Bölüm 1: Cecilia
Kapının vurulması her ne kadar rahatsız edici olsada bir şekilde mavi straplez elbisemin içinde tuvalet kapağına oturarak sakin hissediyordum. Mermer zemin ile onun kaide lavabosuyla gördüğüm en güzel otel banyosu olduğunu kolyca söyleyebilirdim. Parıltılı ve ışıltılı ışık karşı tavanda yapılan bir kat gibi gösteriyordu, neredeyse elmas üzerinde yürümek gibiydi. Özellikle parıltılı şeylere düşgün değilimdir ama yerde güzel duruyordu.
''Şimdi Kapyı Aç. Gece İçin İyi Para Verdim.'' Gözlerimi devirdim ve beraberinde küçük bir gülüş getirmişti bana, burayı terk etmeseydi bir mucize oluyordu. Kapının dışında görünen sadece bir kez yüksek sınıf ve saygın bir karaktedi şimdi ise katı sarhoş ve mutluluk doluydu. Tabii, o benim için ajansa ödediği 'arkadaşlık' parası var ama benim adamlarla uyumamın yolu yok. Bir şişe oje çıkardım ve parlak kırmızı tırnaklarımın üzerine resim yapmaya başladım. Bu büyük olasılıkla bir süre idare edecekti. ''Sürtük kapıyı aç dedim!''
''Ay adamım, siktir git yoksa polisi arayacağım.''
Tırnaklarıma üflemeye devam ederken tekrar bağırdı.
''Seni sürtük! Polisleri arayamazsın.''
''Ben senin aletinin bir arkadaşı değilim, ve ben sen değilim seni lanet böylece istediğin kadar patla.''
Kapıyı tekmeledi. Anında kapıyı tutup kilit gücü için daha derin bir takdir hissedip güvenle abandım. Bana tanıdık gelen bir ceza vardı; Ücretli eskort dünyasında yeni bir marka olmama rağmen tüm benliğimle onun yolunu pençelerken,kapıdaki kurt sahibi fazlasıyla tanıdık oluyordu. Kapıdan uzaklaştırdığımda bir kaç kıymık odun parçaları titremeye başladı. Zamanım azalıyordu.
Sonra kendi kendime gülümsedim çılgınca etrafa baktım. Duvarda duşun doğrudan karşısında elverişli bir konuma sahip bir pencere vardı. Yangın çıkış merdivenleri için yol açtı. New York'u şuan her şeyden çok seviyorum. Topukluklarımı koparmak istercesine çıkardım ve belimden çıkardığım zarif bir kemerin içine soktum. Dişlerimi güçle sıkarak pencereden dışarıya tırmanmaya başladım. Çıplak ayaklarım metal basamakların soğuk paslı zeminiyle buluşunca kendime gülümsedim; Evdeki kızlar beni şimdi görebilselerdi.
Ben ve ablam Harlem'de yaşadığımız süre boyunca üzerinde lüks Upper West Sidder (New York'da bir bölge ismi) zammı vardı ama ben kesinlikle aldırmıyordum. Bir şey değildi ama ben kendi içimde tükenmiş olarak odama doğru ilerliyordum. Önce dışarıya doğru gün ışığı o kahve, Di kadar tabii ki, onun her zamani gibi mükemmel, sıkı bir üst düğüm saçları ve kız gibi onun pijamalarını alıp yaptı.
''Burada böylece bakıp yatak odasına çılgınca gidebileceğini düşünorsan eğer yanılıyorsun.'' Sesinin dingin ama tutkulu olduğunu söyleyebilirim. Koridorun ortasında durdu ve ayağımın altından küfrettim.''Buraya gel CeCe.''
''Siktir.''
''Beş dolar küfür kavanozuna koydum.'' O parmağıyla patlamam için tam da kavanoza vurdu. Benim faturalarım. Sanırım para sahibi olmak daha fazla küfüre sahip olmak gibiydi. Bir koltuğa geçtim ve evimiz gibi sıkıntılı ahşap bir masa aldım ve kolumu da dinlenmek için başımın altına yerleştirdim. Kaşlarını çattı. ''CeCe, olduğumuzu sanıyordum.'' (Aralarının iyi olup olmadığını kastediyor.)
Sindim. Ne zaman. Di beni takmaz ve hemen hemen her cümlenin sonunda tekrar onun tarafından hayal kırıklığına uğrardım. Gerçekten hayal kırıklığına: içimde.
''Di bu şekilde soğuk değilim. Aslında, işte çalışıyordum.''
''Bu kıyafetle nasıl roman yazıyorsun ?''
''Öyle bir iş değil... gerçek bir iş. Biraz için para alıyorsun.''
''CeCe. Yalan söyleme, tamam mı ?''
''Yalan söylemiyorum. Ajanstan aramışlardı hatırladın mı ?'' Gözlei genişledi, ne yalan söyleyeyim eğlenceli oldu ve biraz rahatladım. Ablam beni dışarıda düşünürse mi daha iyi yoksa bir eskort partisi içinde mi hayatım tam olarak ne oluyor ? ''Aradılar ve sanırım gelip geçici bir hevesti.''
