Meclis toplantısı bitmişti toplantıda ne konuşulduğundan bi haber olan Muharrem meclis'ten çıkıp arabasına bindi.
O sırada Recep Binali ile konuşuyordu. Bu konuşmadan sıkılan Recep meclis'i terketti.
Eve vardığında seksi olmaya çalışan Emine'yi görmeyi beklemiyordu. Hemen odasına kapandı,ve Muharrem'in resimlerine bakarak osbir çekti. Muharrem'in fotoğrafına sarılıp derin bir uykuya daldı.
Bu sırada Başak ve Harun saraya taktıkları kameradan sarayı izliyorlardı. Daha doğrusu Harun izliyordu, çünkü Başak bu iğrençliğe dayanamamıştı. Kamerayı da yine Harun müthiş ajancılık yetenekleriyle takmıştı. Telefonu eline alıp Tayyip'e mesaj yazdı.
Kime: Rte
Cidden bunu yaptın mı? Senden beklemezdik Reyiz.
Tayyip gözlerini mesaj bildirimi ile açtı. Okuduğu mesaj cidden sinir bozucuydu.
Kime: Bilinmeyen
Ey Bilinmeyen sen kimsin ya?
Mesajı gönderip tekrardan uzandı. Kaşar karısı Emine izin verseydi uyuyacaktı. Ama ses telleri sokulmuş olan Emine'nin bağırışlarıyla doğrulup giyindi.
Bildirim sesiyle telefonu tekrar eline aldı, yine bilinmeyen'den bir mesaj gelmişti.
Kimden:Bilinmeyen
ANAN
Tayyip derin bir nefes aldı ve yazmaya başladı.
Kime:Bilinmeyen
Boş yapma sikerim avradını.
Mesaj sesiyle irkilen Başak telefon ekranın'ı açıp, mesajlaşmaya girdi.
"Harun uzun adam sikermiş avradını!"
Başak'ın sesiyle içeri giren Harun Başak'a nah çekip odasına csgo oynamaya geri döndü. Başak da telefonuna baktı.
Kime: Rte
Recep bey acaba Muharrem beyi sevdiğiniz doğru mu?
Diğer tarafta Recep ya sabır çekerek telefonunu açtı ve bildirimle baktı. Gördüğü şeye hem şaşırdı hem de kızdı.
Kime: Bilinmeyen
Yo yok öyle bi şey
Işık hızında cevap geldi.
Kimden: Bilinmeyen
Hıhı demin osbir çekerken de aynısını diyodun.
Recep'in kafası karıştı, bu bilinmeyen kişi onu nasıl görüyordu. Recep anında müthiş zekasını kullanıp izlediğini anladı. Ordan ayrılmalıydı çünkü izlemek istemiyordu. Hemen ayağa kalkıp kapıyı açtı. Açar açmaz karşısında kırmızı bir şeytan gördü. "Töbeeüzü." dedi korkuyla, sonra bunun kırmızı bir gecelik gitmiş Emine olduğunu farketti. Kafasında da kırmızı bir eşarp vardı.
"Nası görünüyorum?" dedi olabilecek en itici şekilde.
"Yar- Neyse. Benim işim var Emine git başımdan."
"Ama-"
"Ya Emine siktir git yaw." Recep aceleyle Sarayın asansörüne giderken Emine onun arkasından üzgün üzgün baktı.
"Kesin biri var, son birkaç aydır yüzüme bile bakmıyor. Kesin beni aldatıyor." dedi kendi kendine. "Görelim bakalım kimmiş bu..."
• • •
Recep deniz kenarına geldiğinde Lamborcinisini durdurup aşağı indi. Derin bir nefes çekti ve arabasının ön tarafına oturdu. Tam o sırada karşısından akşam yürüyüşüne çıkmış olan Muharrem geliyordu. Biraz yaklaşınca Recep'i görüp şaşırdı, ne işi vardı ki burda. Üstelik verdiği pozla da oldukça yakışıklı görünüyordu. Muharrem içten içe adeta erise se bozuntuya vermeden devam etti. Bir süre sonra telefonundan başını kaldıran Recep de onu gördü. Hemen arabanın üstünden kalktı ve ona doğru yaklaşan Muharrem'e dik dik bakmaya başladı.
"Ne geziyorsun lan burada?" dedi tam yanından geçerken.
"Sanane."
"Aday olacağını söylüyorlar, doğru mu?"
"Sanane."
"Bula bula seni mi buldu amk malı Kemal."
"Sanane."
"Sürekli sanane diyip durma sikecem ha!" diye bağırdı Recep en sonunda.
"Diyelim ki adayım, nolmuş?"
"Hiç, sadece kimi yeneceğim merak ediyorum."
"Alla alla, görüyorum ki çok iddialısın."
"İddialı deilim, eminim."
"Ya ben kazanırsam?"
"Sen bu seçimi kazan, gel benden istediğini dile."
"İstediğim şeyi mi?"
"İstediğin şeyi. Aynısını sen de vaat ediyor musun?"
"Ediyorum ulan, seçimden sonra görüşürüz." dedi Muharrem ve arkasına bile bakmadan yoluna devam etti. Halbuki ikisi de seçimleri kazanırsa aynı şeyi dileyecekti. İkisinin amacı da diğerini kendine aşık etmekti. Eğer seçimi kazanırlarsa tabiki diğer taraftan kendisi ile sew olmasını isteyecekti. Recep Muharrem giderken arkasından sessizce baktı, halbuki içinden 'Hey yavrum hey' diyordu. Ama ikisinin de haberinin olmadığı şey arka taraftaki parkta onlar konuşurken onları izlemiş olan Emine'ydi.
