Chapter 1:High School

832 6 0
                                    

Hey,millet!Ben hayatımda ilk defa hikaye yazıyorum.Bilmiyorum nasıl ulaşacak bu hikaye birilerine,beğenilecek mi ? Kısacası ilk deneyimim ve umarım beğenilir ve keşfedilir.Sürç-i lisan etti isek affola.Iyi okumalar! :)

'Maviii,artık şu klişeleşmiş şakalarından vazgeçsen diyorum?'dediysemde fayda etmedi.Yine aynı bakışlaar...

'Ama İstanbuuuul,sana da şaka yapılmıyo heee' dedi,yine o süt dökmüş kedi bakışlarını bana yollayarak.

'Canım benim ilk yaptığında gülündü diye her yaptığında gülünmesi mi lazım şakalarına?Hem az sonra hoca gelicek sen hala şaka yapma peşindesin.Hadi gel şu son teste birlikte göz gezdirelim' dediğim sırada sınıfa Furkan girdi.Tabii ki de testi ve Mavi'yi unutmuştum o anda,birkaç saniyeliğine her şey yavaş çekimdeydi çünkü.Bir anda sarsılarak kendime geldim,ne olduğunu anlamam için omzumdaki Mavi'nin kollarına bakmam yeterliydi.Çünkü beni sarsan Mavi'nin orantısız güç kullandığı hafif kaslı kollarıydı.Bu arada Mavi atletizm,voleybol ve basketbol ile uğraşıyor artık siz tahmin edin ne kadar sarsıldığımı.

'Istanbul,teste göz gezdirelim diyen sen değil miydin.Kırk yılın başı bir soru çözdüm ona da şahit olamadın.Dalmış gitmişsin kuzuumm' dedi,haklıydı dalmış gitmiştim.Hem de ne dalmak.Ben bunları düşünürken sınıfa Arzu hoca girmişti.E tabi Furkan da bizim sınıfta olmadığından Arzu hocadan özür dileyip çıktı.Eee basketbol takımının koçu nihayetinde.Arzu hoca verdiği testleri yaparken ders bitmişti.Bugünün son dersiydi.Şükürler Olsun Eve Gidiyoruz!!! diye bağırasım geldi.Son anda kendimi tuttum,Mavi ile birlikte çıkışta ayrılıp evlerimize doğru ilerledik.

Eve vardığımda küçük kardeşim Izel her zamanki gibi oyuncaklarını öbek öbek haliya dağıtmıştı.Yapbozlar,oyuncak bebekler,logolar...Onlar her yerdeydiler.Annemi öpüp odama geçtim,üstümü değiştirdim.Sonra biraz kafamı dağıtmak için şarkı söylemeye başladım.Slow şarkılar rahatlatırdı beni.

Louis Armstrong-La vie en rose

-

Hold me close and hold me fast

The magic spell you cast

This is la vie en rose

-

When you kiss me heaven sighs

And though I close my eyes

I see la vie en rose

-

When you press me to your heart

I'm in a world apart

A world where roses bloom

-

And when you speak

Angels sing from above

Everyday words seems

To turn into love song

-

Give your heart and soul to me

And life will always be la vie en rose...

Yabancı aşk şarkıları her zaman iyi hissettirir beni.Ben şarkıyı bitirdiğim an annemin kapıyı tıklatmasıyla karşı karşıya kaldım.Imm..Sanırım biraz utanıyorum başkalarının yanında şarkı söylemekten,bu yüzden tedirginlikle 'Girin' diye seslenmiştim.Sesim biraz tiz çıkmıştı,tedirgin olduğumu beni tanıyan herkes anlardı bu tondan.Sonra annem:

-Kızım,biz kardeşin ve babanla alışverişe çıkıyoruz,istediğin bi' şey

var mı?,diye sordu.Bende olmadığını söyledim ve evden hazırlanıp çıktılar.Babam işten yeni gelmiş aşağıda onları bekliyor olmalıydı.Sahi,saat kaçtı?'19.00' saati görünce şok oldum.Ne yapmıştım ben bu kadar saat.Hemen bugun islediklerimizi tekrar ediyordum.Okulun kapanmasına az kalmıştı ve ayrıca üniversite sınavına da...Aklıma geldikçe değişik ruh hallerine giriyordum.Ahh,her neyse.Tekrarlarımı bitirip,birkaç test çözdükten sonra Mavi'yi aradım.Çoook uzun bir süre konuşmuştuk.Yarın Bahar Şenliği vardı.Ama bizim başka planlarımız vardı(Her zaman ki gibi:)).Roller Coaster tutkumuzdan bahsetmedim tabii size.Biz Maviyle senelerdir tanışıyoruz,ilkokuldan beri ve birbirimizi hiç bırakmadık bunca sene.Hem kardeşim,hem sırdaşım hem de eğlence kaynağımdır diyebilirim.Neyse asıl konu şu ki ikimizinde Lunapark'a özellikle de Roller Coaster'a zaafımız var.Yani bizim için bahar şenliği demek,Roller Coaster demek her zaman için.Ben bunları düşünürken çoktan yemeğimi yemiş,işlerimi halletmiş ve uyumak için yatağıma yatmıştım bile.Yarın çok güzel bir gün olacak,içime öyle doğuyor...

After SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin