•
•
•
-"Aptalsın"..Durdum. O an kendime "Aptalmıyım ?" diye sordum. Gerçekten bu yaptığım sey doğrumuydu. Kurtuluş sandığım yol aslında bi aptallık göstergesi olabilirmiydi.. Ben, ben belkide korkak bi aptaldım.. Savaşarak kazanmak yerine kendimi öldürerek ona karşı kazanabileceğimi düşünmüş bi aptal..Belkide doğru olan intihardı belkide değil.. Başımda hissettiğim ağrıyla arkamdaki koltuğa çöktüm. Sadece bi süre hiç birşey düşünmek istemiyordum.
Başımı iki elimin arasına alarak şakaklarımı ovdum bi süre. Karşımdaki daha adını bile bilmediğim adama "Niye.." li başlayan sorular sormam gerekirdi şuan belki. En baştada "Niye buradasın ?" aksine şuan hiçbirşey sormuyordum. Oda konuşmuyordu. İkimizde karşı karşıya oturuyoduk. Kafamı kaldırıp ona baktım. Öylece boş gözlerle karşı duvara bakıyordu. Sanki az önce hiçbirşey olmamış gibi. Bu süre daha ikimizin kafasıda farklı şeylerle meşgul oldu. Benim kafam o kadar allak bullaktıki.. Bu gece ölmiceğimi hiç hesaba katmamıştım.. Ve bu evede sadece büyük ve ferah bi evde intihar etmek için taşınmıştım. Şuan ise bu evin kirasını nasıl ödeyeceğimi bile düşünüyordum.. O derece yıkık bi an.. O derece karışık..
"16 yaşındaydım." bi anda karşımdaku adam konuşmaya baslayınca yüzüne baktım. Hala duvara bakıyordu, boş gözlerle. " Benden 3 yaş büyüktü. Ama abla demedim hiç. Hep "Doniya" diye ismiyle seslenirdim. Hoş oda bana hiç " abla de " demedi. " yine sustu. Gözleri hala karşi duvardaydı. Ayağa kalkıp duvarda bişeymi var diye kontrol etmek istiyordum. Bunun gereğinden fazla saçma olduğunun farkına varıp böyle bişey yapmadım. Normalde "Devam et" derdim ama demek gelmedi içimden bende boş gözlerle onu seyretmeyi ve anlatacağı şu şeyi beklemeye başladım. "Bir gün onu kahvaltıya çağırmak için odasına girdim. Yatağında değildi.." Yine durdu, derin bi nefes alıp verdikten sonra arkasına yaslanıp gözlerini karşı duvardan bana çevirdi. Doğrudan gözlerime bakıyordu. Bende onu taklit ederek iyice arkama yaslanarak gözlerine odaklandım. " İlk önce ayaklarını gördüm " duraksama " Gözlerim yavaş yavaş yukarıya tırmandı " duraksama "Mos mor bi yüz" duraksama " Siyah kadar koyu dudak ve göz çevresi" duraksama "Boşta sallanan koları" duraksama " Sonra..sonra yerde yan düşmüş sandalye " istemsizce gözüm yerdeki sandalyeye kaydı "Ve o ip. Tavandaki avize kancasına bağlanmış intihar ipi." Sustu. Bende sustum. Bi süre ikimizde sustuk. Hatta sol gözünün kenarındaki 1 damla yaşı görmeme rağmen susmaya devam ettim. Tekrar derin bi nefes alarak devam etti. " Sadece morarmış yüzüne baktım. Hatta odaya girip çığlık atan annemin sesi bile dikkatimi çekmedi. Sadece hafif sağa düşmüş yüzüne baktım. Ölü bedeninde bi duygu kırıntısı aradım. Yoktu."
Ne demem, ne yapmam gerektiğini bilmediğim birkaç dakika..Yavaşça karşı duvardaki saate döndüm Dört:Onaltı(4.16) . Aynı şekilde oturmaktan ağrımaya başlayan boynumu umursamadım. Karşımdaki adamda gözlerini gözlerimden çekip boş duvara bakmaya başlayalı henüz birkaç saniye olmuştuki bi anda hızla ayağa kalktı. Bi sekilde banada bi ilkilme geldi bende aynı hızla kalkıp yapacağı herhangi birseyi beklemeye başladım. Yüzü yavaşça yüzüme döndü. Ve bana yaklasmaya basladı. Hareket etmedim. Bekledim. Bekledim.. Sonunda tam karşıma geçti ve yavaşça kulağıma doğru eğilmeye başladı. Sonunda tam sağ kulağımın yanında nefes alıp vermeye başladı. Bekledim. Birsey demesini. Ve sonunda konuşmaya basladı. "Değermi ?" Tekrar doğrulup. Tam karşımda durdu. Yüzüme bakmadan hızla geldiği cam kapıdan çıktı. Kapıya baktım bi süre. Herşeye baktım. Etrafıma. Sonra yorgunluk..baş ağrısı..mide bulantısı..
İki gün. İki gündür yaptığım şeyler
•Evi toparlamak
•Kahve içmek
•Düşünmek
•Bi süre onunla mücadele etmek
•Kahve içmek
•Düşünmek
•Ve kahve içmek.
Şuan ise koltukta oturmuş en son o adamın izlediği duvara bakıyordum. Ve düşünüyordum. Herşeyi 2 gün önce yapmam gereken intihara göre ayarlamıştım. Yaşamak plânda yoktu. Hala nefes almak plânda yoktu. Paraya ihtiyacım vardı. Cesarete ihtiyacım vardı. Kahveye ihtiyacım vardı. Şuan bu ihtiyaçlarım ıçinden giderebileceğim tek bir seçenek vardı..Kahve. Yavaşça kalkıp mutfağa yöneldim. Kahve kavanozunu elime alıp kapağını açtım. Lanet olsun. Bitecek zamanımıydı cidden. Umursamazca etrafıma baktım. Sonra mutfağın camından dışarı. Hala güneş vardı. Demekki öğlen vakitleri ve bu hala açık bi dükkan bulabilirim demek. Daha fazla düşünmeden odama gidip üzerimde ki kıyafetleri çıkarıp kot pantolon ve bi t-short giyip üzerimede kot ceket aldım. Çantamdan bi ellilik alıp kapıya yöneldim. İki gün sonra dısarı çıkmak garip bi duygu filan değildi. Yinede içim bi garip oldu. Sonra birden aklıma o adamın o sözü geldi. "Değermi ? " Zaten iki gündür düşündüğüm şeyler arasında ilk sıradaydı sanırım..Kapı kolunu indirdim ve elime anahtarıda alıp dışarı çıktı. Hızlıca 2 sokak ötedeki dükkana doğru yürümeye başladım. Dükkan görüş açıma girince hızlıca içeri girip direk kahvenin olabileceğini düşündüğüm tarafa yöneldim. Doğru tahmin. İki kavanoz alıp kasaya yöneldim. Direk parasını ödeyip çıktım. Tekrar hızla eve yöneldim. Kapıya geldiğimde rahat bi nefes alıp anahtarı kapıya yönlendirdimki arkamdan bi ses yükseldi.
" Hey selam. O gün tanışamamıştık ben Uriah ve buda Zayn. Senin adın ne ? " yavaşça arkama döndüm 17, 18 gösteren çocuğa ve az önce zayn olarak tanıttığı adama döndüm. Bana hafif gülümseyerek bakıyodu. Demek adı Zayn'di..Zayn'e bakarken yavaşça elimi az önce kendini Uriah olarak tanıtan çocuga uzattım "Merhaba. Bende Elena."
•
•
•
( Uriah )(Zayn)
(Elena)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why? / ZM
Teen FictionYıllarca düşünüp hazırladığım sonuma yaklaşırken hesaba katmadığım bi sorun.. -Neden ? -Git. -Neden yaptığını söylemeden gitmicem. -Git. -Tamam madem sen anlatmıyosun bende bu koltuğa oturur ve şu işi bitirmeni izlerim..Ha ne dersin? -Eminim yatağın...