0.1

613 49 19
                                    


"Jimin kalk gidiyoruz. Hızlıca giyin toparlan kalk. JİMİN HADİ!!" Bağırmalarımı umursamadan yatmaya devam eden oda arkadaşımı kolundan tuttuğum gibi çekerek kaldırdım. "Taehyung ne bu acele? Ne oluyor?" Aynada saçlarımı düzeltirken bir yandan da üstüme giyebilceğim güzel şeyler bakıyordum. "Hani benim mükemmel ötesi kusursuz güzel harika eşsiz idolüm Jeon Jungkook varya.. Londra'ya mı ne gidiyomuş işte. Ama uçakları bizim ülkemizden aktarma yapıcakmış. 1 saat içinde havaalanında olmamız lazım. Acele et." Jimin homurdanmaya devam ederken ben çoktan giyinmiş, makyajımı da tamamlamıştım. Yan tarafımdaki Jimin'e baktığımda hala üzerindeki eşofman takımıyla oturduğunu görmem sinirlenmemi sağlamıştı. "O iğrenç bakışlarını üzerimden çek Taehyung hazırım ben, böyle geliyorum." Sonuçta görüceğimiz kişi benim idolümdü, Jimin'in düzgün giyinmesine gerek yoktu. Telefonumdan saati son kez kontrol edip koşar adımlarla çıkış kapısına yöneldim. Jimin'i de peşimden sürüklemeye devam ediyordum.

Önümüzdeki kalabalığa bakıp kahkaha atan Jimin'e ne oldu dercesine kafamı salladım. "Sen, sen gerçekten bu kalabalıkta farkedilceğini mi sanıyosun Taehyung." Kahkaha atmaya devam ederken suratımı asıp kenardaki koltuklardan birine kendimi attım. Haklıydı ve yapıcak bir şeyim yoktu.

Kalabalıktan gelen bağırtı seslerinin yükselmesiyle uçağın iniş yaptığını tahmin edebiliyordum. Gidip o kalabalığın içinde olmaktansa, aktarma yapılacak 2 saatin içinde Jungkook'la aynı alanın havasını solumak istiyordum. Gözlerimi kapatıp, kafamı koltuğa yasladım. Koltuğun yan tarafındaki hareketlilikten Jimin'inde oturduğunu anlamam zor değildi.

"Jimin, galiba haklısın farketmez bu kalabalığın içinde beni ama iyi yönden düşün. İki saat boyunca aynı havayı soluyabiliriz. Yani herzaman aynı havaydı ama bu sefer kapalı bi alanda yani daha yakın." Gözlerim kapalı şekilde konuşmaya devam ederken iyce heycanlandırmıştım kendi kendimi. "Jimin elini kalbimin üstüme koy bak. Bu kadar hızlı atması normal mi? Ah Jeon Jungkook benim ölümüm olucak." Kalbimin üzerindeki elin Jimin'in eli olduğunu biliyordum ama biraz daha büyüktü sanki bu eller. Daha fazla düşünmeden içime çektiğim kıymetli havayla baş başa bıraktım bedenimi.

~~

"Toe seiononoo foroğ atmoş gordğğn moğ?" Elimdeki tahta yemek çubuklarından birini karşımda yemek yiyen bedene fırlattım. "Ağzın doluyken ne anlatmaya çalıyosun Jimin? Aptal mısın?" Ağzındakileri iyice çiğnemiş ve konuşmaya devam etmişti. "Diyorumki seninki yeni fotoğraf atmış. Bildirimi geldi ama bakmaya üşeniyorum. Hey, hem bana neden bildirim geldi? Takip bile etmiyorum." Muzipçe gülümseyerek yanımda duran telefonumu heyecanla elime aldım. Twitter sayfasına girip fotoğrafın yüklenmesini beklerken sanki zaman geçmek bilmiyordu.

Elimden düşen telefonun kırılıp kırılmaması şu an düşünceğim son şey bile değildi. "J-jimin paylaştığı fotoğrafa b-bak."

Aircraft Transfer || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin