Yoongi korkuyordu.
İçeriden gelen sesler ona aklının ucundan bile geçmesini istemeyeceği şeyler düşündürtmüștü, elleri titriyordu, korkuyla titriyordu Yoongi. Ne olur düşüncelerim yanlış çıksın, diye yalvardı içinden. Kime yalvardığını bile bilmiyordu.
İçeriden başka, daha sessiz bir gürültü gelirken beynini zorladı. Kapıyı kıracak kadar güçlü olmadığını biliyordu, ama nasıl açabilirdi ki başka?
Aniden Hoseok ile aralarında geçen Taehyung'un saçma sapan zamanlarda gelişinden dolayı saksının içinde bir yedek anahtar olduğu konusu geldi aklına. Anahtarın orada olması için yalvarırken elini kapının yanındaki bitkinin toprağına attı. Titreyen parmaklarını toprakta gezdirirken sıcak basmaya başlamıştı. Terliyordu.
Sonunda eline değen soğuk metalle derin bir nefes alıp kapıya adeta saldırdı Yoongi. Küçük bir çabanın ardından kapı ardına kadar açılmıştı.
Kapı açıldığı anda içeriden başka bir ses geldi, sanki bir çığlıktı, ama susturulmuș bir çığlıktı.
Ses Hoseok'un sesine benziyordu.
Yoongi o an her şeyi unuttu. Ardına kadar açık kalan kapıyı, üzerinde duran anahtarı, kayarak yere düşen çantasını, ve koştu. Sanki hayat buna bağlıymıș gibi koştu. Kim bilir, belki de öyleydi.
Ses tuvalet olduğunu tahmin ettiği bir odadan gelmişti.
Yoongi elini kapı koluna attığında kilitli olduğunu fark etti.
"Hoseok içeride olduğunu biliyorum, aç kapıyı, ne olursun aç şu lanet kapıyı!" Yoongi kapıya yüklendi, ama lanet olsun ki Yoongi konserve açarken zorlanırdı, hayatında doğru düzgün spor salonu yüzü görmemişti, o kimdi ki kıracaktı kapıyı?
Yoongi kapıya yüklenmeye devam ederken kapı hafifçe açıldı ve Yoongi yere kapaklandı.
Hoseok oradaydı.
Çevresinde yerlere dökülmüş onlarca hap vardı, elinde boş bir hap kutusu, yere çökmüştü, mahvolmuş gibi bile değildi mahvolmuştu, ağlıyordu.
Yoongi burnundan akan kanları hissetti ama umrunda bile değildi. Acıyan dizlerine, sızlayan omzuna dikkat bile etmedi. O anda tek önemli olan Hoseok'tu. Kalktı ve ona sarıldı. Sarıldı ve omzunda ağladı. İkisi de ağladılar.
Hoseok kendi acısına değil, Yoongi'nin yüzündekine ağladı o anda, Yoongi de Hoseok için ağladı. Onun acısını durdurmadığı için ağladı, o kim bilir kaç defa o haplarla bakışırken orada olmayışına ağladı, Hoseok'un acısına ağladı.
O gece Hoseok'un dudaklarından milyonlarca üzgünüm döküldü, Yoongi'ninkilerdense bir daha üzgünüm dersen kafanı kopartırım'lar. O gece bir sürü gözyașı döküldü, bir sürü can yandı, ama iki küçük tebessüm vardı ki, onların hepsini eşitledi.
Çünkü Hoseok biliyordu, hiç bir şey iyi değildi ve belki de uzun bir süre olmayacaktı, ama Yoongi yanında olduğu sürece, onun umudu olacaktı. Ve bir gün, er ya da geç, kurtulacaktı. Bir gün her şey güzel olacak, karanlık aydınlığa çıkacaktı, Yoongi ile parmakları birbirine kenetli olduğu sürece.
![](https://img.wattpad.com/cover/121475821-288-k281671.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
notice' myg + jhs
Fiksi Penggemar"farket beni, kurtar içinde kaybolduğum derin karanlıklardan" ××× uyarılar: yarı-angst(?????? galiba???? yani tam angst değil ama????? kısaca şerefsiz diyelim), intihar denemesi, ad olarak geçmese de içerik olarak bulunan psikolojik problemler, depr...