Beden

233 11 0
                                    

                                                                 1.Bölüm

İnsanların zamanı başlamadan önce Deus evrendeki tek varlıktı. Bundan çok sıkıldığı için sonsuz karanlığa yeni şeyler ekledi. İlk önce yıldızları daha sonra ise galaksileri yarattı. Bu galaksilerin içine gezegenler yerleştirdi. Sadece bir gezegende kendi suretinden ve başka şekillerde bedeni olan canlılar koydu. Bu gezegenin adı Dünya idi. Yıllar yılları kovaladı insanlar ve diğer canlılar barış içinde yaşarken Deus bunun adil olmadığını düşündü. Çünkü tüm evrene bir kılını bile kıpırdatmadan mutlak iyilik vermişti. Bu düşüncesi üzerine Diabolus'u yarattı. Ona irade verdi. Böylece Diabolus kötülüğü seçerse Deus onu kendi gücüyle kötü yapmadığı için yenmesi kolay olacaktı.

 Fakat Diabolus zekiydi. Biliyordu ki tanrıya tek başına savaş açarsa kaybedecekti. Bu yüzden gizli gizli insanları baştan çıkarıp ruhlarını aldı. Ruhları Diabolusa ait olduğu için ölünce ruhları çürüdü. Diabolus o çürümüş ruhlardan ilk yaratıkları oluşturarak onları bedenlerine koyup dünyaya saldı. Bu yaratıklar canlı insanları yaratıklara çeviriyordu. Bu şekilde şu an Dünyada efsane konusu olan her kötü yaratık oluşmuş oldu. Diabolus bu yaratıklardan bir ordu oluşturdu. Her yaratık türünün ilk yaratılmışını dünyaya sakladı. Artık her şey hazırdı. Sıra Deus'a saldırmaktaydı.

 Deus insan auralarında olan değişikliği hissedince hemen Diabolus'un ne yaptığına baktı; tüm o yaratıkları tek başına yenemeyeceğini anlamıştı. Bu yüzden kendisine bağlı 13 insana kendi ruhundan parçalar verdi. İlahi ve normal ruhun birleşiminden ilk ejderhalar ortaya çıktı. Hepsinin ayrı ayrı yetenekleri vardı ama en güçlüleri gümüşten bir ejderha oldu. En güçlü ejderhasının gümüşten olması Deus'u çok mutlu etti çünkü Deus'un insanlar arasındaki simgesi gümüştü. O ejderhaya Argentum adını verdi.

 Diabolus hiçbir şey bilmeden saldırıya geçti. Ejderhalar karşısında hiçbir güç yoktu çünkü ejderhalar Deus'un ruhuyla kutsanmışlardı. Deus kendi ruhundan parçalar verdiği için zayıf düşmüştü. Bu şekilde zayıfladığı için dengeler de sarsılmaya başlamıştı. İnsanların duyguları her saniye değişiyordu. Bu yüzden Deus son gücüyle kendi  ruhunu, Diabolus'un hem ruhunu hemde bedenini hiçbir yaratığın bulamayacağı bir yere hapsetti. Yaptığı şeyin getirilerini bilmiyordu; kendisi ve Diabolus'un yanında orda bulunan tüm yaratıkları ve 12 ejderhayı da yanında hapsetmişti. O güce sadece Argentum karşı koyabilmişti. Artık evrende ilahi gücü olan sadece iki şey vardı: Deus'un bedeni ve Argentum.

O güce karşı koymak Argentumu zayıflattığı için beden ile birlikte Dünya'ya geldi. Artık Deus'un bedeni normal insanlar gibi doğacak ve yaşayacaktı. Ölünce de başka bir yerde tekrar doğacaktı. Bedene bunu yaptıktan sonra ruh haline geçip bir insanın içine girdi. 

Olası bir tehlike için her kıtadan 13 aileye nesiller boyunca aktarılacak güçler verdi. Argentum artık Deus'un bedeni gibi doğacak , yaşayacak,ölecek ve tekrar doğacaktı.  Her seferinde de 20 yaşına gelince hangi kıtada doğmuşsa o kıtadaki koruyucu 13 ailenin ortak bölgesine gidip işleri yönetiyordu. O yokken işleri 7. aile devralırdı, bu her kıtada böyleydi çünkü Argentum 7. ejderhaydı.

 En son 1990 yılında Asya kıtasında doğdu ama bir sorun vardı; bu bedene hükmedemiyordu. Dünya'ya geldiğinden beri ilk defa Deus'un bedeniyle karşılaşıyordu. Bedene hükmedemiyordu çünkü Argentumun ruhunda Deus'un ruhundan bir parça vardı.  Deus'un ruhu ve bedeni bir nevi birleşmiş oldu. Bu beden nerdeyse tanrı gücündeydi şu anda. Kötü birşeylerin olmaması için Argentum çıkmaya çalıştı ama çıkamadı bu yüzden de kendini bedenin içine gizledi. Her ne kadar uğraşmış olsada ortaya büyük bir güç çıkmıştı. Bu gücün iki etkisi olmuştu: 

1.Bedenin sırtında bir dövme oluştu

2.Saklanan tüm yaratıkların güçleri yerine geldi. Argentum'un ikinci olaydan haberi yoktu. 

Beden şu anda bir bebekti. Ailesi onu bir çöpün içine bırakmıştı. Çok geçmeden yetkililer bedeni buldu. Bebeğin üstünde bir kağıt vardı. Kağıtta ''İsmi Arya lütfen ona iyi bakın çok fakiriz ona bakamayız lütfen bizi affet kızım'' yazıyordu. Bu olayın üstüne Arya yani beden kimsesiz çocuklar için olan bir vakıf binasında yetiştirildi. Orda Camille adında çok yakın bir arkadaşı oldu. Camille yurtdışından Türkiye'ye yerleşmiş bir ailenin kızıydı. Ailesi ölünce onuda bu vakıf binasına yerleştirmişlerdi. 18 yaşında hem çalışıyor hem de okuyorlardı. Paralarını biriktirip yeterince paraları olduktan sonra New York'a yerleşmişlerdi. Şu an ikiside Columbia Üniversitesi'nde tarih okuyorlardı(2014).

-----------------------------------------------------------------------------------------------

   Bu ilk bölüm olduğu için geçmişe değindim. İkinci bölümden itibaren Arya'nın ağzından dinleyeceksiniz. Bu benim ilk hikayem yani yanlışım varsa lütfen mazur görün ve bana söyleyin.

                         

BedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin