yine de vazgeçilmez olduğunun farkı olmasını sağlıyordum. Kadınlar böyle şeyleri severler.
-Günaydın
-Lütfen daha çok erken.
Uyanmayacağını anladıktan sonra yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime baktım.
-Neyse.
Kahve almak için paltomu giyip dışarı çıktığımda güneşin aldatıcı yüzü soğuğuyla içime doldu. Çabuk adımlarla en yakın dükkana girdim ve filtre kahve söyledim. Parayı ödemek için elimi cebime attım. Buruşmuş bir kağıt parçası elime geldi. Böyle bişeyi cebime koyduğumu hatırlamıyorum.
"Oyuncu değişikliği zamanı yaklaşıyor patron."
Bu da neydi şimdi? Dün gece başkasının yazdığı bir kağıt parçasını cebime koyduğumu hatırlamıyorum. Bir saniye. Bu benim el yazım. Dün gece ne içmiştim ben?
-Kahveyi double ve şekersiz yapalım.
Geri döndüğümde Marta hala uyuyordu. Oturma odasına geçip koltuğa oturdum. Cebimden kağıdı çıkarıp bakmaya başladım. Bunu hangi kafada yazmıştım acaba? Votkayı fazla kaçırmış olmalıydım.
Kahveyi ağzıma götürürken birden el kaslarım serbest kaldı ve kahve üstüme döküldü. Olduğum yerden fırladım her yerim yanıyordu. Koşarak banyoya girdim. üstümü çıkartırken aynada kendime baktım yeniden.
-Lanet olsun nasıl becerdim ben bunu?
Sinirli bi şekilde elime kramp girdiğini ya da fazla gevşek tuttuğum için üstüme döküldüğünü düşünüyordum.
Sağ tarafımdan sert bir ağrı girdi. Şimdi olamaz.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
-İnsanın çift karakterli olması günümüzde olağan birşey artık. Şizofreni gittikçe artan bi hastalık haline geldi. Ama asıl soru, ya diğer karakterin senden nefret ediyorsa?
-Benden neden nefret ediyorsun Klauss?
-Belki de gerçek delilik budur. Zaten uyum içinde yaşayan çift karakter aynı bedeni paylaşmakta zorluk çıkarmadığı sürece ufak aksaklıklar yaratır gündelik yaşamında.
-İstemediğim bi durumun bedelini yaşıyorum ve burada baskın olan tarafın diğer kişiliğim olduğuna inanamıyorum. Kendi adını kendi başına koyan bi bölünmüş karakterim var. Hayır bunların hepsi rüya.
-Sana ufak aptal bi çocuk gibi davranmaktan vazgeç dedim.
-Şu an da nöbetteyim. Uyan.. Uyan.. UYAN!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Part 1: Borderline
ParanormalRuhu kanser bir adamın karakteri bölündükçe savaşması zorlaşır. Karakterinde bölünen her parça senin düşmanın. Kendinden eksiltip, eksilen tarafına karşı savaşıyorsun. Bu savaş ne zaman bitecek peki, biliyor musun?