Ters Köşe

120 2 0
                                    

Quentin William

Her cumartesi olduğu gibi bugünde tam zamanında just dance mekanına geldim. Görevliye kartımı uzattıktan sonra içeriye girdim. Mekanda bu sefer bir farklılık vardı , nasıl desem... Birisi sesli bir şekilde gülüyordu , hayır tam anlamıyla anırıyordu. Kafam istemsiz olarak o yöne çevrildi. O manzarayı gördüğüm an bende gülmeye başladım. Gülen kız birden başını bana çevirdi ve dik dik bakmaya başladı. Bende başta afalladım ama sonra noluyoruz lan moduna girdim. Elimi ben masumum dercesine kaldırıp göz ucuyla onun yanındaki kızı gösterdim. İlginç dans eden, hatta edemeyen kız yanındaki arkadaşının suratını görüp bana doğru döndü. Sinirlendiği anlaşılıyordu. Onun o halini görünce zorla gülmemeye çalıştım. Az önceki gülen kıza döndüğümde onun da benden farklı bir durumda olmadığını anladım. Artık ikimizde dayanamayıp gülmeye başladık. İlginç hareket eden kızsa hışımla mekandan çıktı. Diğer kız ise bir eliyle hoşçakal işareti verip kızın peşinden çıktı. Hörevliye doğru gittim. ''O kızlar kimdi?" diye sorduğumda  "Yeni kayıt yaptıranlar." dedi. "Tamam." diyip dans pistine geçtim.

Belli ki günlerim artık o kadar rutin geçmeyecekti.

Hera Shooter

Milez'in peşinde koşarken bir yandan da gülmemi kesmeye çalışıyordum. Sonunda yanına geldiğimde gülmemi silemediğimi anladım çünkü bana çok kötü bakıyordu. Gülmemi silmeye çalışırken yüzümü garip şekillere sokmuş olucam ki o da birden gülmeye başladı. İşte triplerimiz bu kadardı. En fazla iki dakika. Zaten biz arkadaştan öte kardeştik birde Rae'miz vardı tabii o ayrı konu. Milez'e dönüp :

"Zaten o çocuğu bir daha göreceğimizi sanmıyorum, boşver. " dedim.

Konuşmam bitince her zaman ki gibi acıktığımı hissettim. Tabii Milez'e gel yemek yiyelim desem gelmez , çünkü bir saat önce yedik. Ben en iyisi alışveriş merkezine gidelim diyeyim.

" Milez , bebeğim , canım , ... " diye başlıyordum ki,

"Acıktın değil mi ? " diye bir soru yöneltti.

Kız tabi malını biliyor.

" Yok canım alışveriş merkezine gidelim diyecektim , olur mu hiç öyle şey." dedim ama yemedi.

" Zaten sen beni hiç mağazaya yollayıp gizlice(!) McDonal'sa gitmezsin." dedi.

Alışveriş merkezine vardığımızda, Milez'den kurtulma yolları arıyordum ve parlak zekam devreye girdi.

"Milez ben kabız olmuşum." Bana dönüp :

" Alışveriş merkezi kapanmadan bana yetiş, çıkınca mesaj atarsın." dedi.

Anlayacağınız üzere ben tuvalete ömrümü verdim. Milez'in görüş alanından çıktığımı anladığımda kendimi McDonal'sa attım. Milez'le uğraşmaktan çok zaman kaybetmişim, artık gözümde hamburger işaretleri çıkıyordu. Tam siparişimi verecektim ki biri önüme geçti. Çocuğu öküz gücümle itmeye çalışsam da işe yaramadı. İçimden bir helal olsun , dışımdansa ;

"Sıraya geçsene burdaki insanlar enayi mi ! " dedim. Ağzıma gelen bir dolu sözü daha söyleyecektim ki , çocuk bana dönüp baktı. Ben bir Kıvanç Tatlıtuğ'ya bile o kadar yakışıklı değil diyen biri olarak bu çocuğa tam anlamıyla bir vay anasını dedim. Çünkü bu çocuk simsiyah saçlı, kopkoyu kahverengi biraz çekik gözleri olan , hafif kırmızı dudaklı biriydi.

Ben Hera ; hayatımda ilk defa birine yemek sıramı vermeyi düşünüyordum.

Rae Star

Ben yüzmeye geldiğimi sanıyordum , meğersem Milez'le Hera'nın dertlerini telefonda dinlemeye gelmişim. Hay ben şu sudan etkilenmeyen telefonu bulanın karşısına Milez'i dans ederken koymazsam zincirlerden çıkamayayım. Milez yarım saatten beri aynı şeyi söylüyor zaten neymiş " Hera ben dans etmeye çalışırken benimle dalga geçti ve gülmeye başladı hemde tanımadığımız bir erkekle , yakışılı olmasa bir şey demeyeceğim ama yakışıklı da yani çocuk ..." İşte böyle gidiyor , devamını dinlemedim zaten. Bu hala konuşurken öbür mal aradı. Onun da McDonal'staki " Ultra yakışıklı" çocukla kavgasını dinledim. Bu yakışıklı çocuklar zaten bir bana denk gelmez. Onun da suratına kapayıp kendi derdime döndüm. Nam-ı değer Zincir Yarışı. Yarışta yapılması gereken sadece zincirden kurtulmak. Tek bir sorun var, siz bu zincirlere bağlısınız. İşte bende kendimi geliştirmek için boş havuzda kendimi zincirliyorum. Evet biraz psikopatça olabilir ama bu gerekli, yani bana göre. Zincirleri elime aldım ve etrafıma doladım. Tam kilitleyecektim ki bir basketbol topunun yere düşüp sekme sesleri havuzun kenarında yankılandı. Basketbol topu ve havuz ilişkisini kurmaya çalışırken gözlerimi topun sahibine kaydırdım. Çocuk sanki elinde top varmış gibi duruyordu ve ağzı açıktı. Daha sonra sırıtmaya başladı. Ben niye sırıtıyor diye düşünürken kafama zincirli olduğum dank etti ve çocuğun düşüncelerini anladım. Tam o sırada içeri benim yaşlarımda yarışlara hazırlanan bir erkek girdi. Basketbolcu çocuk önce ona sonra bana baktı ve ;

" Ne kadar güzel bir fantezi anlayışınız var." dedi.

O an fark ettim ki bende günün yakışıklısıyla karşılaşmıştım. Hemde iki tane.

Düşündümde suda telefon olayı o kadar kötü değilmiş çünkü kızlara anlatacak çok şeyim var.

Ters KöşeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin