Namjoon;
hyungakşam tam 6'da
Han Nehri'ne gel
Seokjin;
neneden?
yah Kim Namjoon
Seokjin, herhangi bir cevap alamayacağını anladığında uygulamadan çıktı ve telefonunun ekranını kilitlemeden önce saate baktı. Akşam üstü dört buçuğu gösteriyordu.
Üç gündür evden çıkmıyordu, haliyle hiç duş alma gereği de duymamıştı bu yüzden kendini leş gibi hissediyordu. Buna bir son vermek adına kendini banyosuna attı ve bir saat boyunca yıkandı.
Çıktığında saat beş buçuktu ve hazırlanması için yalnızca yarım saati vardı. Henüz ilkbahar ayında olduklarından akşamları hava serin oluyordu. Üstüne giydiği tişörtünü modern şıklıktaki ceketiyle tamamlamıştı. Bunun bir randevu olacağı besbelliydi. Her ne kadar sevgilisiyle üç yıldır çıkıyor olsa da bugün için biraz şık görünmek istemişti, içinden öyle gelmişti işte.
Saçlarını da güzelce şekillendirdikten sonra telefonuna son bir kez baktı. Ama Namjoon ona cevap vermiyordu bir türlü. Başına bir şey gelmiş olmasından korkmuştu büyük olan.
Hızla ayakkabılarını giyerek evden çıktı ve Han Nehri'ne gitmek için bir taksi tuttu.
Seokjin'in bütün endişelerine rağmen, Namjoon sokak lambasının tam altındaki bankta gergince oturuyor ve onu bekliyordu. Elini ceketinin iç cebine atıp, kadife kutuyu kontrol etti.
Bugün, klişe olmaktan kaçınmıştı.
Seokjin, parmaklarını sevmezdi, bırak yüzük takmayı onlara bakmak bile istemezdi. Bu yüzden ona evlenme teklifi ederken bir yüzük değil de bir bilezik takmaya karar vermişti.
(y/n: şu gucci şeyinin yerinde sonsuzluk işaretinin olduğunu falan düşünün. çok da yaratıcı değilim ama benden bu çıkıyor xd)
Bir yüzük takmaktansa bilezik takmayı tercih ederdi sevgilisi, bunu biliyordu.
Telefonunu çıkararak saate baktı. Altı olmak üzereydi. Uygulamaya girip sevgilisinin adının üstüne tıkladı ve hiçbir şey yazmadan bulunduğu yerin konumunu attı. Hiçbir şey belli etmemesinin sevgilisini ne kadar endişelendirdiğinden bir haberdi.
Çünkü attığı konumun bulunduğu yerde boş bir depo vardı. Seokjin oraya oldukça yakındı ve Namjoon'un o depoda olabilme ihtimaliyle gözleri dolmuş bir şekilde koşmaya başlamıştı. O sırada gözü, ışığın altındaki bankta oturan adama kaymıştı, arkası dönük olduğundan yüzü belli olmuyordu. Bu, Namjoon'u kaçırıp para isteyecek adamlardan biri olabilir miydi? Burnunu çekerek adamın yanına yaklaştı.
Namjoon duyduğu burun çekme sesiyle hemen başını sesin geldiği yöne çevirdi. Seokjin, gözleri dolu dolu olmuş bir şekilde ve korkuyla ona bakıyordu.
Sevgilisinin yüzünü gördüğünde Seokjin, irkilerek bir adım geri atmış daha sonra da ayağa kalkıp ona yaklaşan Namjoon'a sarılmıştı hızla.
"Hyung-"
Seokjin bir şey demesine izin vermeden geri çekilip kolunu sert bir tokat geçirdi. "Gerizekalı mısın sen?! Ne kadar korktum haberin var mı?"
"Neyden korktun anlamadım ki?"
"Bir şeyler yazıyorsun, devamını getirmiyorsun. Mesaj atıyorum, cevap vermiyorsun. Üstüne üstlük attığın konum boş bir depoyu gösteriyor! Seni kaçırıp benden para isteyeceklerini falan sandım. Seni kaçırmaları önemli değil ama benim param yo-"
Cümlesinin yarıda kesilmesinin sebebi kalın dudaklarını örten bir başka kalın dudaklardı. Havada kalan ellerini karşısındakinin ensesine dolayacağı sırada Namjoon geri çekilmiş, alnını Seokjin'in alnına yaslamıştı. "Özür dilerim. Bunları düşüneceğini tahmin etmemiştim. Ben sadece sürpriz yapmak istemiştim."
"Böyle sürpriz mi ol- Dur, ne? Ne sürprizi?"
Namjoon gamzelerini ortaya çıkararak içten bir şekilde gülümsedi ve geri çekilerek ceketinin iç cebine uzandı.
Uzun kutuyu çıkarırken bir yandan da yavaşça dizinin üstüne çökmüştü. Kapağını açtığında Seokjin'in surat ifadesi tam olarak internete koymalıktı.
"Hyung, hasta olduğumda doktorum, kara günlerimde güneşim, bastonlu dedeler olarak gömülene kadar eşim olur musun?"
"Ne?"
"Bütün romantikliği bozdun şu an! Benimle evlen işte be adam!"
Ve bunun üzerine Seokjin diz çöken sevgilisinin boynuna atladı ve ikisi birlikte kaldırımda kahkahalarla yuvarlandı.
"Olurum! Evlenirim! Ay, dur, galiba bilezik düştü."
İkisi de toparlanarak yerde bileziği aramaya başladılar. Namjoon onu ayağının dibinde bulduğunda hemen eline aldı ve bir daha düşme tehlikesine karşın sevgilisinin ince bileğini kavrayarak hemen ona taktı.
Bir sonraki öpüşmeyi başlatan ise Seokjin olmuştu. Nefesleri kesilene kadar dudaklarıyla adeta dans ettiler.
"Kutlamaya gidelim mi?"
Seokjin dudaklarını birbirine bastırıp derin nefesler alırken usulca başını salladı.
Ardından el ele tutuşarak, restorantın önüne kadar hoplaya zıplaya gittiler. İçine girdiklerindeyse tam bir beyefendiye dönüşerek Namjoon'un önceden ayırttığı masaya oturup yemeklerini yediler ve tüm gecelerini, gündüzleri gibi birlikte geçirdiler.
🌸
Sonraki bölüm final ehe
umarım beğenmişsinizdir. aklımdakileri tam olarak yazamadım, biraz da aceleye getirdim ama... yorum yapmayı, oy vermeyi unutmayın lütfen 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'kim' ℘ namjin ✓
Humorkimjoon: Eğer bir gün evlenirsek, bizim için soyadı problemi olmayacak. jinseok: Bu bir evlenme teklifi mi?! ©fataeful 2017