''Oh hayır, Ce-''
''Ben bir şey yapmadım. Kendimi bir banyoya kilitledim ve bir pencereden atladım. Eve saat olarak daha önce giderdim ama önce ben Yukarı Batı Kıyısı'na yürüdüm.''
''Neden?''
''Sadece yürümek istedim.''
''Sen delirmişsin.''
Ona gülümsedim. O beni deli hayatım boyunca aramıştı, ben döndükten sonra bir süre sonra onun için çalışmıştım Artık o kadar çok çalışmıyor oluşuma sevindim.
''Küçük bir. Her neyse, hala güzel bir otel odasında biri ama çoktan kapıyı kırmış olmalı bilmiyorsun diye söylüyorum. Her neyse, gerçekten önemli değil. Hayatım yüksek sınıf bir telekız olarak oldukça ani sonuna geldi.''
Di başını salladı ve sırıttı.
''Sadece şaka olsun diye bu kağıdı verdim. Sadece bunun için.''
Bir kruvasan almak için ayağıya kalktım ve mutfaktan odama bir kez daha uzan yolda omuz silktim.
''Bir meydan okuma sezdim.''
''Bu konuda daha fazla endişeli olmalıyım gibi hissediyorum...''
Daha çok kendisi için benimle konuştu. Di'nin yaptığı mükemmel dekoratif yastıklarla dağınıklık yapmak cazip gelsede yapamadım ve benim kişiliğimle yatağa düşen düşencelerimle eskisinden daha yorgun olmak hayal değildi. İlk olarak elbise ve duş aldım. Şehir sokaklarında yalınayak yürümekle ilgisi yoktu duş almamım gerçek anlamda temiz olmadığımı hissettim. Sıcak suyun bu defa o uzaklığı sileceğini umuyordum.
Sadece aklım escort günlerine gitmişti çünkü sıkılmıştım. Evimizden ilk geldiğimizde ajansa şaka olarak kaydolmuştum, ama hiç kimsenin beni istemeyeceğini düşünmüştüm. Belli ki yanılmışım. Bir yabancının ne kadar para teklif etseler daha odasına asla gitmeyeceğimi biliyordum. Biliyorum gitmemeliydim. Ama yaptım, daha iyi bir fikrim yoktu. Kendi kendime başımı salladım ve duş suyunu kapattım. Odamdan, vücudumun etrafı sıkıca sarılmış bir havlu içinde koridorda yürüyünce çok daha iyi hissettim. Yumuşak sözlü ses beni rahatsız edince rafın üzeinde izini buldum ve telefonumda moms çaldığını görünce çağrıya cevap verip rahatladım.
''Merhaba tatlım. İnanmıyorum sana cevap verdin! Bu saatte! Seni özledim. Ne zaman yukarıya ziyarete geliyorsun ?''
Bunun için çok erken.
''Gelmiyorum, anne.''
Konuşurken sesim tamamen düz, duygusuz ve masum çıkmıştı.
''Ama neden?!''
Ama neden mi ? Ciddi bir yüzle bok diyor sanki. Onunla olmaz.
''Ben oraya gelemem anne. Hala yasaklama emrine uyuyorum eminim.
''Ama Peter bir süre için...bize zaman verir geçecek.''
''Eminim ki onun 700'e ikamet özelliği öyle söylüyor anne. Sadece o değil.''
Derince bir iç çekti. Pek çok şey, geçirdiğim anılar, eskilerde söylediklerim, duyduğu suçluluk ve utanç, sesimin onu ne kadar dardığını ve ağırlaştırdığını biliyorum. Onu severdim ve her zaman sevecektim ama o hep onun tarafını seçti. Kararını kolaylaştırmak için iyi davranamam.
''Bir süre sonra seni görmeye gelirim şey...Ve çok yakında. Seni çok seviyorum. Seni seviyoruz Cecilia.'' Telefona mırıldandı ve kapattı. Kanım Peter düşüncesiyle dolmuştu. Peter'in, tüm kötülüklerin kötü olduğunun. Peter benim sorunlarıma neden oldu ve çünkü üvey babam gücendim bu dramative birşey değil. O sadece bana inanmayı reddetti ve ona herşeyi, her biti söyledim o onun yanında yer aldı. Onu bırakmak beni buradan götürmek yerine onu götürdü ve son iki yıldır sanki hiçbir şey olmamış gibi şimdi davranıyor. Ama kim onu suçlayabilir, çılgın golf kulübünde söyleyecek daha çekici bir hikaye bulmuştur. Kesinlikle daha iyi bir seçenek.
İç çektim ve odamın etrafında çekmecelerde daha taze bir elbise bulmaya başladım.Ne kadar yorgun olursam olayım bana rahat yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Again ϟ (Türkçe)
FanfictionCecilia Braddock'un dayanılmaz çocukluğu onun yetişkin hayatı boyunca ziyaret ediyordu . O görkemli ışığa ondan sonra sahip oldu ama en sonunda zar zor hoşçakal dedi başka bir kelime dahi etmedi. Peki ne olur, onun beklemediği bir şekilde geri döne...