Bölüm 1

6.2K 135 43
                                    


Her taraftan kuş sesleri geliyordu. Yaprak dallarının hafif rüzgarla sallanırken çıkardığı hışırtı. Bağıran, çığlık atan çocuk sesleri. Bir anda sırtımda bir baskı hissettim ve suratıma vuran rüzgarla havalandım.

Salıncakta sallanmak küçüklükten beri en sevdiğim şeylerden biriydi. Parka gelince koşa koşa sıraya girer, artık benden sonraki çocuk beni zorla indirene kadar sallanırdım. Sonra gider tekrar boş salıncak arardım yoksa yine sıraya girerdim.

Gözlerimi kapadım ve kıvırcık kahverengi saçlarım iki yanımda uçuşurken bu sefer sırtımdaki baskının kuvveti arttı ve daha da yükseğe çıktım.

Salıncağa müdahale etmedim ve yavaşlayan salıncaktan zar zor yere yetişen kısa bacaklarımı sarkıtarak dikkatlice indim. Arkamı döndüm ve neredeyse boş olan banklarda yan yana oturan arkası dönük çifti gördüm.

"Anne! Baba! Nasıl yükseğe çıktım gördünüz mü?" diye bağırdım, ayaklarımın içine kum dolarken o tarafa doğru koşmaya başladım.

Ben daha yanlarına varamadan babam beni duyup arkasını döndü. Olduğum yere çivilendim sanki, dondum kaldım. Karşımdaki adamın olmayan yüzüne şokla bakmaya devam ettim. İçimden annemin arkasını dönüp bana bakmaması için dua etmeye başlamışken o da bana döndü ve olmayan gözleriyle beni izlemeye başladı.

Ben daha ne olduğunu anlamadan çığlığı basarak bir anda doğruldum. Ellerimle etrafımı yoklamaya başladım, panik oldum. Ter içinde ve nefes nefese kalmıştım. Sıradan ancak beni yansıtan, her zamanki odamda olduğumu fark edince biraz da olsa rahatladım ve nefes alışverişimi düzenlemeye çalıştım.

Yorganım yine yataktan düşmüştü, soğuktan titriyordum. Hemen yatağımın yanındaki perdeyi araladım. Dışarıda kar yağıyordu. Şubatta olmamıza rağmen bu sene ilk defa kar yağıyordu. Mutlulukla gülümsedim ve cama yaklaştım. Küçük bir çocuk gibi bir müddet gökyüzünden düşen kar tanelerinin cama yapışmasını ve saniyeleri almadan suya dönüşerek yok olup gitmelerini izledim.

Hava hala karanlıktı, saatin kaç olduğunu merak ederek yatağımın öteki tarafına doğru süründüm ve yanımdaki komidinin üstündeki saate baktım.

6:12

Yüzümü buruşturarak kendimi yatağa bıraktım. Okul için uyanmama daha yaklaşık 1 saat var diye düşündüm. Ama uykum kaçmıştı bir defa, tekrar mümkün değil uykuya dalamazdım.

Her zaman yanı başımda duran kulaklığımı ve komidinin üstünde duran telefonumu şarjdan çıkardım. Evet ben prizi yatağının yanında olan o şanslı, kutsanmış insanlardan biriyim.

Müzik dinlemeye başlarken rüyamı düşünmeye başladım. Anne babam yüzssüzdü rüyamda. Ürperdim. Gayet açıktı bence. Gerçek annem babam kim bilmiyorum. Zaten babamdan bir haberim, annemin de imkanı olmadığı için beni bebekken yetimhaneye bıraktığını biliyorum sadece.

Bilinçaltımın oyunları işte, üzerine düşünmeye değmez diyerek şarkının sözlerine odaklandım.

Saat 7'yi çeyrek geçe gibi yataktan kalktım her zamanki gibi duşumu aldım. Kıvırcık saçlı olduğum için bakımı zor tabi, düzenli saçımı yıkamam gerekiyor.
Okul üniformamı giydikten sonra boy aynamın karşısına geçtim ve kendine baktım.

Büyük kahverengi gözlerim vardı. Benim gibi gözleri olan arkadaşlarım renkli gözler için ölebilecekken ben gayet mutluydum bu halimle. Hokka bir burun ve dolgun geniş dudaklar. Bukleli saçlarım omzumun iki yanından kafama oranla küçük olan ve sırf bu yüzden sevmediğim kulaklarımı kapatacak şekilde dökülüyordu.

SıradışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin